Diyarbakır Memorial Dicle Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Karabulut, 29 Eylül Dünya Kalp Günü vesilesiyle konuştu. Dr. Karabulut, “Pandeminin en yoğun olduğu dönemlerde bile yine bütün dünyada bir numaralı ölüm sebepleri kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerdir” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünyada yılda 18 milyon insan, kalp hastalıklarına bağlı olarak hayatını kaybediyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Karabulut, kalp hastalıklarının bütün dünyada ölümlerin, kayıpların bir numaralı sebebi olduğunu söyledi. Covid-19 pandemisinin en yaygın olduğu ve bütün dünyayı sardığı dönemlerde bile durumun böyle olduğunu, değişmediğini ifade eden Dr. Karabulut, “Fakat tabii bu bir nevi kanıksanmış olduğu için önemi anlaşılmıyor. Nasılsa bu bir hayat, bu yaşanan bir şey gibi düşünüldüğü için bu konunun öneminin üzerinde durulmuyor. Pandemi tüm dünyayı sardı, herkes alarm haline geçti. Fakat pandeminin en yoğun olduğu dönemlerde bile yine bütün dünyada bir numaralı ölüm sebepleri kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerdir” dedi.
Prof. Dr. Karabulut, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hem kendimizi hem toplumumuzu hem kalp ve damar hastalıklarının getirmiş olduğu sağlık yükünden hem de bu sağlık yükünün ilaveten üzerimize eklediği maddi yükten, toplumdaki sağlık kaybının getirdiği diğer yüklerden korumak için bu konuya odaklanmamız gerekiyor. Bu konunun önemini toplumumuza anlatmamız gerekiyor. Dünya Kalp Günü gibi böyle bu tip günlerde bunları daha iyi vurgulayarak, tekrar ederek bu konulara dikkati çekmemiz lazım. Kalp ve damar hastalıkları ve bunlara bağlı ölümler, genelde kalp krizleri, beyinle ilgili damarların beslediği bütün organlarla ilgili hastalıklar, netice itibariyle kalp ve damar hastalıkları grubuna girer.”
“Kontrolü sağlamak bizim elimizde”
“Herkes kalp ve damar hastalığı için potansiyel bir aday” diyen Prof. Dr. Karabulut, “Fakat bazı özel durumlarda bu riskler artmakta. Örneğin ailede genetik olarak kalp hastalığı görülme ihtimali eğer fazlaysa bu kişilerin diğer kişilere oranla kalp ve damar hastalığına yakalanma oranı daha yüksek. Şeker, tansiyon ve kolesterolü yüksekse yine kalp ve damar hastalığına yakalanma ihtimali daha yüksek. Kişi hareketsizse, kiloluysa diğer kişilere oranla kalp ve damar hastalığına yakalanma oranı daha yüksek. Bakın bu saydığım faktörler içerisinde pek çoğunu kendimiz kontrol edebileceğimiz faktörler. Örneğin kilo vermek elimizde, tansiyonumuzu uygun ilaçlı veya ilaçsız yöntemlerle düşürebilmek bizim elimizde. Diyet yaparak kolesterolümüzü düşürmek, diyetle düşmüyorsa ilaçlarla kolesterolümüzü düşürmek en azından yapabileceğimiz şeyler” diye konuştu.
Özel günlerin her zaman önemli olduğunu aktaran Prof. Dr. Karabulut, “Kalp hastalığı, ölüm ve sağlık kaybı sebebi olduğu için bu işi sadece bir güne sığdırmamak gerekiyor. Bu, 29 Eylül’deki Dünya Kalp Günü’nü sadece 29 Eylül oldu bitti değil de daha fazla, her günü bir kalp günü olarak almak zorundayız. Nasılsa kalp hastalıklarından ölüm veya kayıplar bir gerçek, bütün dünyada bir numaralı ölüm sebebi. Böyle geldi böyle gider deyip kanıksamamak gerekiyor. Hem hekimlere hem topluma hem de hükümetlere bu görev düşüyor. Çünkü uzun vadeli olarak hem ülkenin ekonomisi bundan etkilenecektir hem insanların, toplumun sağlığı, psikolojisi bundan etkilenecektir. Toplumsal sağlık politikaları ülke çapında sağlık politikaları geliştirip halkımızın sağlığını korumamız gerekiyor. Bir güne özel olmaması gerekiyor” ifadelerinde bulundu.