Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Levent Konur, rahim ağzı kanserlerinin yüzde 99.7’sinde HPV görüldüğüne dikkat çekerek “Bu kadar ölümcül sonuçlara yol açabilecek HPV enfeksiyonlarının önüne geçmede esas korunma yöntemi, aşıdır” dedi.
Acıbadem Bodrum Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Levent Konur, Human Papilloma Virüs’ün (HPV) dünyada en sık görülen kadın kanserleri arasında ikinci sırada yerini alan rahim ağzı (serviks) kanserine yol açabildiğini belirtti. Dr. Konur, günümüzde yaklaşık 200 tipi tespit edilen olan HPV’nin bazı tiplerinin siğil oluşumuna sebep olurken bazı tiplerinin de rahim ağzı kanserinin oluşumunda rol oynadığını ifade etti. Meme kanserinden sonra en sık rastlanan ikinci kanser tipi olan rahim ağzı kanseri nedeniyle her iki dakikada bir kadının hayatını kaybettiğine dikkat çeken Dr. Konur, korunma programları sayesinde gelişmiş ülkelerde rahim ağzı kanseri oranının, tüm kanserler içinde yüzde 3.6 iken gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 15 olduğunu dile getirdi.
“HPV ile ilk savaşan bağışıklık sistemimizdir”
HPV’nin bir çok tipinin vücuda girdikten iki yıl sonra kaybolduğunu belirten Dr. Konur, “Bağışıklık sistemi, virüsü ortadan kaldırır ancak bir grup HPV siğile yol açarken bir grup kanser öncüsü lezyonlara yol açarak hayatı tehdit eder hale gelir” dedi. Dr. Konur, genital bölgede özellikle genital dudaklar çevresinde, vajen girişinde ve anus çevresinde yerleşen siğillerin tamamına yakınının, tüm HPV enfeksiyonları gibi cinsel ilişki yoluyla bulaştığını söyledi.
“Rahim ağzı kanserlerinin yüzde 99.7’sinde HPV görülüyor”
HPV’nin yol açtığı öncü lezyonların (displaziler) olduğuna dikkat çeken Dr. Konur “Rahim ağzı kanserlerinin yüzde 99.7’sinde HPV tespit edilmiştir. HPV tip 16 ve 18, gelişen kanserlerin yüzde 50’sinden sorumludur” dedi.
Siğil tanısının muayene sırasında gözlemle konulduğunu anlatan Dr. Konur “Lezyonları ayırmak kolaydır. Ağrısız, bazen hafif kaşıntılı lezyonlar, deriden kabarık açık veya koyu renkli, bir araya gelme eğilimi gösterirken birkaç milimetreden 10 mm kadar yüksekliğe erişebilirler” diye konuştu.
“Lezyonlar smear testi ile yakalanabilir”
Öncü lezyonların smear testi ile yakalanabildiğinden bahseden Dr. Konur tanı yöntemlerine dair şunları ifade etti:
“Cinsel ilişki başlamışsa 21 yaşından sonra smear önerilir. Tavsiye edilen ilk 3 yıl süresince yıllık; sonra 3 yılda bir kere 65 yaşına kadar smear kontrolu yaptırmaktır. Şayet sıra dışı bir durum tespit edilirse bu program değişir. Bir diğer tanı yöntemi ise şüpheli saha için veya smear de hücre değişiklikleri tespit edilmişse kolposkopi (yüzeylerin görüntü büyütülerek incelenmesi) uygulamasıdır. Tespit edilen değişikliklere yapılan biyopsiler ise tanının son basamağını oluşturur”
Siğil tedavisinde lezyonun büyüklüğüne, hekimin tercihine göre cerrahi yöntem kullanılabildiğini belirten Dr. Konur “Öncü lezyonların tedavisinde ise lezyonun ilerleme seviyesine göre farklı cerrahi yöntemler uygulanırken, eğer dokuda kanser aşamasına gelmişse yine farklı cerrahi uygulamalar ve kanser tedavileri yaş ve doğurganlık gibi faktörler de dikkate alınarak planlanır” dedi.
“Korunma yöntemi aşıdır”
Dr. Konur, bu kadar ölümcül sonuçlara yol açabilecek HPV enfeksiyonlarının önüne geçmede ilk önlemin bariyer yöntem olmakla beraber, esas korunma yönteminin aşı olduğunun altını çizerek “Mevcut HPV aşıları arasında 2’li aşı olarak bilinen 16 ve tip 18 için; 4’lü tipte 6, 11, 16, 18 için; 9’lu tipte ise 6, 11, 16, 18, 31, 33, 43, 52, 58 için etki göstermektedir. 4’lü aşı ile yüzde 70, 9’lu aşı ile yüzde 80 korunma sağlandığı tahmin edilmektedir. Dünyada yaklaşık 100 ülkede HPV aşıları aşı programlarına alınmıştır. Ülkemizde de aşı programına alınması beklenmektedir” ifadelerini kullandı.