Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Diplomaside uyguladığımız dengeli, tarafsız, barışçıl politikalarla krizlerin çözümünde anahtar rol üstleniyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Diplomaside uyguladığımız dengeli, tarafsız, barışçıl politikalarla krizlerin çözümünde anahtar rol üstleniyoruz”

Politika Haberleri 5.11.2022 12:35:43 0
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Diplomaside uyguladığımız dengeli, tarafsız, barışçıl politikalarla krizlerin çözümünde anahtar rol üstleniyoruz”
Tarih: 05.11.2022 12:35
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Diplomaside uyguladığımız dengeli, tarafsız, barışçıl politikalarla krizlerin çözümünden anahtar rol üstleniyoruz. Esir takasıyla tahıl koridorunun açılması ve devam ettirilmesindeki kritik rolümüz, ülkemizin diplomatik gücünü gösteren önemli örneklerdir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu’na katıldı. Forumda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hakikatin kıvılcımının fikirlerin çarpışmasıyla ortaya çıktığını bilen hangi konuda olursa olsun istişare etmenin önemini bilen bir kadroyuz. 40 yılı aşan siyaset yolculuğumuzun her safhasında farklı yelpazeden işinin ehli insanlarla konuşmaya, onlara danışmaya hassasiyet gösterdik. Özellikle ülkemizin genel başkanı olduğum siyasi parti geleceğini ilgilendiren meselelerde daha imtinalı davrandık. Bu hassasiyetin olumlu sonuçlarını siyasi hayatımızda ve devlet idaresine dahil hususlarda pek çok görme fırsatı bulduk. Kuruluş aşamasından itibaren AK Parti’nin belirleyici vasfı ortak akla önem vermesi ortak akılla hareket etmesi olmuştur. Bu güne kadar yolumuzu, yol haritamızı istişare ve sizlerden gelen katkıların rehberliğinde belirledik. Katılımcıların samimiyetle ortaya koyduğu değerlendirme alternatif bizim için değerlidir, yol göstericidir” dedi.

“20 yıllık kesintisiz iktidarımızda elde edilmesi zor bir rekora imza attık”
AK Parti’nin kuruluş ve vizyonuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2 gün önce milletimizin takdiriyle iktidara gelişimizin 20. yıl dönümünü geride bıraktık. 14 Ağustos’ta kurduğumuz AK Parti 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendi. Milletimiz yaşadığı krizlerden ve siyasi istikrarsızlıktan sonra Türkiye’nin en genç partilerinden olan AK Partiyi bir umut olarak gördü. Yani özellikle de parlamenter demokrasi noktasındaki deneyimi, vatandaşlarımıza yeni bir yönetim sistemini de özellikle icbar etti. Hamd olsun o günden bu güne milletimizin bize olan inancını zedeleyecek, umudunu kıracak, milletimize mahcup olacak hiçbir iş yapmadık. 20 yıllık kesintisiz iktidarımızda çok partili siyasi hayatımızda elde edilmesi zor bir rekora imza attık. Bu süreçte çok sayıda engelle, vesayetin oyunları, hatta darbe girişimine kadar varan anti demokratik müdahale ile karşılaştık. Ama milletin bize sandıkta özgür iradesiyle tevdi ettiği emanete halel getirmedik. İçinde bulunduğumuz şartlar ne olursa olsun mücadelemizi daima hukuk ve demokrasi zemininde yürüttük. Gece yarısı bildirilerinin yayınlandığı, cumhurbaşkanı seçmemizin 367 garabetiyle engellendiği, partimizin uyduruk gazete kupürleriyle kapatılmak istendiği, siyaset mühendisliğiyle milli iradenin gasp edilmeyi çalışıldığı dönemlerde bile bu duruşumuzdan taviz vermedik. Partimizi ve demokrasimizi hedef alan tehditler karşısında çözümü başka yerlerde değil, daima ve sadece milletin hakemliğinde aradık. Biz ilklerin kırılması zor rekorların partisi olmanın yanı sıra Türkiye’de siyasetin parametrelerini de kökten değiştirmiş bir siyasi teşekkülüz. Türk siyasetinde hizmetler, yatırımlar, demokrasi tarihimize altın harflerle yazılan reformlarla doldurduk. Türkiye ve Türk siyasetini yeni baştan dönüştürürken, kendimizi de ihmal etmedik. Kuruluş prensiplerinden taviz vermeden günün şartlarına göre partimizi, kadromuzu ve siyasetimizi de yeniliyoruz. Bir ayağımızı kadim değerlerimize sabitlerken, bir diğeriyle de daha güzelin, daha iyinin, daha yeninin peşinde koşuyoruz. Tıpkı ulu bir çınar gibi köklerimiz derinlere indikçe hamd olsun dallarımız büyüyor, serpiliyor, ülkemizle birlikte gönül coğrafyamıza ulaşıyor” diye konuştu.

“Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu 85 milyon olarak hep beraber şekillendirelim istiyoruz”
Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet ve parti olarak geçmişi reddetmeden, maziye sırtımızı dönmeden, mevcut kazanımların üzerine geleceği inşa etmekten bahsediyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun çıkış noktasını da bu yaklaşım oluşturuyor. Vizyonumuzu kamuoyuyla paylaşırken, başkaları gibi emrivaki yapmadık. Ülkemizin gelecek asrına damga vuracak bu vizyonu 85 milyon olarak hep beraber şekillendirelim istedik. Türkiye’ye dair hayali, ideali, teklifi olan kim varsa herkesin katkısını almayı arzu ediyoruz. Bu anlayışla 81 vilayetimizde düzenleyeceğimiz kapsamlı toplantılarla vatandaşlarımızın tekliflerini dinleyecek ve Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu milletimizle birlikte tekemmül ettireceğiz. Türkiye Yüzyılı ekseninde yapılacak tartışmalarla ortaya çıkacak sinerji partimizin yanı sıra Türk siyasetine yeni bir perspektif kazandıracaktır. Tüm vatandaşlarımızı kıymetli fikirleriyle, tenkit ve teklifleriyle bu sürece destek vermeye Türkiye Yüzyılı’na sahip çıkmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

“Dünyada siyaset-ekonomi, siyaset-diplomasi, siyaset-güvenlik ilişkileri enine boyuna sorgulanmaktadır”
Günü kurtarmak için siyaset yapılamayacağını söyleyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Günü kurtarmak için siyaset yapılmaz. Bu günü savuşturmak için siyaset yapılmaz. Siyaset usta bir satranç oyuncusu gibi bugünden yarını planlamak demektir. Hamlelerin nereye varacağını kestiremiyorsanız, kendinize ve ülkenize bedel ödetmeniz kaçınılmazdır. Dünyanın ve siyasetin gidişatını iyi okumanız, insanlığın yaşadığı kırılmaları iyi analiz etmeniz gerekiyor. Küresel ölçekte meydana gelen her hadisenin bölgesel ve yerel düzeyde etkilerinin olduğunu biliyoruz. Yakın tarihe baktığımızda 11 Eylül saldırısından 2008 finansal krizine Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki halk hareketlerinden Covid-19 salgınına kadar pek çok hadisede bu hakikate defalarca şahitlik ettik. Arka planındaki hesaplar hala tartışılan 11 Eylül olayı dünyanın gündeminde terör tehdidini ilk sıraya çıkartırken, 2008 finans krizi vahşi kapitalizmin yapısal sorunlarını yeniden gözler önüne serdi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki halk hareketleriyle batılı kurumların demokrasi karnesine görmüş olduk. Düzensiz göç meselesi insan hayatına verilen önemi ortaya koydu. Korona virüs salgınında gelişmiş denilen ülkelerin sağlık ve sosyal güvenlik altyapısının ne kadar zayıf olduğu gün yüzüne çıktı. Rusya-Ukrayna krizi gibi güvenlik konseyi gibi vazifesi uluslararası güvenliği sağlamak olan kurumların başarısızlığını deşifre etti. Dünya 5’ten büyüktür tespitimizin haklılığı her gelişmeyle bir kez daha teyit edildi. Son 60 yılın en yüksek oranlarına çıkan küresel enflasyon ise insanlığa dayatılan mevcut ekonomi modellerinin açmazlarını göstermiştir. Tüm bunlarla berber dünyada siyaset, ekonomi, siyaset diplomasi, siyaset güvenlik ilişkileri enine boyuna sorgulanmaktadır” dedi.

“Diplomaside uyguladığımız dengeli, tarafsız, barışçıl politikalarla krizlerin çözümünde anahtar rol üstlendik”
“Devletin rolüyle ilgili tartışmaların yeniden alevlendiğini görüyoruz” diyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha birkaç yıl öncesine kadar devleti hayatın tamamen dışına çıkarmaktan bahsedenler bugün tam zıttı tezlerin savunuculuğunu yapıyor. Savunma sanayisine yapılan yatırımları israf olarak görenler bu gün milli bütçelerde aslan payını silah alımına ayırıyor. Sağlık yatırımlarından, sosyal güvenlik harcamalarında geniş bir yelpazede benzer dönüşlere şahit oluyoruz. Bu savrulmaların pek çok ülkede ciddi sıkıntılara yol açtığı bir gerçektir. Türkiye zamanında attığı adımlarla bu süreci en başarılı yöneten ülkelerden birisidir. Bilhassa üretim, altyapı, sağlık ve savunma alanlarında siyasi öngörümüzün meyvelerini topladık, topluyoruz. Muhalefetin eleştirilerine rağmen kamu özel ortaklıkla hayata geçirdiğimiz şehir hastaneleri salgın döneminde yüz akımız oldu. Sadece şehir hastaneleri değil, bunun yanında alt yapıyla ilgili yapmış olduğumuz yatırımlar yüz akımız oldu. Onları anlatıyoruz, öğreteceğiz. Sosyal güvenlik sisteminin kuşatıcılığı sayesinde maddi durumu ne olursa olsun vatandaşlarımıza birinci sınıf sağlık hizmeti sunduk. Kendi savunma ve güvenlik ihtiyaçlarımızı karşılamanın ötesine geçerek bu anlamda dünyada söz sahibi hale geldik. 45 günde bin 6 odalı iki şehir hastanesini bir Asya, bir de Avrupa’da inşa ederek ülkemize ve dünyaya örnek bir adımı o kritik dönemde attık. Üretim kapasitemizin gücü sayesinde salgın döneminde hiçbir üründe bir sorun yaşamadık. Bu hastanelerimizde MR, tomografiye varıncaya kadar her şeyi tesis ettik. Yürütmede çok başlılığa son verdiğimiz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, etkin ve süratli kararlar aldık. Parlamenter demokrasi olsaydı, bu kararları mümkün değil alamazdık. Şu andaki yönetim sisteminde bu kararları hızlı bir şekilde aldık. Bu tabi ki bir ileri görüşlülüğümüz olmasaydı, bu neticeleri almak mümkün olmazdı. Ekonomide yaptığımız model değişikliğinin olumlu sonuçları yatırım, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeyi de bu 5 temel esas üzerinde gerçekleştirdik. Diplomaside uyguladığımızı dengeli, tarafsız barışçıl politikalarda krizlerin çözümünden anahtar rol üstlendik. Esir takasıyla tahıl koridorunun açılması ve devam ettirilmesindeki kritik rolümüz, ülkemizin diplomatik gücünü gösterin önemli örneklerdir. Bu süreçte sayın Putin, Zelenski, sayın Guterres ile olan münasebetimiz dengeli bir şekilde yürümüş, bu dengeyi kurarak bu süreci işletme fırsatını bulduk. İnşallah Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla planlarımızı yapacak bir adım daha gelecek tasavvurumuzu bir adım öteye taşıyacağız” diye konuştu.

“Sahte ve sanal gündemlerin peşinden gitmek yerine kendi önceliklerimizle projelerimizi yürütüyoruz”
İletişim ve ulaşım imkanlarının yaygınlaştığı günümüzde siyasetçinin yükünün arttığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tam 20 yıldır milletimize aşkla, heyecanla hizmet eden bir kadro olarak mesuliyetimizin farkındayız. Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlamaya hazırlanırken, dünyanın nereye evirildiğini görüyor, planlarımızı buna göre yapıyoruz. Sahte ve sanal gündemlerin peşinden gitmek yerine kendi önceliklerimizle projelerimizi yürütüyoruz. Başkaları en basit meseleleri bile çözmekten acizken, biz ülkemizin asırlık hayallerini gerçeğe dönüştürmenin alt yapısını hazırlıyoruz. Ülkemizi birbiri ardına gündeme taşınan birbiri ardına karalama ve insanımızı karanlığa sürükleme çalışmalarının rastgele tercihler olmadığını bilinçli bir senaryonun eseri olduğunu düşünüyoruz. Biz bu sinsi yıkıcı kampanyaların önünü milletimizle birlikte umutlarımızı yeşertecek projelerle keseceğimize inanıyoruz. Dünyanın pek çok yerinde denenen, hepsi de o ülkelerin felaketiyle sonuçlanan devrim görünümlü zehirleme faaliyetlerini Türkiye’ye yapmak isteyenlere asla izin vermeyeceğiz. Ülkemizi bu güne kadar nasıl kendi programlarımızla getirdiysek, nasıl 2023 hedeflerimizi adım adım hayata geçirdiysek, 2053 vizyonumuzu da kendimi biçimlendirecek ve uygulayacağız. Batı ülkelerinin kendi asırlık demokrasi ve ekonomi parametrelerinden vazgeçtiği bir dönemde bize geçerliliği kalmamış özellikle o tür modellerin dayatılmasını iyi niyetli görmüyoruz. Türkiye kadim medeniyeti, müktesebatı, binlerce yıllık devlet geleneği, zengin ve yenilikçilik kabiliyeti yüksek, insan gücüyle kendi yolunu çizecek ve o yolda yürüyecek dirayete sahiptir” ifadelerini kullandı.