Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar, tüm dünyada cinsel yolla geçen en yaygın virüs olan HPV’nin rahim ağzı kanserine neden olduğunu söyledi. Bu hastalığın 40’lı yaşlardaki kadınları daha çok etkilediğine dikkat çeken Prof. Dr. Vardar, korunmak için kız çocukları ve genç kızların aşılanması tavsiyesinde bulundu.
Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar rahim ağzı kanserinin, nedeni bilindiği ve hastalık süreci başlarda oldukça yavaş bir seyir izlediği için korunmanın en mümkün olduğu kanser tiplerinden biri olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Vardar, kadınlarda en sık görülen kanserler arasında dördüncü sırada yer alan rahim ağzı kanserinin en çok 40’lı yaşlarda görüldüğünü ve sıklıkla 40’lı ve 50’li yaşlardaki kadınların ölümüne yol açtığını söyledi.
"Cinsel yolla geçen en yaygın virüs: HPV"
Tüm dünyada cinsel yolla geçen en yaygın virüs olan HPV’nin (insan papillom virüsü) bu hastalığın nedeni olduğuna işaret eden Prof. Dr. Vardar, “Bu mikrobun varlığını kolaylıkla belirleyebiliyoruz. Rahim ağzından alınan akıntı örneğinde hem virüs var mı buna bakıyoruz; hem de virüs varsa acaba hücrelerde kansere giden değişiklikler başlamış mı bunu anlayabiliyoruz. Bu tetkiklere HPV ve smear testi diyoruz. Kadınlardan tek istediğimiz cinsel yaşama başladıktan sonra düzenli olarak bu testleri yaptırmaları. Çünkü bu yolla ilerde kanser olabilecek kadınları belirleyebiliyoruz ve kolayca tedavi edebiliyoruz” dedi. Sağlık Bakanlığının rahim ağzı kanseri ile mücadele programında bu testlerin KETEM, Aile Sağlığı Merkezleri gibi kuruluşlarda ücretsiz olarak yapıldığını hatırlattı.
“Erken dönemde belirti vermez”
Rahim ağzı kanserinin erken dönemde hiçbir belirtisi olmadığını belirten Prof. Dr. Vardar, hastalık ilerledikçe adet dışı kanama, kanlı akıntı, kokulu akıntı, ilişki sonrası kanama; daha ileri aşamalarda ise kasık ağrıları, kilo kaybı gibi şikayetler oluştuğunu ifade etti.
Hastalığın erken dönem tedavisinin cerrahi olduğuna değinen Prof. Dr. Vardar, “Genç ve doğurganlığı korumak isteyen kadınlarda ve çok erken evrede rahim ağzı çıkartılabilir. Böylece rahim korunmuş olur. Standart tedavi, rahim ve çevre dokuların ve lenf düğümlerinin çıkartılmasıdır. İleri evrelerde cerrahiye başvurulmaz. Radyoterapi ve kemoterapi uygulanır” diye konuştu.
“Aşı yüzde 90 oranında önlüyor”
Rahim ağzı kanserinde bir diğer avantajın, hastalıktan korunmak için aşıların varlığı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Vardar, koruyucu rahim ağzı kanser aşılarının bu hastalığa yakalanmayı yüzde 90’a varan oranlarda önleyebildiğini dile getirdi. Özellikle kız çocukları ve genç kızların aşılanmasını tavsiye eden Prof. Dr. Vardar şunları söyledi:
"Özellikle kız çocukları ve genç kızlarımızın aşılanmasını öneriyoruz. Ancak erkek çocuklara da aşı yapılabilir. HPV virüsünü alan kadınların yüzde 80’inde bağışıklık sistemi ortalama 2 yıl içinde virüsü vücuttan atabilir. Virüsün alınması ile oluşan bağışıklık çok uzun süreli olmuyor ve kişi aynı virüs ile zaman içinde tekrar hasta olabiliyor. Burada aşıların önemi ortaya çıkıyor. Aşı ile oluşan bağışıklık çok daha güçlü ve uzun süreli oluyor. Bugün için aşılanmış kişilerde belli bir süre sonra aşının tekrarlanması gerekmiyor. Mevcutta 4’lü ve 9’lu aşılar var. 9’lu aşılar yani virüsün 9 tipine karşı koruyucu olan aşılar yüzde 90 civarında hastalığı önlüyor."
Prof. Dr. Vardar, HPV’nin erkeklerde genital bölgede siğillere ve çok nadiren cinsel organ kanserine neden olabildiğini de sözlerine ekledi.