Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Hastanesi bünyesinde kurulan ve 7/24 hizmet veren afet ve travma polikliniği depremzedeler için hizmet veriyor. Polikliniğe randevusuz gelen depremzedelerin afet yaşama korkusu ile uyku problemiyle karşılaştıkları öğrenildi. Prof. Dr. Nuray Atasoy, "Bu dönemde erken dönemdeyiz. Henüz bir ayı yeni geçti. Bu dönemde insanlar bize başvuruyor" diye konuştu.
Kahramanmaraş ve 11 ili etkileyen yüzyılın afetinde yaralar sarılıyor. Deprem felaketi yaşayan vatandaşlardan bazıları Zonguldak’a gelerek yaşamlarını sürdürüyor. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesi de afetzedelerin yaşadıkları travmaları kolayca atlatabilmeleri için 7/24 hizmet veren afet ve travma polikliniğini hizmete aldı.
Öncelik tanınan ve randevusuz kabul edilen depremzedelere psikolojik destek veriliyor. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görev yapan öğretim üyeleri ve asistanlar ile birlikte psikolojik travma etki yaşayan müracaatçılara hizmet veriliyor. Prof. Dr. Nuray Atasoy, afetin olağandışı bir durum olduğunu ve insanların psikolojik olarak hazırlanamayacağı bir durum olduğuna dikkat çekti. Atasoy, "Dört öğretim üyesi var ve pek çok asistanımız var. Psikiyatri bölümünde hizmet veriyoruz. Hem hastalarımıza hem de bu tür felaketler sonrası bilgilendirmeler yapıyoruz. Çok büyük bir felaket yaşadık. O yüzden tekrar kaybı olanlara başsağlığı ve sabır diliyorum. Hepimize geçmiş olsun. Hepimizi derinden etkiledi. Zor günler geçiriyoruz. Tabi bu tür felaketler psikolojik anlamda travma dediğimiz etki yapıyor. Olağandışı durum. İnsanların psikolojik olarak hazırlanamayacağı ve başına geldiğinde de hem fiziksel hem de psikolojik olarak insanların iyilik halini bozan bir yaşantı. Başhekimlikle hızlıca organize olup o konuda Özcan hocanın desteğini takdirle karşılıyorum. Rektörlük aynı şekilde bu konuda çok hassas davranıyorlar. Hemen bir afet ve travma polikliniği açtık. Burada depremzedeler hiç beklemeden günün her saati başvurabiliyorlar ve olabildiğince onlara hızlı bir şekilde nasıl yardımcı olabileceğimizi bulmaya çalışıyoruz. Bu tür travmalarda erken dönem var. Erken dönem tabi daha yaraların sıcak olduğu, insanların kayıplarını henüz bazen hatta bilemediğini duyuyoruz. Aynı aileden evlat kaybı, anne-baba kaybı gibi gerçekten duyduğumuzda bile çok acı verici olan durumları hastalarımızdan dinliyoruz. Bu bir erken dönemde şok etkisi oluyor. Güvende olmakla ilgili çok kaygı, aşırı kaygı durumu oluyor. Bu ilk dönemdeki kişinin korkması, endişelenmesi, bildiği hayatla ilgili çözüm becerilerini yeterince kullanamadığında ne yapacağını bilemediği bir dönem doğal olarak oluyor. Bu dönemde erken dönemdeyiz. Henüz bir ayı yeni geçti. Bu dönemde insanlar bize başvuruyor" diye konuştu.
"Deprem gecesi çok üşüdüğü için çorapla uyumak istiyormuş"
Polikliniğe annesi ile birlikte gelen 6 yaşındaki çocuğun hikayesini paylaşan Nuray Atasoy; uyku ve endişe şikayetleri aldıklarını anlatarak şöyle dedi:
"Geçen çok duyarlı bir anne geldi. Çocuk 6 yaşında. Daha çok çocuğu için geldi. Ailede bir kayıpları yok. İki çocuk, anne ve baba hayatta. Evleri çok hasarlanmış. Zonguldak’a tanıdıklarının yanına sığınmışlar. Annenin kaygısı, çocuğu gece çorapla uyumak istiyormuş. Ben de nedenini sordum. Deprem gecesi çok üşümüş. Birden dışarıya çıkmışlar, üstte başta yok. Ayakları çok üşümüş. O nedenle çorapla uyumak istiyor. Ben de bu çok aslında yerinde bir tepki. Kim düşünmez ki bunu? Tasarlarken çözüm bulabiliriz. İnsan dehşete kapılıyor. Korktuğumuzda da önlem almak istiyoruz. Anneye tepkilerin normal olduğunu söyledim. Çocuk da hemen okula başlatılmış. Yapılması gereken şey bir an önce güvende oluşlarını sağlayıp, temel ihtiyaçlarını sağlamak. Devletin, kurumların ve hepimizin üzerine düşen şeyler var. Böyle travmalarda sağlığı bozucu daha çok uzun vadeli oluyor. Geçen hafta bir depremzedeyi ziyaret ettik. İki çocuğunu kaybetmiş. Kendisinin de fiziksel yaralanmaları var. Çok iyi gördük. Bazen de dayanıklılık da devreye giriyor. İki çocuğunu toprağa vermiş. Evi her şeyi gitmiş. Burada da bir iyiliksever evini vermiş. İyi olduğunu söylüyor. Bu tür şeylerde illa hasta olacak kötü olacak öyle bir kural yok. Daha çok bizim karşımıza gelen şey akut stres dediğimiz problem. Bu olayla ilgili aşırı korku, endişe, uykusuzluk, yemek yiyememe, sürekli dehşet halinde olma yatamama gibi... İnsan o kadar dehşete kapılıyor ki yaşadığı şeyleri anlatınca bazen bir doktor arkadaşımızın yakınları hemen getirdi. 17 saat hayal edemiyorum. Tabi hiçbirimizin başına bir daha gelmez. Daracık bir yerde ölümle yüz yüze kurtulup kurtulamayacak mıyım diye yaşamak tabi dehşet verici. Ama çok iyi tepki vermişlerdi. Aklına gelince çok kötü olduğunu ama sonra dikkatini dağıtabildiğini söylüyordu. Depremden yaklaşık bir hafta 10 gün sonra hemen gelenleri öne çekiyoruz. Daha çok bu tür şikayetlerle geliyorlar. Uyku problemi çok fazla. Gece uyumaktan korkuyorlar. Kaygı, endişe, mide, bağırsak problemleri, kusma gibi ya da iştahsızlık gibi problemler olabiliyor. Her an yeniden bir şey olacak korkusu ile gelebiliyorlar. Daha çok korku, kaygı içerikli problemlerle gelebiliyorlar."
Atasoy, telefon ile danışma hattı kurma çalışmalarının da devam ettiğini aktardı. Atasoy, gerekli izinler alınarak kurulacak danışma hattı ile de destek vereceklerini sözlerine ekledi.