Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Eğitim ve Beceriler Direktörü Andreas Schleicher, “Türkiye’nin örneklerinden öğrenilecek çok şey var” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 7-8 Aralık tarihlerinde Paris’te düzenlenecek OECD Eğitim Politikaları Komitesi (EDPC) Bakanlar Toplantısı çerçevesinde OECD Eğitim ve Beceriler Direktörü Andreas Schleicher, OECD Politika Tavsiye ve Uygulama Bölümü Başkanı Paulo Santiago ve gerçekleştirilecek toplantının moderatörü Hekia Parata ile çevrim içi bir toplantı gerçekleştirdi. Bakan Özer’in Türkiye’nin eğitim alanındaki deneyimleri ve eğitimde fırsat eşitliği, öğretmenlerin mesleki gelişimi ve mesleki eğitimin güçlenmesinden oluşan öncelikli alanlarına ilişkin paylaşımının ardından OECD ülkeleri arasında üç alanda aynı anda katma değer getirebilen ülke sayısının yok denecek kadar az olduğuna vurgu yapan Schleicher, “Türkiye’nin örneklerinden öğrenilecek çok şey var” ifadelerini kullandı.
Pek çok ülkeye örnek teşkil edecek kadar geniş ölçekli bir eğitim sistemine sahip olan Türkiye’nin fırsat eşitliğini güçlendirmek ve eğitimde kitleselleşme evresini tamamlamasıyla ilgili deneyimleri katılımcılarla paylaşan Bakan Özer, eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek, öğretmenlerin mesleki gelişiminin ve mesleki eğitimin desteklenmesi olarak belirlenen üç öncelikli alanda atılan adımları OECD yetkilileri ile paylaştı. Son 20 yılda okul öncesinden yükseköğretime eğitimin tüm kademelerinde beşeri sermayenin niteliğinin artırılması ve kitleselleşme evresinin tamamlanması için çok önemli yatırımların yapıldığını söyleyen Özer, 350 bin olan derslik sayısının bu dönemde yaklaşık 1 milyona, öğretmen sayısının ise 500 binden 1,2 milyona ulaştığını aktararak, 5 yaştaki okullaşma oranının yüzde 10 seviyelerinden yüzde 90’lara çıktığının altını çizdi. 20 yıllık dönemin aynı zamanda eğitimin önündeki tüm antidemokratik uygulamaların ve başörtüsü yasağı, katsayı uygulaması gibi eğitime erişimi kısıtlayan çok sayıda mekanizmanın ortadan kaldırıldığı bir dönem olduğuna değinen Özer, çoğu gelişmiş ülkenin öğrenci sayısı stabilken ya da düşüş eğilimindeyken Türkiye’de öğrenci sayısı artmasına karşın kalitenin de sürekli arttığını, PISA ve TIMSS gibi uluslararası başarı araştırmalarında yükselen puanların bunun göstergesi olduğunu vurguladı. Arka planda eğitimde fırsat eşitliğiyle ilgili çok önemli başarılara imza atıldığını ve Türkiye’nin bu deneyimlerinin sadece Türkiye’de kalmaması gerektiğini düşündüğünü ifade eden Bakan Özer, “Bu yaşanılan süreçlerin bir başarı hikayesi olarak diğer ülkelere de aktarılması, bu potansiyelde olan ülkelerle de paylaşılmasının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak son 1 yıl içinde gelinen yeri çok daha üst seviyelere taşımak için üç ana noktaya eğildik. Aslında bunların her biri ayrı değil. Aslında her biri iç içe geçmiş, birbirini tamamlayan bir yapıya sahip” ifadelerini kullandı.
”Tüm çocukların kaliteli eğitime erişimi için adımlar atıldı”
Birinci ve en önemli konunun eğitimde fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi olduğuna işaret eden Özer, tüm çocukların kaliteli eğitime erişebilir olmasının sağlanması için adımlar atıldığını söyledi. Çocukların akademik ve bilişsel olmayan becerilerinin güçlendiği kademe olan okul öncesi eğitim alanına ağırlık verdiklerini kaydeden Bakan Özer, göreve geldiği zaman tüm Türkiye’de bağımsız anaokulu sayısının 2 bin 782, okullaşma oranlarının üç yaşta yüzde 14, dört yaşta yüzde 35 ve beş yaşta yüzde 78 olduğunu söyledi. İlkokul, ortaokul, lise ve yükseköğretimde elde edilen kazanımları okul öncesi ile tamamlamak için yola çıktıklarını anlatan Özer, “Mevcut 2 bin 782 anaokulu varken, buna ilave olarak bir yıl içinde 3 bin yeni anaokulu açmayı hedef olarak koyduk ve bütçemizi buna göre ayarladık. Gelinen noktada 10 ay gibi kısa sürede bin 700 anaokulunu hizmete açmanın mutluluğunu taşıyoruz. 2022 yılının sonuna kadar 3 bin değil, yaklaşık 4 bin yeni anaokulunu inşallah hizmete açmış olacağız. Böylece yüzde 78 olan 5 yaştaki okullaşma oranlarını yüzde 93’e çıkarabildik. Hedefimiz, iki üç ay sonra yüzde 100’e çıkarabilmenin fiziki altyapısını tamamlayabilmek” değerlendirmesinde bulundu.
Proje 2022 yılı sonunda tamamlandığında eğitim sistemi ile ilgili çok önemli bir yatırımı hayata geçirmiş olacaklarını söyleyen Bakan Özer, çoğu eğitim sisteminin problemi olan okullar arası başarı farkının azaltılmasına yönelik en kalıcı yatırımı yapmış olacaklarını kaydetti.
“Son 30-40 yılın öğretmen başına düşen maksimum ders saati seviyesine ulaşabildik”
İkinci kritik konunun eğitim sisteminin ana unsuru olan öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimlerinin güçlendirilmesi olduğunun altını çizen Özer, öğretmenlerin isteklerine uygun programlar oluşturmak için okul temelli mesleki gelişim eğitimlerinin düzenlediğini söyledi. Bu bağlamdaki bütçeyi bir önceki yıla göre 35 kat artırdıklarını aktaran Bakan Mahmut Özer, bu sayede öğretmenlerin taleplerinin karşılandığını ifade etti. Kasım ayında yapılacak değerlendirme sonucunda eğitim sisteminde yeni uzman öğretmenler ve başöğretmenlerle ilerlemeye devam edeceklerini dile getiren Özer, öğretmenlerin yüksek lisans ve doktora yapma oranlarını yükseltmek için ellerinden gelen çabayı sarf edeceklerini ve bunun sonucunda da özlük haklarında iyileştirmeler yapılacağını kaydetti.
Toplantıya OECD Nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği Müsteşarı Şule Gürel, Bakan Yardımcıları Petek Aşkar ve Sadri Şensoy ile Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Hasan Ünsal da katıldı.