Ankara’dan Erzincan’a gelen iki gezgin, sosyal medyadan gördükleri fotoğraf için kilometrelerce yol katettiler. Doğaseverler, yaklaşık 5 saatlik yürüyüşün ardından ulaştıkları Merg Yaylası’nı İsviçre Alpleri’ne benzettiler.
Erzincan ve Tunceli arasında yer alan Munzur Dağları eteklerinde yaklaşık 3 bin rakımda bulunan Merg Yaylası, bu günlerde yerli ve yabancı doğaseverlere ev sahipli yapıyor. Bin bir çeşit çiçek ve endemik bitki örtüsü, bunun yanında koruma altında ki çengel boynuzlu dağ keçileri, yaban keçileri, boz ayı, vaşak, ur kekliği, kurt, tilki, kınalı keklik gibi zengin hayvan popülasyonuna sahip bir bölge olan Merg Yaylası, doğaseverler için bulunmaz bir doğa, kamp kurmak için muhteşem bir alan sağlıyor. Terörden arındırılarak huzur ve güvenin tesis edildiği Erzincan ve Tunceli’nin ortasında bulunan 3 bin 300 rakımlı Munzur Dağları, bugünlerde adeta saklı cennete döndü. Zirvesinde kar, yaylalarında açan rengarenk çiçekler ve şırıl şırıl akan derelerle dört mevsimin bir arada yaşandığı Munzur Dağları, doğa yürüyüşü (trekking) yapan yerli turistleri, fotoğraf sanatçılarını, doğa tutkunlarını adeta cezbediyor.
Sosyal medya üzerinden Merg Yaylası ve Yeşil Gölü ilk kez keşfedenler, yaylanın çiçeklenme döneminde, karların arasından, derelerden yürüyerek yaklaşık gidiş dönüş 10 saati bulan bir parkurla doğanın keyfini çıkardılar.
Kampçıların uğrak yerlerinden olmaya başlayan Merg Yaylası ve buzul göl olan Yeşil Göl, her geçen gün, doğaseverlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor.
Ankara’da ikamet eden ve Merg Yaylasını sosyal medyadan görerek bölgeye gelen Ali Aksakal ve İsmail Ulker İHA muhabirine yaptıkları açıklamada, gördükleri manzaranın İsviçre Alpleri’nden farksız olduğunu belirterek, “Burası Erzincan bölgesinde, Munzur Dağlarında bulunan Merg Yaylası. Biz burayı çok merak ediyorduk. Sosyal medyadan fotoğraflarını gördük. Burayı keşfetmeye Ankara’dan geldik. Burası gerçekten görülmeye değer. Bu bölgeyi merak edenlerin mutlaka gelerek uğraması gereken bir nokta. Her şey çok doğal. Çiçekler rengarenk. Yeşilliği, dağı, suyu her şeyi mis gibi, tertemiz. Biz buraya bayıldık. Burası İsviçre Alpleri’nden farksız. Doğaya zarar vermeden sadece ayak izimizi bırakarak, orta seviye bir yürüyüşün ardından ulaşabilirsiniz” ifadelerini kullandılar.