Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, 2022-2023 eğitim-öğretim yılı birinci dönemi ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak, atılan doğru adımların devam ettirilmesi ve eğitim çalışanlarının yaşadığı sorunların giderilmesi gerektiğini söyledi.
2022-2023 eğitim-öğretim yılının birinci döneminin, kamu görevlilerinin uzun yıllardır devam eden bazı taleplerinin karşılık bulduğu ancak çalışma şartları başta olmak üzere, kronik sorunlara getirilebilecek maliyetsiz çözümlerin ıskalandığı bir zaman dilimi olduğunu belirten Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner değerlendirmelerde bulundu.
Ek gösterge artışının sağlanması, öğretmenlerin 3600 ek göstergeye kavuşması, kariyer basamaklarının yeniden hayata geçirilerek 422 bin 368 öğretmenin uzman öğretmen, 66 bin 422 öğretmenin başöğretmen olması, sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesini sağlayacak kanun teklifinin meclise sevk edilmesi, aday öğretmenliğin yeniden tasarlanması, kariyer basamak unvanlarına getirilen ilave tazminat oranlarındaki artış gibi olumlu adımlar atıldığını söyleyen Öner, açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Ancak, halen çözüm bekleyen ve gerekli irade ortaya konulursa kısa vadede çözülebilecek birçok sorun da varlığını sürdürmektedir. Öğretmen atamalarında mülakatın kaldırılmaması, istihdamda güçlük çekilen bölgelerde görev yapan eğitimcilere ilave teşviklerin verilmemesi, birim ek ders ücreti miktarının düşüklüğü, eğitim kurumu yöneticiliğinde özlük haklarını ve yetkileri geliştiren kariyer odaklı sürdürebilir bir sistemin halen hayata geçirilememesi, eğitimin rehberlik ayağının eksikliği, öğretmenleri şiddete karşı koruyacak bir düzenlemenin çıkarılamaması, öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanmamasının doğurduğu mağduriyetler, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının gerçekleştirilmemesi gibi sorunlara bir an evvel çözüm bulunmalıdır."
“Meslek kanununun eksik ve aksayan yönleri tamamlanmalıdır”
7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlik mesleğini düzenleyen müstakil bir kanun beklentisini karşılama yönünde olumlu bir adım olduğunu ancak beklentileri tam olarak karşılayamadığını kaydeden Öner, “Kanun, mevcut hâliyle bir milyonu aşkın öğretmenin hak, yetki, görev ve sorumlulukları noktasında bir meslek kanununda olması gerekenleri içermekte, ilave düzenlemelere ihtiyaç duymaktadır. Meslek kanunu, öğretmenliği bütün boyutlarıyla ele almalı, her açıdan yapılandırmalıdır. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesiyle ilgili Meclis’e sevk edilen kanun teklifi, yer değişikliği hakkını kısıtlamakta, bu durum da mevcut hakkın ihlalini beraberinde getirmektedir. Kadroya geçirilen sözleşmeli personel, kadrolu memurun sahip olduğu her haktan yararlanmalı, özellikle mazerete dayalı yer değişikliği konusunda farklı bir uygulamaya tabi tutulmamalıdır.” dedi.
“Öğretmen açığı kadrolu öğretmen atamasıyla giderilmelidir”
Öğretmen açığının da atamayla giderilmesi gerektiğini söyleyen Öner, “Eğitim çalışanlarının haklı taleplerine, geçerli mazeretlerine duyarsız kalınarak ortaya konulan politikalar, eğitimcilerin moralini ve motivasyonunu bozmaktadır. Kadrolu öğretmen ataması, Millî Eğitim Bakanlığı’nın temel öğretmen istihdam politikası hâline getirilmelidir. Eğitimde fırsat eşitliği vurgusu yapılan bir sistemde, öğretmen açığını kapatmaya yönelik nitelikli politikalar geliştirilerek uygulanmalıdır” diye konuştu.
Ek gösterge düzenlemesinin tüm kamu görevlilerini içine alması gerektiğini ifade eden Öner, “Kamu personeli sisteminde, ülkesine ve milletine hizmet eden diğer unvanlardaki kamu görevlilerinin de ek gösterge beklentilerini karşılayacak, ek gösterge kaynaklı mağduriyetleri giderecek, çalışma barışını ve iş huzurunu sağlayacak şekilde bütün kamu görevlilerini kapsayacak bir ek gösterge çalışması yapılmalıdır. Bütün kamu görevlilerinin birinci dereceye ilerleyebilmeleri sağlanmalı, birinci derecede bulunan bütün kamu görevlilerinin ek göstergeleri 3600 olmalıdır” dedi.
“Şiddeti önleyecek caydırıcı tedbirler alınmalıdır”
Eğitim camiasının en önemli sorunlarından birinin şiddet olduğunu vurgulayan Öner, “Eğitim çalışanları sık sık şiddete uğramaktadır. Eğitim-öğretim hizmeti sunumu esnasında veya bu hizmetten kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilerin cezalandırılması; eğitim kurumlarında görev yapanlara karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku çerçevesinde yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine Millî Eğitim Bakanlığı’nın hukuki yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır. Eğitim kurumu yöneticiliğinin eğitim liderliğine dönüştürülmesi, yöneticiliğin profesyonel bir meslek olarak ele alınması, ‘ikincil görev’ ve ‘görevlendirme’ içeriğinden çıkarılarak kadro unvanlı bir uzmanlık mesleği hâline getirilmesiyle mümkündür. Eğitim kurumu yöneticilerinin bir eğitim ve okul lideri olarak inisiyatif alanları genişletilmeli, mevzuat kuşatmasından kurtarılmalı, bürokratik rolleri azaltılmalı, yetki bakımından güçlendirilerek eğitim-öğretimle ilgili görev ve sorumlulukları öne çıkarılmalıdır” şeklinde konuştu.
Öğretmen atama ve yer değiştirme süreçlerinin mağduriyete neden olmaması gerektiğini söyleyen Öner, “İstihdamda güçlük çekilen yerlerde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirlerin alınması, rasyonel atama ve yer değiştirme sisteminin kurulması, eğitimcilerin en büyük beklentilerindendir. Meclis’te kanunlaşması beklenen sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi düzenlemesi sonrası kadroya geçirilecek sözleşmeli öğretmenlere de 2023 yılı yarıyıl tatili aile birliği, sağlık, can güvenliği mazeretlerine veya engellilik durumuna bağlı il içi ve iller arası yer değişikliği hakkı tanınmalıdır. Genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında bulunan, eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan en etkin şekilde yürütülmesi için emek sarf eden, daha iyi bir eğitim için ter döken memur ve hizmetlilerin özlük hakları iyileştirilmelidir. Hazırlık ödeneği, Millî Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir” dedi.
Görevde yükselme ve unvan değişikliği takviminin bir an önce yayımlanması gerektiğini hatırlatan Öner açıklamalarını şöyle tamamladı: “Memur ve hizmetliler başta olmak üzere, genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında yer alan eğitim çalışanlarının liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde mesleki ilerlemelerini sağlayan en önemli araçlardan biri olan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları konusunda somut adım atılmalı, sınav ve atama takvimi, bakanlık çalışma takvimine alınarak belirsizlik giderilmelidir. Diplomaya yönelik alan değişikliği konusunda herhangi bir olumlu veya olumsuz açıklama yapılmaması, diplomaya yönelik alan değişikliği bekleyen öğretmenleri huzursuz etmektedir. Kurum İdari Kurulu başta olmak üzere, birçok platformda dile getirdiğimiz, kalıcı bir usul ve esasa bağlanmasını istediğimiz alan değişikliği konusunda somut adım atılmalı; alan değişikliği 2022-2023 eğitim-öğretim yılı ikinci yarıyılı başlamadan evvel sonuçlandırılmalıdır. Eğitim-Bir-Sen olarak, yarıyıl tatilinin öğrencilerimiz için bir dinlenme dönemi olmasını temenni ediyor; eğitim çalışanlarına, salgının gölgesinde geçen eğitim-öğretim dönemi için verdikleri emeklerden dolayı teşekkür ediyoruz.”