Cumhuriyetin 100. yıl etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen Kısa Film Yarışması sonuçlandı. Ödüllerin sahiplerini bulduğu törende kısa filmlerin önemine değinen Doç. Dr. Cüneyt Gök, “Geleceğin sinemasında, kısa filmler etkili olacak” dedi.
Cumhuriyetin 100. yıl etkinlikleri kapsamında Altınbaş Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü tarafından düzenlenen Kısa Film Yarışması sonuçlandı. Türkiye genelinde farklı şehir üniversitelerinden katılım alan yarışmada 15 bin TL para ödüllü birinciliğin sahibi "Mekanik Kalp Atışları" isimli kısa filmi ile Fenerbahçe Üniversitesi öğrencisi Alp Onur Ecevit oldu. 10 bin TL olan ikinciliği Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Radyo TV Programcılığından Sezgin Yüzay "Koku" isimli kısa filmiyle, 5 bin TL değerindeki üçüncülük ödülünü ise Selçuk Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünden Eren Bektaş "İnsan, Dur 1 Dakika" isimli çalışmasıyla kazandı. 2 bin TL değerindeki Jüri Özel Ödülüne ise Nişantaşı Üniversitesi Yüksek Lisans Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünden Ahmet Duvar, "Hayallerin Uçuşu" isimli filmiyle hak kazandı.
Üniversitenin Gayrettepe Yerleşkesinde düzenlenen ödül törenine Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cemal İbiş, 100. Yıl. Etkinlikleri Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Tuğrul İpek, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurcan Perdahçı, diğer akademisyenler ile çok sayıda öğrenci katıldı. Tören, Cumhuriyetin 10. Yılı için Atatürk’ün isteğiyle Rus yönetmen Sergey Yutkeviç’in çektiği “Türkiye’nin Kalbi Ankara” filmiyle başladı. Ödül töreninde konuşan Prof. Dr. Cemal İbiş, “7. Sanat kabul edilen sinema sayesinde bugün, 1934 yılındaki Türkiye Cumhuriyeti’nin kazanımlarını görebiliyoruz ve gelecek nesillere aktarabiliyoruz. Sektörün gelişmesi için üniversitelerde düzenlenen bu tip yarışmaların çoğalmasını diliyoruz” dedi.
Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. Cüneyt Gök ise kısa filmlerin sinema sektörü açısından önemine değindi. Doç. Dr. Cüneyt Gök, mesleğe kısa filmlerle başlamanın öğrencileri farklı düşünce yapılarına götürdüğünü belirterek, bu yapının geleceğin sinemasında daha etkili olacağını kaydetti.
“Sinemanın malzemesi yaşamdır”
Cüneyt Gök, “Sinemanın malzemesinin insan olması sebebiyle, anlatılan hikayelerde izleyici kendini bulur. Toplumu ve yaşamı konu alan kısa ya da uzun kurmacaların özünde dramatik bir yapı vardır. İzleyicinin öykünün içine girerek gerçekmiş gibi algılaması beklenir. Drama kurgulanmış bir gerçeği temsil ederken; ‘Kurmaca Film’ insan yaşamını temel alır, yaşamdan kesitleri, anları, bir olumsuzluk, bir sorun, bir duygu üzerinden anlatır. Filmler insanlara sadece hoşça vakit geçirten yapımlar değildirler. Aynı zamanda gösterme, duyurma, uyarma ve düşündürme görevlerini de üstlenmiş sanat formlarıdır” dedi.
Cüneyt Gök, kısa filmlerin kısa sürede kendine özgü anlatım dili ve yöntemleriyle uzun metraj filmin anlatabildiği kadar etkili ve derdini ortaya koyan filmler olarak varlık bulabildiklerini dile getirdi. Sinemada olayların neden sonuç ilişkisi içinde verildiğini, bazen kısa filmde nedenleri göstermeye ya da sonuçlara ulaşmaya vakit yetmeyebileceğini belirtti. Bu yüzden kısa filmlerin derdini zekice, kısa ve öz biçimde anlatan ve daha akılda kalıcı yapımlar olduğunu vurguladı.
“Uzun metraj roman ise kısa film hikayedir”
Romanın sinemada uzun metraj filme karşılık geldiğini belirten Cüneyt Gök, hikâyenin ise kısa filme veya orta metraja karşılık olarak düşünülebileceğini belirtti. Kısa filmde, seyirciye ortaya çıkarılması ya da çözülmesi gereken gizler sunulduğunu anlatan Gök, “Bu tip filmlerde çıkarımlar (inferences) önemlidir. Bunun için sıklıkla metafor ve simge kullanımlarına başvurulur. Bu da tasarım ve yapım sürecinde daha üretici bir biçimde kavramsal düşünmeyi gerektirir” şeklinde konuştu.
“Öğrenciler için önemli bir basamak”
Cüneyt Gök, bu nedenle kısa film dilinin ustaca kullanmasının, sinema dilini de ustaca kullanabilmeye götürdüğüne işaret ederek öğrencilerin sektördeki gelecekleri açısından önemli bir basamak olduğunu da belirtti. Gök ayrıca, “Bu tarz yapımlar sinema ve TV sektöründe reklam, klip, kamu spotları ve diğerleri, tanıtım filmleri vb. oluşturulmasında süreye bağlı benzer bir dil kullanır. Aynı zamanda kısa filmler daha sonra uzun metrajlara ilham verip, imgesel kaynak oluşturabilirler” diye konuştu. Sektörde başarılı olmak isteyen öğrencileri de tavsiyelerde bulunan Gök, kısa filmlerle başlamanın öğrencileri farklı düşünce yapılarına götüreceğini savundu. Bu yapının geleceğin sinemasında daha etkili bir yer bulacağı görüşünü dile getiren Gök, ancak ülkemizde henüz hak ettiği değere kavuşamadığını vurguladı. “Tek başına bir meslek olarak düşünebilmeleri için maddi kaygılarının olmaması gerekiyor. Uzun metraj ise kısa filmin özgürlüğüne ne yazık ki sahip değil. Farklı parametreler işliyor ve ticari bir sistem kurulmuş. Bu sisteme uymak herkese göre değil. Ama öğrencilerimiz kendi ilgi alanları ve yetenekleri doğrultusunda sektörde geniş bir yelpazede çalışma imkanına sahipler. Sadece önerim kendilerini bir alanda uzmanlaştırmaya çaba göstersinler” dedi.
“Yarışmalara ilgi az ve bütçesel sorunlar engel”
Son olarak üniversitelerin bu tip yarışmalarla öğrencileri teşvik etmelerinin önemli olduğuna da değinen Gök, “Biz bu konuda yıllardır çalışmalar yapıyoruz. Genel olarak bütçesel sorunlar engel oluyor maalesef. Pandemide iptal edilen etkinliklere, bu yıl neyse ki Kısa Film Yarışmamızla devam edebildik. Çok güzel projeler geldi. Her yıl düzenli olarak farklı temalarda devam etmek istiyoruz” dedi. Türkiye genelinde tüm üniversitelere duyurduklarını, ancak afişlerinin çoğunlukla üniversite panolarına asılmadığını dile getiren Gök, öğrencilerin faydasına olan bu etkinliklere, üniversitelerin biraz daha duyarlı olmalarını beklediklerini kaydetti.