İletişim Başkanı Altun: “Teoman Duralı’yı daha fazla tanımak ve tanıtmak istiyoruz”

İletişim Başkanı Altun: “Teoman Duralı’yı daha fazla tanımak ve tanıtmak istiyoruz”

Politika Haberleri 6.12.2022 11:57:40 0
İletişim Başkanı Altun: “Teoman Duralı’yı daha fazla tanımak ve tanıtmak istiyoruz”
Tarih: 06.12.2022 11:57
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Teoman Duralı Türk düşünce dünyasının zenginliğidir. Onu daha fazla tanımak, Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmak istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen "Kutadgu Bilig’in Peşinde Bir Filozof: Vefatının Birinci Seneidevriyesinde Teoman Duralı Uluslararası Felsefe-Bilim Sempozyumu"na katıldı. Burada bir konuşma gerçekleştiren Altun, böyle bir sempozyuma ev sahipliği yapmanın kendileri için bir gurur olduğunu ifade etti.
Altun, Teoman Duralı’yı rahmetle ve saygıyla yad ederek, Duralı’nın gerçekleştirdiği çalışmaların tefekkür dünyasına unutulmaz hizmetlerde bulunduğunu dile getirdi.
Duralı’nın felsefe ve bilim konusundaki sistematik çalışmalarının ve eserlerinin Türkiye’nin kültür hayatına büyük katkılarda bulunduğunu söyleyen Altun, “Yaşadığımız çağı çok yönlü olarak sorgulayan, Türkiye’nin tarihi yürüyüşünü yerli bakış açısıyla yorumladı. Sadece felsefeye tutkuyla bağlananların değil, onu ucundan kıyısından merak edenleri de etkiledi” diye konuştu.
İstanbul Üniversitesinde okuduğu yıllarda Duralı’nın derslerine katıldığını hatırlatan Altun, derslere pek çok katılımcının dahil olduğunu ve amfilerin dolup taştığını anlattı.

“Ona göre İslam’ı Türk kültürüyle ayırmaya çalışmak beyhude bir çabadır”
Altun, Duralı’nın Türk kültürünü anlatırken İslam’ı, Selçukluları ve Osmanlı’yı ihmal etmediğini belirterek, şöyle konuştu:
“Felsefe okumak istiyordu, doğa bilimi okumak istiyordu. Zorluklarına rağmen bunları gerçekleştirebildi. Ona göre insanın en önemli dayanak noktası zaman ve mekandır. Toplumların zamanı tarihtir, medeniyeti ise coğrafyadır. O, bizim kim olduğumuza yönelik arayışta Türk kültürünün ne olduğunu anlatırken İslam’ı, Selçukluları ve Osmanlı’yı ihmal etmedi. Duralı’ya göre İslam, Türk kültürüyle o kadar iç içe geçmiştir ki onları birbirinden ayırmaya çalışmak beyhude bir çabadır.”
Teoman Duralı’nın Türkiye’nin pek çok üniversitesinde ders verdiğini kaydeden Altun, “Adana’dan Elazığ’a, Diyarbakır’dan Kırklareli’ne, Trabzon’dan Artvin’e ülkemizin şehirlerini dolaştı, bazılarında hocalık yaptı. Oralarda edindiği tecrübeyle, bıraktığı mirasla Türkiye’de felsefe birikimine önemli katkılarda bulundu. Sadece turistik seyahatler değildi bunlar; bilakis tam da peşine düştüğü kültürel anlam çerçevesinin yapı taşlarını diziyordu seyahatlerinde” dedi.

“Müthiş bir dehaydı”
Altun, şöyle devam etti:
“Dünyada en zor anlaşılan olayın felsefe sorunları olduğunu biliyordu, bu anlamda müthiş bir dehaydı. Türkiye’de hiç kimsenin ilgilenmediği bir alana yöneldi; biyoloji felsefesi çalıştı ve bu odakta metinler inşa etti. Salt bir felsefe sistemi olmayacağını, felsefenin bilimden hareket edeceğini ifade etti. Kendisi akademik çalışmalarının ve öğretim hayatının yanında yedi iklim dört bucak seyahatleriyle de tanındı. Ziyaret ettiği, gezdiği toplumların coğrafyasını ve geçmişini araştırdı. Bilimsel incelemelerine dayanan kültür ve medeniyet tasavvurlarını; kültür, medeniyet, Doğu, Batı gibi temel kavramları yeniden ve doğru şekilde tanımlayarak çıkardığı ufuk açıcı sonuçları herkesle paylaştı. Felsefe ve düşünce geleneklerini bir arada ele aldı. Farklı kültür ve medeniyetleri tanıyarak, bu çeşitliliği idrak ederek içinde yetiştiği kültüre ve medeniyete ayaklarını sabitledi.”
“Harita merakından sol düşünceye, din dışı Avrupa medeniyetinden aydın kavramına, dilden günümüzdeki dünya düzenine, kültür kişiliğinden Ayasofya’ya, küresel salgından dayanışmaya kadar pek çok meseleye temas etti” ifadeleriyle Duralı’nın birçok düşünce üzerine çalışma gerçekleştirdiğini vurgulayan Altun, Duralı’nın nazarında felsefe ile bilimin dünyaya birlikte geldiğini ve aynı hedefe yöneldiğini aktardı.

“Teoman Duralı’nın eserleriyle ortaya koymak istediği derin düşüncelerin üzerinde etütler yapılması elzemdir”
İletişim Başkanı Altun, Duralı’nın çalışmalarının önemine dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Teoman Duralı’da en göze çarpan hususlardan biri en önemli düşünürlerimizden saydığı Yusuf Has Hacib’in bilgelik dolu eserinden hareketle felsefe-bilim araştırmalarını ‘Kutadgu Bilig’ anlayışı doğrultusunda yapmasıdır. Teoman Duralı düşüncesine göre filozof, akla dayanarak dünyayı, öncelikle dünyanın fizik düzenini yargılayan ve bu yargılamasının sonucunda düsturlar ortaya koyan, bu düsturlar arasındaki bağlantıları kurarak bir sistem oluşturan kişidir. Teoman Duralı’nın eserleriyle, dersleriyle, konferanslarıyla, televizyon söyleşileriyle, şiirleriyle, hatıralarıyla ortaya koymak istediği derin düşüncelerin ayrıntılı olarak mutlak surette, uzun vadede, üzerinde etütler yapılması elzemdir.”
Duralı’yı vefatının birinci yılında düzenledikleri sempozyumla andıklarını not düşen Altun, “Teoman Duralı Türk düşünce dünyasının zenginliğidir. Onu daha fazla tanımak, Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmak istiyoruz. Sempozyumumuzun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

Duralı’nın söyleşileri İletişim Başkanlığınca kitaplaştırıldı
İletişim Başkanlığı olarak Duralı’nın söyleşilerinin ‘Dur Durak Bilmeden’ adlı eserde bir araya getirildiğini açıklayan Altun, “İletişim Başkanlığı olarak Teoman Duralı’nın felsefe bilim üzerine gerçekleştirdiği söyleşilerini ’Dur Durak Bilmeden’ eserinde bir araya getirmeye çalıştık. Kitabın takdiminde de ifade ettiğim gibi, bu eserin, insanlığın kazanımı olan bilgileri sistemleştirmeye, görüneni anlamlandırmaya çalışan ve Türkiye’deki entelektüel tartışmalara ufuk açıcı katkılar yapan bir felsefecinin düşünce mimarisi hakkında çerçeveli bir kılavuz olacağına inanıyorum” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü sahibi, bilim adamı, felsefeci, yazar Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı’nın oğlu Dr. Deniz Duralı ise sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

“Yıllarca uyumadığını düşünüyorum”
Teoman Duralı’nın hayatı boyunca dikkat ettiği üç özellikten bahseden Deniz Duralı, şunları kaydetti:
“Babam ödev ahlakı konusunda çok hassastı ve bunu bize aşılamaya çalıştı. Davranışlarıyla, yaşayışlarıyla gösterdi. O bir ödev adamıydı. Son anına kadar işinden vazgeçmeden çalışan bir adamdı. Yıllarca uyumadığını düşünüyorum. Kendi uyku vaktimi düzenlediğim zaman neredeyse uyumuyordu ve çalışıyordu. İş ayrımı yapmazdı. ‘Bu iş benim yapacağım bir iş değil, yakışmaz’ davranışı söz konusu değildi. Kitap yazan, öğrenci yetiştiren bir hocaydı ama sırtında küfe taşıdığını hatırlıyorum. Utanma duygusunun öneminden bahsediyordu. Hayat düsturu Peygamber Efendimizin ’Utanmadıktan sonra ne yaparsan yap’ sözüydü. Bizi kendimizi utandırmayacak şekilde öğretti. Utanmak önemli bir hasrettir. Son özelliği meraktı. Basit bir merak değil, en ulvi anlamda meraktı. Bunun merkezinde insan vardı. İnsanı merak ediyordu. Gerçekten çok dil bilirdi. Kaç dil bildiğini sorduğumda cevap vermez, tek dil bildiğini onun da Türkçe olduğunu söylerdi. Dil bilmek basit bir şey değildi.”
Yarın da devam edecek olan “Kutadgu Bilig’in Peşinde Bir Filozof: Vefatının Birinci Seneidevriyesinde Teoman Duralı Uluslararası Felsefe-Bilim Sempozyumu"nda, Teoman Duralı’nın hayatına, düşüncesine, felsefe-bilim anlayışına ve yayınlarına dair sunumlar yer alacak. Sempozyumda, Duralı’nın eserleri aracılığıyla ortaya koymak istediği düşünceler de ele alınacak.