Adana Müteahhitler Birliği Başkanı Haydar Çakıroğlu, 1999 yılından önce yapılan binaların 3’üncü deprem bölgesi statüsünde yapıldığını belirtirken, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve .7.6 büyüklüğündeki depremden sonra tek suçlunun müteahhitler olmadığını, ruhsat veren yerel yönetimlerin de sorumlu olduğunu söyledi.
6 Şubat saat 04.17’de ‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremle birlikte Adana’da 13 bina yıkılırken 200’e yakın ağır hasarlı olduğu belirlenmişti. Binlerce de yapı deprem nedeniyle orta ve az hasarlı olduğu öğrenildi.
Adana Müteahhitler Birliği Başkanı Çakıroğlu basın toplantısı yaparak depremden sonra yaşananları değerlendirdi. Çakıroğlu, 1999 yılından önce yapılan binaların 3’üncü derece deprem bölgesi statüsünde yapıldığını buna rağmen kamuoyunun sadece müteahhitleri suçladığını belirterek, 1999 yılında müteahhitlerin kanuna göre iş yaptığını ve tek suçlunun müteahhitler olmadığını, ruhsat veren yerel yönetimlerinde sorumlu olduğunu belirtti.
Müteahhitlerin organizatör konumunda olduğu dile getiren Çakıroğlu, "Müteahhitler, yapı malzemeleriyle işçiliği buluşturan konumda yer alıyor. 1996 yılında deprem bölgeleri yeniden derecelendirildi. 1996 yılından önce ise bizler mühendis olarak yaptığımız statik hesaplamalarda bina dayanıklılık hesaplarında Adana 3’üncü sınıf deprem bölgesiydi. Osmaniye ise 2’nci dereceydi. Osmaniye’de yaptığınız projeyi daha sağlam yapacaktınız, Adana’da ise daha esnek yapılacaktı. 3’üncü sınıf olan deprem bölgesi 2018 yılında 2’nci sınıf deprem bölgesi olarak değiştirildi. Bir kolonun 30 demiri olacaksa daha önceki deprem yönetmenliğinde 20 tane demir koyabilirsin diyorlardı. 2018 yılında ise çıkan yasayla birlikte ‘hem 30 demir koyacaksın hem de bu demirler tırtıklı olacak’ denildi. 1996 yılından önce yapılmış bütün binalar 3’üncü sınıf deprem bölgesine göre yapıldı ve dayanıma az olan binalardı. Bu binaları yapanların kabahati sorgulanabilir mi? Bize göre hayır” dedi.
“2001 yılından önce binalar denetim görmüyordu”
Çakıroğlu,” Yapı denetim kanunu 2001 yılında yürürlüğe girdi. Bu tarihten önce yapılan binalar denetim görmedi. 2001 yılından sonra denetimler başladı. Hazır beton kullanımı ise 2004 yılında zorunlu hale getirildi. Bundan önce hazır beton kullanılmıyordu. Biz ve bütün müteahhitler hazır beton olmadan önce Salbaş Mahallesi’ndeki ocaktan çakıl ve kumu çıkarıldığı gibi alıyorduk. Betoncuda bir miktar su katıyordu biraz cıvık olsun da rahat işlensin diye. Halbuki beton ne kadar koyu olursa donduktan sonra o kadar sağlam olurdu. 6 torbada çimento atıp döküyorduk. Yani 2001 yılından önce yapılan binaların durumu ne olacak ?” diye konuştu.
“1999 yılı öncesi binaların yapılmasına rağmen en az hasarla atlatmışız”
Eski deprem yönetmeliği göre 1 tabliyeye 20 ila 30 kilogram demir kullanıldığını dile getiren Çakıroğlu, "Deprem yönetmeliği değiştiğinde ise ‘hayır 120-130 kilogram demir kullanacaksın’ denildi. Daha önceden statik hesaplarda Üniversitelerimiz bize b160 betonu yani santimetre karesine 160 kilogramda ezilen bir beton kullanacaksınız diyordu. Buna da b16 diyorlardı. Şimdi dökülen betonlar c20, c30, c40,c50,c60 betonlar. Bu kadar dayanıksız betonlarla bu inşaatlar yapıldı. O zamanki şartlar böyleydi. 1999 yılı öncesi böyle binalar yapılmasına rağmen böyle bir depremde diğer illere göre en az hasarla atlatmışız” şeklinde konuştu.