Sosyolog Prof. Dr. Adem Palabıyık: "Depreme dair provokasyonların hepsi yalan"

Sosyolog Prof. Dr. Adem Palabıyık: "Depreme dair provokasyonların hepsi yalan"

Bölge Haberleri 13.02.2023 09:20:00 0
Sosyolog Prof. Dr. Adem Palabıyık:
Tarih: 13.02.2023 09:20 Güncelleme: 13.02.2023 10:29

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Öğretim Üyesi Sosyolog Prof. Dr. Adem Palabıyık, deprem bölgesindeki yalan ve maksatlı haber ve paylaşımlara dikkat çekerek, "Deprem bölgesindeyim, depreme dair provokasyonların hepsi yalan" dedi. 
Deprem bölgesinde olan Sosyolog Palabıyık, deprem bölgesindeki provokatif paylaşımların ekseriytının yalan ve maksatlı olduğunu, bu sebepten kurtarma ekiplerinin çok sayıda sorun yaşadığını, yanlış ihbarlar sebebiyle zaman kaybettiklerini ifade etti. Türkiye’nin yaşadığı yıkıcı afet sonrası göstermiş olduğu performans ile dünyaya afet sosyolojisi dersi verdiğini söyleyen Palabıyık, "Deprem bölgesindeyim, çok büyük bir yıkım yaşandı. Bu süreci anlamak ve depremzedelere yardım edebilmek için bölgeye geldim. Çünkü Van depremini yaşayan biriyim. Tüm kurtarma ekipleri harika işler çıkarıyor, zaten bu başarıları ekrandan da takip ediyorsunuz. Deprem bölgesinde olduğumuz için birçok haber göremedim. Fakat özellikle bazı yerlerden yapılan paylaşımların kurtarma ekibine ciddi zaman kaybı yaşattığını biliyorum. Uzak mesafelere dahi ilk anlardan itibaren gidildi. Yollar çökmüştü, o sebepten helikopterler ile müdahaleler ve erzak taşıma gerçekleştirildi. Tüm bunlara rağmen provakatif paylaşımların ardı arkası gelmedi. Deprem bölgesindeki illerin hepsine geçtim, çeşitli çalışmalara katıldım. Depreme dair provakatif paylaşımların hepsi yalan ve maksatlı haberden başka bir şey değil” dedi. 

"Provakatif paylaşımlar kurtarma ekiplerine ciddi zaman kayıpları yaşatıyorlar" 
Maksatlı paylaşımların kurtarma ekiplerine zaman kayıpları yaşattığını belirten Prof. Dr. Palabıyık, "Depremin hemen ardından herkesten önce aynı mekânda ve alanda bulunan insanlar birbirlerine yardıma koştu. Hiçbir fark gözetilmeden ilk yıkımlara müdahaleler toplumsal örgütlenme ile yapıldı. Kurtarma ekipleri ise en fazla yalan paylaşımlarla mücadele etti. Çünkü doğruluğu olmayan paylaşımlar ekiplere çok fazla zaman kaybettirdi. İlk andan itibaren Malatya’da olan ekipler bu konuda çok fazla şey söylediler. Ayrıca aynı durum Hatay’da da yaşandı. Enkazlara müdahale edilmediğine dair haberlerin aslı yoktu. En başta yaşanan ulaşım sorunları sebebiyle ekiplerin yaşadığı zaman kaybı bu sorunun oluşmasına sebep oldu. O illerdeki kurtarma ekipleri de enkaz altında kaldı buna rağmen aileleri enkazdayken kurtarma ekiplerine katıldılar. Yollar bölünmüştü, ağır çalışma araçlarının şehirlere girişi en başta mümkün olmadı. Yollar çöktüğü için ağır araçlar ilerleyemedi. Karayolları ise Ulaştırma bakanlığı bünyesinde hemen çalışmalara başladı ki o çalışanların da bir kısmı enkaz altında kaldı veya aileleri de enkaz altında kaldı. Buna rağmen hepsi görevini yerine getirdi. Enkaz altında aileleri kalan polisler ve diğer kamu kurum mensupları görevlerini yaptılar. Bu çok zor bir durumdu” ifadelerini kullandı. 

"WhatsApp ve Twitter kurtarma ve provakasyon merkezi oldu" 
“Kriz zamanlarında en sorunlu konulardan birisi doğru bilgidir” diyen Palabıyık, şöyle devam etti: 
“Doğru bilgiyi engellemenin yerine teyit edilmeyen bilgiler ortaya çıkarılır ve böylece bilginin doğruluğu dahi sorgulanmaz. Böylece doğru bilgiler kaybolur gider. Özellikle Twitter ve WhatsApp gruplarından dolaşan bilgilerin yarısından fazlası doğru değildir. Fakat bu bilgilere doğruymuş gibi inanılır çünkü kriz dönemlerinde bilgilerin doğruluğunu sorgulayacak veya sorgulatacak zaman yoktur. Bunun için kurulan Dezenformasyon Başkanlığı da tüm bu süreçle mücadele etmektedir. Özellikle bulunduğum bölgede bu tür sosyal medya alanlarından elde ettiğim sosyal medya bilgilerinin êkseriyâtının doğru olmadığı gördüm. Verilen adreslerde veya iletilen telefonlarda hiçbir karşılık alamadım. Ekiplerin gittikleri alanlarda da böyle binalar yoktu. Bölgeye yardım getirenlerin bazıları AFAD yerine kendilerine iletilen telefon numaraları ile çalıştıklarını ama ortada kaldıklarını ifade ettiler. AFAD ve Kızılay ile birlikte çalışan veya diğer kamu kurumlarıyla birlikte hareket eden STK’lar ise işlerini başarılı yönetim ile yerine getirdiklerini ve gerçekten ihtiyaç sahiplerine ulaştıklarını ifade ettiler. Demek ki sosyal medya hem kaos hem de düzene entegre olabiliyormuş.” 

“Enkazlara gidilmedi yalanları çoğaldı” 
Enkazlar ile alakalı açıklama yapan Palabıyık, “Enkazlara gidilmediğine dair haberler yapıldı, işin aslı birkaç başlıkta değerlendirilmelidir. Mesela ekipler enkazlara gittiklerinde sıcaklığın düşün olduğu ölçümlerde daha yüksek sıcaklık ölçümleri tercih ediliyordu. Çünkü arama kurtarma ekipleri vefat eden kişinin kapalı alanda kalması sebebiyle sıcaklık ölçümünün düşük olduğunu, çalışma sonrası vefat eden kişiye ulaştıklarını ve sıcaklığın ise vefat eden kişinin kaldığı kapalı alandan kaynaklandığını belirtmişlerdi. Bu sebepten enkazlara gidilmediğine dair yalan haberler yapıldı. İlk başlarda şehir içi yıkımlardan ve ulaşım sorunlarından dolayı bazı enkazlara ulaşılamadı. Ayrıca bölünmüş yollar ve tarif sebebiyle ağır araçlar giremedi. Ayrıca komşu illerin hepsinde yıkım vardı. Yardım ancak uzaktan gelebildi. En küçük hayat belirtisini dahi önemseyerek çalıştılar. Bizzat şahit olduk. Sıcaklık ile birlikte ses olması gerekiyor, kurtarma ekipleri her türlü süreci bu şekilde kontrol ediyorlar. Özellikle aramada kullanılan eğitimli hayvanlar çok başarılı işler çıkarıyorlar. En ücra yerlere ise özellikle askeriyeye ait helikopterler ile gidildi. Ve çalışmalar orada da yapıldı. Köylerin yolları çökmüş veya yollar yıkıma uğramıştı. Araçlar ile gitmek mümkün değildi. Bu sebepten özellikle sonrası için enkazlara ulaşılamadığına dair haberler asılsız ve yalandı" diye konuştu. 

"Defin etme süreci de Diyanet tarafından yönetildi" 
Vefat edenlerin defin edilmesine dair Palabıyık, sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Defin süreci ile alakalı çeşitli spekülasyonlar vardı. Özellikle kırsal alanlarda sorunlar yaşandı, çünkü ulaşım ciddi sorunluydu. Kimse görmeden yorum yapmasın. Vefat edenlerin belirlenmesinde ilgililer görev yapıyordu. Hastanedeki isimleri tek tek not edildi. İsimsiz bırakılmama gayreti çok önemliydi. Tüm vefat edenler İslami usullere göre defnedildi. Hem diyanet yetkilileri hem de bölge seydaları bu süreçte görev yaptılar. Kefenlemeye dair sorunlar kısa sürede giderildi zaten hemen defin yapılamadı çünkü kimlik belirlemeleri yapılacaktı. Bu süreçte kefenlerin bölgeye gelmesi sağlamdı ve hem kadın hem de erkek gassallar görevlerini yerine getirdi. Birçok ilin diyanet görevlileri de vefat etmişti. Başka şehirlerden gelen ekipler bu süreci yönetti. Bilmediğimiz bir şehirde deprem anında hemen işleri yoluna koymak mümkün değil ama devletimiz süreci başarıyla yönetti." 

"Cumhurbaşkanımızın ziyareti önemli bir motivasyon sağladı" 
"Bir kriz anında en belirleyici olaylardan biri de yöneticilerin halkın arasında olmasıdır. Hem yaşam şartlarına eşlik edilir hem de haberdar olur" diyen Palabıyık, "Cumhurbaşkanımızı ve çalışma arkadaşları hızla deprem bölgesine geçtiler, görev taksimi yaptılar ve halk ile bir araya geldiler. Elbette canları yanan vatandaşlarımızın feryatları olacaktı, bu çok doğaldı. Ama tüm yöneticilerimizin yaptığı tek tavır, vatandaşlarımıza sarılmak ve acılarını paylaşmak oldu. Devletimiz şefkatli yüzünü gösterdi ve her şartta halkının yanında olacağını ispatladı. İlk aşamada gidilememesinin ana sebeplerini yukarıda ifade ettim. Bu kadar yıkıcı bir depreme rağmen devletimizin kudreti, vatandaşlarımız tarafından bizzat hissedildi. Özellikle ısınma ve çadır sorunun ilk sırada olduğu süreçte Cumhurbaşkanımız gerekli talimatları verdi. Çünkü bizzat şartları kendisi gördü. Şimdi konteynırlar geliyor, elektriğe dair sorunlar çözülüyor. Liderin, halkının yanında olması en güçlü ayakta kalma sebebidir" dedi. 

"Suriyelilere ve küçük çocuklara dair yalan haberler yapıldı" 
Suriyelilere dair yapılan haberlerin de ekseriytının yalan olduğunu belirten Palabıyık, "Kriz sürecinde halkı birbirine düşürmeye çalıştılar ama çok şükür başaramadılar. Onlarda enkaz altında kaldı ve birçoğu da kurtarma çalışmalarına katıldı. STK’ların düzenlediği yeme-içme dağıtım sürecinde görev yaptılar, çünkü onlar da evsizdi. Yardımların onlara gittiğine yönelik ve devletin kendi vatandaşlarını görmezden geldiğine dair yalan haberler ve provoke eylemler de oldu. Bunların tümü yalan haberlerdir. Devlet, her yurttaşına aynı mesafededir ve her vatandaş devlet için kıymetlidir. Ayrıca çocuklara dair de çeşitli yalan haberler yapıldı. Bir kere enkaz başında güvenlik güçleri yer alıyordu. UMKE eşliğinde ambulansa götürülen bebekler ve çocuklar güvenlik görevlileri eşliğinde yola çıkıyordu. Bu durum anında aile bakanlığına bildiriliyordu. Böylece aile bakanlığı tüm tedbirleri alıyordu. Sürecin işleyişi böyleydi. Bizzat şahit oldum" diye konuştu.