Sakarya’da üniversite öğrencilerine video-konferans yoluyla konuşma yapan Rusya Ankara Büyükelçisi Aleksey Erkhov, “Her şeyin 24 Şubat’ta başlamadığı aşikar, zira gördüğümüz her şey, asırlardır süregelen süreçlerin zincirinin sadece bir halkasıdır. Adım adım Rus edebiyatı ve Rus dili yasaklandı. Ülkemize karşı nefreti körüklemek amacıyla tarihi yeniden yazmaya, çocuklara yeni kalıplara göre eğitim vermeye başladılar. Rica ettik, uyardık, teklif ettik. Aslında Batı bizi duymak istemedi. Şimdi Batı, ülkemize ve halkımıza sonsuz tehditler savurarak saldırgan, Rusya karşıtı politikasında çok ileri gidiyor” dedi.
Rusya Ankara Büyükelçisi Aleksey Erkhov, ‘Teoride ve Pratikte Çatışma Çözümü: Rusya-Ukrayna Savaşı ve Türkiye’nin Barışı Sağlamadaki Rolü’ temalı program çerçevesinde video-konferans yoluyla konuşma yaptı. Sakaryalı üniversite öğrencileri, profesörler ve akademisyenlerine hitap eden Büyükelçi Erkhov, Ukrayna etrafındaki durumu ile küresel ve bölgesel güvenlik ile ilgili Rusya’nın yaklaşımlarını paylaştı.
“Her şeyin 24 Şubat’ta başlamadığı aşikar”
Günümüzde yaşanan olayların süregelen süreçlerin zincirin sadece bir halkası olduğuna değinen Erkhov, “Günümüzde yaşanan olaylarda pek çok efsane, yalan haber, gerçeklikle alakası olmayan kavramlar ve hatta kasten yanıltıcı terimler ve klişeler mevcut. Demek istediğim, örneğin, Batı’da ’Rusya’nın provokasyonsuz saldırganlığı’ hakkında sıklıkla duyduğumuz şeyler var. İfadenin kendisi biraz saçma görünüyor. ’Provokasyonsuz saldırganlık’ ne anlama geliyor? Eğer bir saldırganlık bir provokasyonun sonucuysa, bu kabul edilebilir mi? Gerçek hayatta ve siyasette bu tür şeyler yaşanmaz. Her eylem, burada her sözcüğünü vurgulamak istiyorum, her eylem bir karşı eylemi provoke eder. Son Bizans imparatoru, kale duvarından Fatih Sultan Mehmet’in yaklaşan ordusuna bakarak ’provokasyonsuz saldırganlıktan’ hayıflanıp şikayet mi etti? Hayır, gerçek hayatta her şey çok daha basit ve çetin. Ve dünyanın kaderi, çoğu zaman, ne yazık ki hukukla değil (hukuk çiğneniyor), kaba kuvvetle belirleniyor. İşte, bunlar böyle gerçekleşiyor. Bu arada, uzun zaman önce başımıza gelenleri ve şu anda neyle karşı karşıya olduğumuzu daha iyi göstermek için zaman zaman tarihsel kestirimlere başvuracağım. O halde, biz neredeyiz? Nelere tanıklık ediyoruz ve neyin içindeyiz? Yani Ukrayna ve çevresinde, diğer bir deyişle Türkiye’ye yakın bölgede neler oluyor? Tüm bunlar ne zaman başladı? Neticede her şeyin 24 Şubat’ta başlamadığı aşikar, zira gördüğümüz her şey, asırlardır süregelen süreçlerin zincirinin sadece bir halkasıdır. Tüm bunların ne zaman başladığını söylemenin zor olduğunu biliyorsunuz” dedi.
“Ülkemize karşı nefreti körüklemek için tarihi yeniden yazmaya başladılar”
Ukrayna’nın bir ‘anti-Rusya’ haline getirilmesinin hedeflendiğine değinen Erkhov, “Ama şimdi bazı farklı konulara odaklanmak istiyorum. Yani 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Ukrayna’da başlayan süreçlere. Demek istediğim, Ukrayna’yı bir ’anti-Rusya’ haline getirmeyi amaçlayan geniş ölçekli çalışma, Batı’nın en aktif finansal ve organizasyonel desteğiyle ve Türkiye’de çok iyi bilinen George Soros’un yapıları gibi Batı’nın ’yumuşak güç’ mekanizmalarıyla yürütülen çalışmadır. Adım adım Rus edebiyatı ve Rus dili yasaklandı. Ülkemize karşı nefreti körüklemek amacıyla tarihi yeniden yazmaya, çocuklara yeni kalıplara göre eğitim vermeye başladılar. Hitler’in işbirlikçileri olan Nazici Bandera ve Shukhevych’i ulusal kahramanlar mertebesine yükselten aşırı milliyetçi gruplar, daha özgür ve engelsiz bir şekilde hareket etmeye başladılar, Nazi Almanyası’nda olduğu gibi ülkede fener alayları düzenlenmeye başlandı. Böylece nüfusun, daha çok gençlerin ve çocukların beyninin yıkanmasına yönelik faaliyetler başladı. Ve 2014’te Rusça, Türkçe, Ukraynaca gibi tüm dillerde oldukça açık anlam taşıyan bir kelime olan ‘Maidan’ yaşandı ve bu, bizim Moskova’da kesinlikle inandığımız üzere, yasal olarak seçilmiş Devlet Başkanı Viktor Yanukovich’in devrilmesine ve ülkede yeni bir gücün kurulmasına yol açtı. Maidan’ın ve diğer sözde ’renkli devrimlerin’ teknolojileri, daha önce başka ülkelerde uygulandı, bazılarında başarılı, bazılarında başarısız oldu” diye konuştu.
“Cezadan muaf bir şekilde Rusları öldürme çağrısında bulunuyorlar”
Rusya Ankara Büyükelçisi Aleksey Erkhov, “Yetkililer, Ruslara karşı nefreti körükleyerek bu süreçleri açıkça teşvik ettiler. Böylece, Ukrayna devletinin desteğiyle etnik Ruslara karşı etnik hoşgörüsüzlük ideolojisi dayatılıyor. Ülkenin resmi yetkilileri, artık Nazi benzeri doğalarından utanmıyorlar ve açıkça ve cezadan muaf bir şekilde Rusları öldürme çağrısında bulunuyorlar. Ukrayna, NATO’nun Sovyet sonrası coğrafyanın kontrolünü ele geçirmesi sürecinde en önemli halka haline geldi. NATO, uzun bir süredir sınırlarımıza giderek daha fazla yaklaşıyor. Bu da haklı olarak Rusya’yı endişelendiriyor. Bizim bakış açımıza göre NATO, Soğuk Savaş’ın bir kalıntısıdır ve ona duyulan ihtiyaç artık ortadan kalkmıştır. Ancak NATO varlığını sürdürüyor ve gördüğümüz üzere, bu ittifak yalnızca ABD dış politikasının aracı olarak kullanılıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin inisiyatifiyle, müzakereci nesiller tarafından oluşturulan silah kontrolü ve stratejik istikrarı koruma mekanizmaları lağvediliyor. Doktrinel düzeyde, Amerikalılar nükleer silahların kullanım eşiğini düşürdüler ve önde gelen NATO ülkelerinin bazı üst düzey temsilcileri, Rusya’ya karşı kitle imha silahlarının - nükleer silahların - kullanılmasının olası ve kabul edilebilir olduğunu söylemeye başladı. Ve bu konuyu gündeme ilk getiren biz değildik. Bu ve diğer endişe verici hususlar, askeri planlayıcıları, felaketle sonuçlanabilecek bir nükleer çatışmanın en tehlikeli senaryoları üzerinde çalışmaya zorluyor. Rusya, sürekli olarak eşit ve bölünmez bir güvenlik sistemi inşa edilmesini savundu. Geçen Aralık ayında, Rusya’nın batı sınırlarında öngörülebilirliğin ve istikrarın yeniden tesisini garanti edecek hukuki açıdan bağlayıcı anlaşmalar yapmak için büyük ve samimi bir girişim başlattık. Ancak ittifak, NATO’nun Doğu’ya daha fazla genişlememesini ve bizi tehdit eden saldırı silahlarının konuşlandırılmamasını garanti etmeyi reddederek, Rusya’nın önerilerinin kilit hususlarına olumsuz yanıt verdi. Aslında, temel çıkarlarımızı savunma hakkımız reddedildi” şeklinde konuştu.
“Rica ettik, uyardık, teklif ettik. Batı bizi duymak istemedi”
Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına neden karşı olduklarını anlatan Erkhov, “Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına neden karşıyız? Çok basit. Zira bugünkü biçimiyle, bir Nazi devleti biçimindeki Ukrayna, ittifak tarafından Rusya’ya doğrudan ve ani tehditler oluşturmak için kullanılacaktır. Bir füzenin Ukrayna topraklarından Rusya’nın kalbine uçuş süresi sadece birkaç dakikadır. Rica ettik, uyardık, teklif ettik. Aslında Batı bizi duymak istemedi. Dolayısıyla bu, bir özel askeri harekat başlatma kararının faktörlerinden biri haline geldi. Pekala, başladık. Genel olarak, silahlı kuvvetlerin devlet sınırları dışında kullanılması çok nadir görülen bir uygulama değildir. Örneğin, Türkiye’nin Kuzey Irak veya Suriye’deki operasyonlarını ele alalım. Ya da Kıbrıs. Orada da bir devlet kardeşlerini korumak için müdahale etmeye karar verdi. Şu anda, uluslararası beşeri hukukun akla gelebilecek tüm standartlarının ihlali ve insanların öldürülmesi ile ilgili histerik bağırışlar duyuyoruz. Bu doğru, insanlar ölüyor, ancak gerçeklerle yüzleşmek ve insanların öncelikle Donbass ve Ukrayna’nın diğer bölgelerindeki sivil bölgelerin Ukrayna silahlı kuvvetleri ve aşırı milliyetçi taburlar tarafından kesinlikle anlamsız bombardımanı sonucu öldürüldüğünü gösteren bulguları bir kenara atmaya son vermek gerekiyor. Kiev, utanmadan misket bombaları, anti-personel kara mayınları gibi yasaklanmış silahları kullanıyor, yerleşim bölgelerine saldırıyor. Bu düpedüz terördür. Bu dün başlamadı. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, teröristlerin sıklıkla başvurduğu gibi çeşitli silah sistemlerini yerleşim yerlerine ve sosyal tesislere yerleştirip, onları ateş hasarı vermek için hedef haline getirmekten çekinmemektedir” ifadelerini kullandı.
“Batı, Rusya karşıtı politikasında çok ileri gidiyor”
Aleksey Erkhov, “Ve size sormak istiyorum, Rusya’yı suçlamaya çalışanlar, Ukrayna topçuları tarafından düzenlenen bombardımanlar nedeniyle binlerce sivilin katledildiği tüm bu sekiz yıl boyunca neredeydi? Hiçbirimiz Ukrayna ordusunun yaptıklarına dair herhangi bir kınama duymadık. Herkes, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri tarafından Donetsk’te sivillerin toplu olarak öldürüldüğü yakın geçmişteki vakayı görmezden geldiği gibi, utançla ve hatta bazen açık açık buna da göz yumdu. Bugün yaşananlar, Batı’nın Ukrayna’da herhangi bir siyasi çözüme karşı olduğunu kanıtlıyor. Özel askeri harekatın başlamasından sonra, özellikle İstanbul görüşmelerinde, Kievli temsilciler tekliflerimize bir hayli olumlu yanıt verdiler. Bu teklifler, her şeyden önce Rusya’nın güvenliğini ve çıkarlarını güvence altına almakla ilgiliydi. Fakat barışçıl bir çözüm Batı’ya açıkça uymadı, bu nedenle, birtakım uzlaşmalar koordine edildikten sonra, Kiev’e fiilen tüm bu anlaşmaları bozması emredildi. Şimdi Batı, ülkemize ve halkımıza sonsuz tehditler savurarak saldırgan, Rusya karşıtı politikasında çok ileri gidiyor. Bazı sorumsuz Batılı politikacılar, Kırım ve diğer Rus bölgelerine saldırılar düzenlemek için kullanılabilecek uzun menzilli saldırı silahlarının Ukrayna’ya tedarik edilmesiyle ilgili planlarından bahsetmekten daha fazlasını yapıyorlar” dedi.
“Demokratik süreçlerin sonuçlarına saygı duyacağız”
Dünyadaki ülkelerin büyük çoğunluğu tarafından desteklendiklerini de aktaran Erkhov, “Rusya’yı ekonomik olarak tamamen zayıflatmak amacıyla bize karşı yaptırımlar uygulandı. Ancak yaşanan gelişmeler, ülkemizi izole etmekte başarılı olamayacaklarını gösterdi. Dünyadaki ülkelerin büyük çoğunluğu tarafından destekleniyoruz. Bunu anlamanız için haritaya bakmanız yeterli. ABD ve müttefikleri tarafından Rusya’ya karşı başlatılan yaptırım ve diğer baskı kampanyalarına katılmayarak bizi destekliyorlar. Dolayısıyla, Ukrayna’daki etnik Rusların hayatını çekilmez hale getiren Ukraynalı yetkililerdi. Nihayetinde bu bölgelerin Rusya Federasyonu’na katılımı konusundaki referandumlara sebebiyet veren bu süreci başlatan Ukraynalı yetkililerdi. Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dediği gibi, bu demokratik süreçlerin sonuçlarına kesinlikle saygı duyacağız” diye konuştu.