Türkiye Mezunları Forumunda konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, sosyal medya platformlarındaki dezenformasyon yağmuruna dikkat çekerek, “Sosyal medya şirketlerinin yönlendirdiği bir dijital faşizmle karşı karşıyayız” dedi. Batı’ya bağımlılık konusunda da konuşan Altun, “Türkiye son 20 yıldaki gayretleriyle Batıcı bağımlılık düzeninin dışına çıkmıştır” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, Şişli’de bir otelde gerçekleştirilen Türkiye Mezunları Forumuna katıldı. Burada konuşan Altun, özellikle son dönemde, enformasyon yağmurunun yerinin dezenformasyon yağmuruna ulaştığını, doğru bilgiye ulaşmanın her geçen gün biraz daha zorlaştığını kaydetti. Altun, bunun başlıca sebeplerinden biri olarak da sosyal medya platformlarını göstererek, sosyal medya şirketlerinin yönlendirdiği dijital bir faşizmle karşı karşıya olunduğunu söyledi. Batı’ya bağımlılık konusunda da konuşan Altun, Türkiye’nin son 20 yılda gösterdiği gayretlerle Batıcı bağımlılık düzeninin dışına çıktığını ifade etti.
“Enformasyon yağmuru yerini dezenformasyon yağmuruna bıraktı”
Programda konuşan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, “Evet, her yerde bilgiye ulaşabilirsiniz. Enformasyon her türlüsüne, her ortamda, mecrada rast gelebilirsiniz. Peki bu bilgi, bu enformasyon ne denli güvenilir bir bilgidir? Ne denli doğru bir bilgidir? Bu enformasyon bu bilginin kaynağı nedir? Zamanla birbirine referans verile verile çoğalan bu enformasyonlar, bu bilgiler esas itibariyle gerçek kaynağını, zeminini yitirmeye başladı. Bu noktada biz 1990’lardan, 2000’lerden bu yana yine uluslararası ortamda özellikle iletişim teknolojilerindeki dönüşümle birlikte yeni medya teknolojiyle teknolojileriyle birlikte artık giderek bir enformasyon bombardımanından değil, enformasyon yağmurundan değil, dezenformasyon bombardımanından, dezenformasyon yağmurundan bahsetmeye başladık. Zira güvenilir bilginin ortadan kalkmaya başlaması bir dezenformasyon üretim sürecini beraberinde getirdi ve bu dezenformasyonun sistematik şekilde üretimi ne yazık ki hem uluslararası alanda hem de ulusal ölçeklerde dezenformasyon savaşlarını getirdi. Yanı başımızda devam eden savaşta da bunu gördük ki esas itibariyle taraflar enformasyon üzerinden değil, dezenformasyon üzerinden kendilerini bir şekilde uluslararası kamuoyuna anlatmayı tercih ediyorlar. Ya da bunu dezenformasyonu bir stratejik iletişim enstrümanı olarak görüyorlar. Bugün itibariyle dezenformasyon ne yazık ki hem iç politikada hem dış politikada uluslararası alanda bir stratejik iletişim enstrümanı olarak faaliyet göstermektedir, kullanılmaktadır. Bu noktada dezenformasyonun, yalan haberin, ana yakıtı olduğu bir siyasal iletişim mücadelesi elbette başlı başına sorunlu bir mücadeledir. Biz bugün bu hakikat krizini tecrübe eden, bunun içinde nefes alıp veren bireyleriz. Bu nedenle mutlak surette bu konuyla alakalı farkındalık geliştirmesi gereken ve bu ekosistemi tanıması gereken de bireyleriz” dedi.
“Türkiye son 20 yıldaki gayretleriyle Batıcı bağımlılık düzeninin dışına çıkmıştır”
Türkiye’nin, Batı’nın sömürü ve bağımlılık düzeninin dışına çıktığını ifade eden Fahrettin Altun, “Bugün küresel alana baktığımızda çok açık ve net bir gerçekle karşı karşıyayız. Nedir bu? Küresel adalet sorunu. Küresel adaletsizlik gerçeğidir. Küresel alanda gerçek anlamıyla eşitsizlik ve adaletsizlik baş göstermiş durumdadır. Batılı sömürü düzeni, modern dönemde sistematik hal almış, kurumsallaşmış, Batılı sömürü düzeni, sömürge düzeni bugünkü küresel adaletsizliğin en temel nedenidir. Ve yine bunu besleyen bir diğer gerekçe, Batılı sömürü düzenini besleyen bir diğer gerekçe. Onda olmazsa olmaz uzantısı Batıcı, bağımlılık düzenidir. Bu anlamda baktığımızda küresel adaletsizliği biz siyasal alanın farklı yönlerinde görüyoruz. Ekonomik alanın farklı yönlerini de görüyoruz. Burada da bir sömürü düzeninden bahsediyoruz. Burada da bir emperyalizmden bahsediyoruz. 20’nci yüzyıla gelindiğinde giderek sömürge toplumlarında, Batı dışı toplumlarda bu Batılı sömürge düzenine yönelik tepkiler arttıkça ve sömürge karşıtı hareketler yükseldikçe ve buna Batılı ülkeler yine kendi içindeki sömürge savaşları dolayısıyla bunlara direnemedikleri için burada yeni bir sömürge yöntemine geçmeyi tercih etmişlerdir. Bu noktada Batı dışı dünyanın Batı’ya bağımlı olduğu yeni bir sistem üretilmiştir. Siyasi, ekonomik ve kültürel anlamda bir bağımlılıktan söz ediyoruz. Ve bu bağımlılık düzeni içerisinde en temel bileşen Batıcı elitlerdir. Bu Türkiye’nin de uzun süre muzdarip olduğu bir düzendir esas itibariyle. Son 20 yılın temel bir ayırt edici hususiyeti varsa o da Türkiye’nin bu Batılı sömürge sisteminin dışına çıkmak ve Batıcı bağımlılık düzenini reddetmek üzere politika üretme gayretidir. Türkiye bu anlamda son yirmi yılda kendi müstakil politikasını ve yol haritasını belirlemiştir ve bu Batıcı bağımlılık düzeninin dışına çıkmıştır” diye konuştu.
“Sosyal medya şirketlerinin yönlendirdiği bir dijital faşizmle karşı karşıyayız”
Bazı sosyal medya şirketlerinin küresel anlamdaki olumsuz etkilerinden bahseden Altun, “Bugün yine küresel alanda bizzat sosyal medya şirketlerinin yönlendirdiği bir dijital faşizmle karşı karşıyayız. Doğrunun ne olduğunu, yanlışın ne olduğunu kültürler üstü bir şekilde tanımlamaya çalışan ve bunu farklı kültürlere empoze etmeyi bir hak olarak gören bir dizi platformundan bahsediyoruz. Hepimizin malumu, yeni Twitter yönetimi bir dizi dosyalar ifşa ediyor. Sadece bu dosyaların içeriğine baktığınızda bile sabık Twitter yönetiminin nasıl ideolojik bir şekilde dünya siyasetine yön vermeye çalıştığını, ülkelerin iç siyasetlerine müdahil olduklarını görebilirsiniz. Benzer şekilde Cambridge Analytica skandalı patladığında aynı şeyi bir başka şirketin yine yaptığını görebilirsiniz. Burada karşımızda bir iletişim platformları değil, tam anlamıyla toplumların mukadderatına etki etmeye çalışan toplumların gidişatını etkilemeye, yönlendirmeye çalışan siyasete müdahale eden yeni tür melez vesayet organlarının karşımıza çıktığını görüyoruz. Biz Türkiye olarak bu süreçte küresel adalet mücadelesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğini yaptığı, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyerek küresel alanda mücadelesini yürüttüğü bu adalet mücadelesini iletişim alanında da yürütmeye çalışıyoruz. Ve iletişim emperyalizmine biz kendi imkanlarımızla karşı çıkmaya ve bu noktada bir direniş odağı oluşturmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
“Sizlerin de gayretleriyle bu mücadelemizi sürdüreceğiz"
İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, “Burada el birliğiyle İnşallah sizlerin de gayretleriyle bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Elbette burada her birimizin bireysel bir farkındalık içerisinde olması bunu bireysel çevremize aktarmakla alakalı çok yoğun bir gayret içerisinde olması da çok ama çok önemli. Bu süreçte dijital medya okuryazarlığı son derece önemli bulduğumuz bir husus. Biz bu noktada çeşitli içerikler üretiyoruz ve bu içerikleri de uluslararasılaştırmaya gayret ediyoruz. Zira dezenformasyonu görmek tanımak, onunla mücadele etmek için olmazsa olmaz bir husustur. Diğer taraftan bu anlamda hakikatin esas olduğu, dezenformasyon ve ötekileştirildiği bir kültürel ortamın inşası da son derece kıymetli bir husustur. Bunun için beraber çalışmalıyız. Hakikat ortaya koymalıyız. Elbette teyit mekanizmaların oluşturulması çok ama çok önemli. Özellikle geleneksel medya kuruluşlarımızın teyit mekanizmalarını hayata geçirmeleri, yine konvansiyonel medya kuruluşlarının dijital medyanın, yeni medyanın, sansasyon, hız ve benzeri tırnak içerisinde imkanlarından uzak durmasını, onların cazibesine kapılmadan, teyit mekanizmalarının işletmelerini, yeniden gerçek habercilik değerleriyle yol almasını temin etmemiz de çok ama çok önemli” ifadelerini kullandı.