Bolu’da 1 kişinin öldüğü, 145 kişinin hastanelerde tedavi gördüğü zehirlenme olayının sebebi henüz açıklanamazken, yaşadıkları zor günleri anlatan vatandaşlar, sorumluların cezalandırılmasını istedi.
Bolu merkeze bağlı Yuva köyünde Kurban Bayramı’nda başlayan zehirlenme vakalarının ardından 1 kişi yaşamını yitirdi, 145 kişi de hastaneye kaldırıldı. Kanlı ishal ve mide bulantısı şikayetiyle hastaneye sevk edilen vatandaşlardan bazıları böbrek yetmezliği nedeniyle günlerce yoğun bakım ünitesinde yaşam mücadelesi verdi. Çevre illerdeki hastanelerde tedavi altına alınan hastalardan 144’ü taburcu edildi. Bazı vatandaşların yapılan tetkiklerinde vücutlarında hayvansal atıklardan insana bulaşan VTEC bakterisine rastlandı. Köyde içme suyu sağlanan kuyularda inceleme başlatılmasına rağmen vatandaşların zehirlenmesine neyin sebep olduğu henüz açıklanamadı. Hastanelerde yapılan tedavilerinin ardından taburcu edildikten sonra köylerine dönen vatandaşlar, kalıtsal hastalıklar yaşadıklarını belirterek, sorumluların bir an önce bulunarak cezalandırılmasını istedi.
"Kasıtlı yapılan bir şeyse kimsenin yanına kalmasın"
Zehirlenme vakalarının yaşandığı sırada 7 aylık hamile olan ve erken doğum yapan Tuğba Karadağ, “Ben, eşim ve çocuklarım çok zor zamanlar geçirdik. Hiçbir hastalığım yoktu. Tansiyon başladı. Epilepsi, kalp yetmezliği gibi birçok hastalığa sahip oldum. 7 aylık erken doğum yaptım. Bebeğim 2 ay kuvözde kaldı. Kayınvalidem bakıyordu. Ben de bu süreçte Ankara’daydım. Yoğun bakımda entübe oldum. Zor zamanlar geçirdim. Bebeğimde gözle görülür bir şey yok ama ilaç kullanıyor. Benim de 5-6 tane kullandığım ilacım var. İlaçlar beni sersemletiyor. Emziremiyorum. Baş dönmesi, göz kararmaları oluyor. Gözümde problemler var. Herkes sessiz, kimse bir şey yapmıyor. Artık bu olayın açığa kavuşması lazım. Çünkü herkes çok çekti. Bir sürü küçük çocuk vardı. Onlara da ağladım. Ben o kadar acılar çektim. O küçük çocuklar ne yaptı? ’Suya kimyasal atıklar karıştı’ diyorlar. Daha belli değil. Araştırılıyor mu bilmiyorum. Kimsenin çektiği yanına kar kalmasın. Kasıtlı yapılan bir şeyse kimsenin yanına da kalmasın" dedi.
"Ben kendi acılarıma rağmen çocuğuma baktım"
Kızıyla birlikte zehirlenen ve aynı odada tedavi gördüğü süreçte büyük acılar çektiklerini ifade eden Aysun Küner, "Sadece elimi yıkayıp, dişimi fırçaladım. Hiçbir hastalığım olmadığı halde kanlı ishal ve kusmalar başladı. Çocuğumun tedavisi yarım kaldı. Biz kızımla aynı odada 12 gün boyunca tedavi gördük. Çocuğum gözümün önünde acılar çekti. Ben kendi acılarıma rağmen çocuğuma baktım. Bize bu acıları yaşatanlar bulunsun. Ben çocuğumun gözümün önünde inlemesini duyarken bana verilen ilaçlar iç organlarıma zarar verdi. Nefes alamazken çocuğuma baktım. Bunun sebebi neyse artık ortaya çıkarılsın. Biz yaşadığımız hiçbir günü unutmadık. Artık unutulmasına da izin vermiyoruz. Biz yaşadıklarımızın bedelini ağır bir şekilde ödedik. Sebep olanlar da ödesin. Daha bu yaşta baş dönmesi ve tansiyon hastalıklarım oldu. Çocuğum ’Anne başım dönüyor’ diyerek uyanıyor. Tedavi biteli 2 ay oldu ama hala şikayetleri var, bunu yapanlar bulunsun. Bu doğal bir olay değil. Kimse örtbas etmeye de çalışmasın” diye konuştu.