Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Rahmet Güner, insan bağışıklık yetmezliği virüsüne (HIV) ilişkin, “HIV enfeksiyonu uzunca bir dönem kişide herhangi bir bulgu vermeden seyrediyor” dedi.
Dünya genelinde bilinen ilk AIDS vakasının 1980’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nin New York ve Kaliforniya eyaletlerinde rapor edilmesinin ardından hastalık tüm dünyada etkisini gösterdi. Dünya Sağlık Örgütü tarafından HIV/AIDS virüsünün rapor edilmesiyle birlikte 1 Aralık 1988’de farkındalık oluşturmak amacıyla "Dünya AIDS Günü" ilan edildi. Bu çerçevede Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Tezcan’ın öncülüğünde Bilkent Şehir Hastanesinin ev sahipliğinde farkındalık artırmak için “Dünya AIDS Günü” etkinliği düzenlendi. HIV ve AIDS hastalığının konu başlıkları olduğu etkinlikte, Türkiye’de her geçen gün vaka sayısının arttığı ve HIV/AIDS virüsüyle mücadelede en çok engel oluşturan durumun erken tanı koyulamaması olduğuna dikkat çekildi.
“HIV enfeksiyonu uzunca bir dönem kişide herhangi bir bulgu vermeden seyrediyor”
Prof. Dr. Güner, Türkiye’de her sene yüzde 40 oranında HIV tanısı konulduğunu belirterek, “Tespit ettiğimiz rakamlar aslında buz dağının sadece görünen bir kısmını oluşturuyor. Çok daha fazla tanı almamış kişi, HIV’le enfekte ve maalesef tanısız bir şekilde hayatını sürdürüyor. Sonuçta bir viral enfeksiyon kanla, cinsel ilişkiyle ya da anneden bebeğe bulaşıyor. HIV enfeksiyonu uzunca bir dönem kişide herhangi bir bulgu vermeden seyrediyor. Bir diğer büyük engel ise sosyal damgalanma. Bu kişiler maalesef sosyal izolasyona tabi tutulma korkusuyla test yaptırmaya gitmiyor” dedi.
“Kan ve kan ürünleri naklinde bulaş ihtimali giderek azalmış durumda”
HIV’in nasıl bulaştığına değinen Güner, “Mutlaka cinsel ilişkinin, şüpheli cinsel ilişkinin korunmalı bir şekilde sürmesi, kişilerin tek bir partnere sahip olması çok önemli. Erkek erkeğe cinsel ilişkide çok daha fazla bulaşıyor. Damar içi madde kullanırken ortak enjektör paylaşımında ve kan ile kan ürünlerinden bulaşabiliyor. Kan ve kan ürünleri naklinde bulaş ihtimali giderek azalmış durumda. Çünkü kan nakli öncesi yapılan testlerle büyük oranda doğru bir şekilde bu tanı koyuluyor ve o ürünlerin kullanımından kaçınılıyor” ifadelerini kullandı.
“Her gebe mutlaka test edilmelidir”
Bulaş yollarından bir tanesinin de anneden bebeğe olduğunu vurgulayan Güner, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu dönemde anne hamile kalmadan önce tespit edilmesi çok önemli ama her gebe mutlaka test edilmelidir. Gebelikte tespit edildiği takdirde biz, annenin tedavisi yoluyla bebeğe bulaş ihtimalinin ortadan kalkmasını, yine doğum yönteminin belirlenerek bu riskin çok minimalize edilmesini sağlayabiliyoruz. Annenin emzirmemesini de önererek, bulaş yolunun ortadan kalkmasına sebep oluyoruz. Dolayısıyla bebek tamamen sağlıklı bir şekilde dünyaya gelip, sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürebiliyor. Annesi de etkin tedavi ile ömrünü sağlıklı bir şekilde geçirebiliyor.”
Her yıl 650 bin kişi hayatını kaybediyor
İlk rapor edilmesinin ardından dünya üzerinde 84 milyon kişi HIV/AIDS virüsüyle enfekte olurken, 40 milyon kişi hayatını kaybetti. Dünya genelinde ise her yıl 1,5 milyon yeni enfekte tespit edilirken, 650 bin kişi hayatını kaybediyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ise 2021 sonu itibarıyla Türkiye’de 30 bin 293 kişi HIV ile, 2 bin 83 kişi de AIDS vakasıyla hayatını sürdürüyor.