Depremin vurduğu Hatay’daki kadın sağlıkçıların mesaisi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde de sürdü. Bir sağlık çalışanı, “Çocuklarımı kayınvalideme bırakıp, tekrar görev yerime geldim” derken, bir başka kadın sağlıkçı ise, “Biz de depremzedeyiz ama insanların bize ihtiyacı olduğu için görevimizin başına döndük” diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli depremler sonucu büyük yıkımın yaşandığı Hatay’da sağlık çalışanlarının yoğun mesaisi sürüyor. ABD tarafından kurulan ve Türkiye’ye teslim edilen Mustafa Kemal Üniversitesi kampüsündeki Sahra Hastanesi de bölgedeki vatandaşların yaralarını sarmaya devam ediyor. Bu hastanenin çalışanları arasında depreme Hatay’da yakalanan ancak yaşadıkları şehri bırakmayan pek çok sağlıkçının olduğu öğrenildi. Hastanenin kadın sağlık çalışanları da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde de kendileri gibi depremzede olan vatandaşlara yardımcı olabilmek için görevlerine devam etti.
“Çocuklarımı kayınvalideme bırakıp, tekrar görev yerime geldim”
Hastanenin kadın sağlıkçılarından Radyoloji Teknikeri Leman Yıldırım, depreme Hatay’da yakalandıktan sonra iki çocuğunu kayınvalidesinin yanına bırakarak çalıştığı hastaneye geri geldiğini kaydetti.
Yıldırım, “Şu an burada olmaktan mutluyum. En azından bir faydamın olduğunu düşünüyorum. Ufak çaplı da olsa bir yarar sağlayabileceğimizi düşünüyorum. Elimizden geldiğinde güzel bir şekilde hizmet verdiğimizi düşünüyorum. Arkadaşlarıma destek olmak için buradayım. Psikolojik olarak toparlanmamız bizim uzun bir süreç olacak ama eninde sonunda Hatay bizim, burası bizim. Burada kendimizi bir şekilde toparlayacağımıza inanıyorum. Kesinlikle Hatay’ı bırakmadım. Burada olmayan sağlıkçı arkadaşlarımı da davet ediyorum. Burası bizim, hep burada olacağız. Burayı hep birlikte kalkındıracağımıza inanıyorum. Ailemden çocuklarımdan uzakta olmak bir nebze olsa burukluk veriyor. Çocuklarımı güvenli bir alana bıraktım. Çocuklarımı kayınvalideme bırakıp, tekrar görev yerime geldim. 8 Mart’ı ilk defa böyle bir ortamda geçireceğiz. Burada şu an iki bayan arkadaş görev yapıyoruz. Bu sene de böyle geçecek. Arkadaşlarımızdan da kayıplarımız oldu. Yan yana çalıştığımız arkadaşlarımızdan da iki kişi var. Mehmet ve Melahat, sizleri çok seviyoruz. İnşallah diğer tarafta çok güzel bir yerdesinizdir. Radyoloji ekibi olarak sizi çok seviyoruz” dedi.
“Biz de depremzedeyiz ama görevimizin başına döndük”
Depremzede olmasına rağmen vatandaşlara yardım etmek için görevinin başına döndüğünü belirten bir diğer Radyoloji Teknikeri Selda Özdemir ise “Aslında biz de birer depremzedeyiz ama buradaki insanların bize ihtiyacı olduğu için görevimizin başına dönmek zorunda kaldık. Ben de Antakya’daydım, evimiz de yakalandım. Bizim ev tamamen çöktü. Biz indiğimizde merdiven tamamen çökmüştü, kayarak çıktık. Yaşayacak ömrümüz varmış, kurtulabildik. İndiğimizde duvarlar, merdivenler yoktu. Bir yanımız çok buruk, hayatta olduğumuza şükredemiyoruz, çünkü kaybımız çok büyük. Biz gün kavramını çoktan unuttuk. Siz hatırlatmasaydınız 8 Mart’ın farkında bile değildik. Mutlu değiliz çünkü sevdiklerimiz yanımızda yok, çalışma arkadaşlarımızdan kayıplarımız var. Sadece insanlara dokunacağımız için mutluyuz” diye konuştu.
“İnsanlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz”
Depremden sonra zaman mefhumunu kaybettiğini dile getiren hemşire Duygu Çağlar da “Mesleğimizi bırakmadık. Bu şekilde insanlarımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Birinci dereceden yok ama akrabalarımızdan kayıplarımız var. Şu an günleri bilmiyorum, hangi günde olduğumuzu bilmiyorum, tarihleri bilmiyorum. 8 Mart çok güzel bir şey tabii ki ama günleri bile bilmiyoruz işte” şeklinde konuştu.
“Bir işin ucundan tutabildiysek ne mutlu bize”
Birçok mesai arkadaşını depremde kaybettiğini hatırlatan Doktor Deniz Menken de “Arkadaşlarımızın çoğunu kaybettik. Doktor arkadaşlarımız, birlikte çalıştığımız hemşirelerimiz, personellerimiz bir hayli kaybımız var maalesef. Burası bizim memleketimiz. Ben burada doğdum, burada büyüdüm, okulum buradaydı, üniversiteyi burada okudum, şu an uzmanlığımı da burada yapıyorum. Burayı bırakamadım, bırakamazdık zaten. Bizim çocukluğumuzun, gençliğimizin geçtiği sokaklar, yollar, evler, arkadaşlarımız hepsi gitti. Bunları toparlamak için hep beraber elimizi taşın altına koymamız gerektiğini düşünüyorum. Bir işin ucundan tutabildiysek ne mutlu bize” diyerek düşüncelerini ifade etti.