Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve SETA tarafından düzenlenen ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ paneller serisinin ilki Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) iş birliğinde Bursa’da yapıldı.
Türkiye’nin yürüttüğü yerli ve milli projelerin konuşulması, gençlerin bilgilendirilmesi ve gelecek vizyonu konusunda bilgi paylaşımının yapılması amacıyla başlatılan Milli Teknoloji Hamlesi panellerine Bursa Uludağ Üniversitesi’nde başlandı. Programı BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İl Müdürü Mehmet Latif Deniz, akademisyen ve öğrenciler takip etti. Moderatörlüğünü BUÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Prof. Dr. Ferhat Pirinççi’nin yaptığı panelde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı İrfan Keskin, Bursa Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak, Mersin Üniversitesi öğretim üyesi ve SETA Araştırmacısı Dr. Tunç Demirtaş ile Bursa Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Engin Koç konuşmacı olarak yer aldı.
Panelin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, milli teknoloji hamlesini her anlamda çok önemli bir proje olarak benimsediklerini vurguladı. Türkiye’nin bir takım sorunlar nedeniyle böylesine dev bir adımı atma yoluna gittiğini kaydeden Kılavuz, “Olanda hayır vardır. Bize 5-6 yıl önce şer gibi gözüken çoğu şey geriye baktığımız zaman yerli, milli ve tamamen bize ait olan nice teknolojik gelişmelerin ortaya çıkmasına fırsat verdi. Bizim gibi köklü ve gelişmiş üniversiteler de bu hamlelere yapacakları teknolojik ve bilimsel çalışmalar ile katkı sunacak. Akademisyenlerimizin, sanayi kuruluşları ile yaptığı ortak faaliyetler, projeler ve diğer girişimler bu hamlelere kıymetli katkılar sunuyor” diye konuştu.
Üniversite tarihinde ilk kez TÜBİTAK 1004 projesi alındı
Bursa Uludağ Üniversitesi’nin tarihinde ilk defa önceki hafta TÜBİTAK 1004 Teknoloji Mükemmeliyet Projesi almaya hak kazandığını açıklayan Rektör Kılavuz, “Bu yıl üniversitemizin yürütücü olduğu bir proje TÜBİTAK’tan kabul aldı. Proje doğrultusunda oluşturulan konsorsiyumun 8 üyesi var. İş fikri TOGG tarafından verildi. Yürütücü ve koordinatör üniversite biziz. Araştırmacı üniversite Eskişehir Teknik Üniversitesi ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi. Özel sektör kuruluşları Asaş Alüminyum, Coşkunöz Kalıp ve Coşkunöz Metal. Raylı Ulaşım Teknolojileri alanında da TÜBİTAK RUTE ile iş birliği yapacağız. Projenin adı ise Pil ve Batarya Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi. Bugün konuştuğumuz milli teknoloji hamlesine yakışacak bir çalışma. Bu projeden 24 milyon TL üniversitemize kalacak. Kurum tarihinin en büyük projesi olacak. Pil ve batarya teknolojileri alanında son derece kıymetli çalışmalar yürütülecek” açıklamasında bulundu.
Rektörden gençlere tavsiye
Konuşmasında öğrencilere de seslenen Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, gençlerin milli teknoloji hamlesi konusunda duyarlı olması gerektiğini aktardı. Uzmanlık alanı fark etmeksizin yürütülecek çalışmalara destek verilebileceğinin altını çizen Kılavuz, “Ben İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde eğitim görüyorum. Ne alakası var diye sormayın arkadaşlar. Artık bu konular sosyal bilimler alanıyla da yürütülüyor. Biz TÜBİTAK 1004 Projesi’ni alabilmek için sizin fakültenizden 3, sosyoloji bölümünden 1 hocamızın katkılarıyla toplumsal etki analizi yaptık. Pil ve batarya teknolojilerinin toplum ve insan nezdinde faydaları araştırıldı. Üniversiteler içerisinde 17 başvuru arasında ilk sırada gösterildi. Sosyal bilimlerin olmadığı hiçbir proje tam anlamıyla toplumsal katkı sağlamayacaktır. Bu vesile ile toplantıyı organize eden, katılan ve takip eden herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Ekonomik ve teknolojik bağımsızlığın anahtarı “Milli Teknoloji Hamlesi”
Açılış konuşmalarının ardından panele geçildi. Prof. Dr. Ferhat Pirinççi ise 7 farklı şehirde düzenleyecekleri Milli Teknoloji Hamlesi paneller serisinin ilkini Bursa’da yapılan program ile başlattıklarını söyledi. Milli teknoloji denildiği zaman sadece mekanik ve mühendislik boyutunun akla geldiğini kaydeden Pirinççi, “Milli teknolojinin esas alanını anlayabilmek için çok daha geniş etkinlikler serisi düzenlememiz gerekiyor. İlk etapta bu hamlenin Türkiye’nin gerçek anlamda ekonomik ve teknolojik bağımsızlığını sağlayamaya yönelik bir çalışma olduğunu söylemek mümkün. Büyük ölçüde yerlilik, millilik ve özgünlük kavramları üzerine kurulmuştur. Bundan sonra Türkiye’nin dış politikada, ekonomide, sanayide, dijitalleşme ve sağlık alanları başta olmak üzere her alanda özgün ve bağımsız politikalar izlemesini sağlayacak bir girişimdir” şeklinde konuştu.
Sanayi ve teknoloji politikasının temel vizyonu
Panelin konuşmacılarından olan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı İrfan Keskin de konuşmasında toplumdan sanayiye, sanayiden bilgi toplumuna geçişte önemli bir kapasite artışı olduğunu vurguladı. Günümüzde insan aklının en kıymetli hammadde haline geldiğine işaret eden Genel Müdür Yardımcısı İrfan Keskin, “Bir tür paradigma değişimi var ve biz toplum olarak bu değişime ayak uydurmak zorundayız. İnsan; bilgi, teknoloji, para ve zaman kavramlarını çok iyi kullanmak zorunda. Bunları yaparsa büyüme ve gelişmede çok zorlanmayacaktır. Bizim sanayi ve teknoloji politikamızın temel vizyonu, işte tam da bu nedenle milli teknoloji hamlesi üzerine kuruldu. Özgün teknolojiler geliştirmek, rekabetçi ve girişimci olmak zorundayız. Burada ana kaynağımız insan ve özellikle gençler olacak. Gençlerimiz de bu anlamda değişim, iletişim ve bilişim konularında kendilerini geliştirmek için azimli olmak zorundalar. Hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. El birliği ile ülkemizi geleceğe hazır hale getireceğiz” diye konuştu.
TOGG, teknolojik üstünlük sağlayacak
BUÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Yüksel Okşak ise milli teknoloji hamlesinin ekonomik kısmına değindi. Türkiye’nin tam anlamıyla bir ekonomik bağımsızlık mücadelesi verdiğini söyleyen Okşak, “Dünyadaki şartlar değişiyor. Küresel ekonomide dengeler değişiyor ve Türkiye, bu değişen dengeler içerisinde yarışa yeniden başlamanın heyecanı içerisinde bulunuyor. Yarış içerisinde kendisine yer edinebilen ülkeler ekonomik anlamda ciddi sıçramalar yapabilecek. Bu anlamda otomotiv endüstrisini örnek gösterebiliriz. Yüksek teknoloji burada ayrıca özel bir önem taşıyor. İleri teknoloji üretenler dünyada söz sahibi oluyor. TOGG özelinde meseleye baktığımız zaman; otomotiv piyasasının yeni dönüştüğü dünyada çok önemli bir yere geliyoruz. Toplamda yüzde 10’u bulmayan bir hibrid ve elektrikli araç piyasası var. Bunun elektrikli olan kısmı sadece yüzde 2-3’lerde bulunuyor. Ancak 2035 yılında bu pazar yüzde 40’lara ulaşacak. Türkiye bu konuda trenin ilk vagonuna kendini atmış durumda. Dünyanın sayılı ülkeleri elektrikli araç üretebiliyor. Türkiye de bu ülkeler arasında yer alıyor. Bundan 10-15 yıl sonra elektrikli araç piyasasına girecek ülkelere teknoloji transfer edecek seviyelere geleceğiz” açıklamasında bulundu.
Panelde yer alan Mersin Üniversitesi öğretim üyesi ve SETA Araştırmacısı Dr. Tunç Demirtaş ile Bursa Teknik Üniversitesi Dr. Engin Koç da milli teknoloji hamlesine yönelik farklı çalışma alanları üzerinden değerlendirmelerde bulundular. Panel, öğrencilerden gelen soruların cevaplanması ve katılımcılara teşekkür plaketinin takdim edilmesiyle sona erdi.