Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Bizimle öğretmenlerimiz arasına hiç kimse girmesin. Öğretmenleri bizden daha fazla kimse sevemez. Öğretmenleri kimse siyasi malzeme yapmasın” dedi.
MEB Şura Salonu’nda düzenlenen Öğrenci Öğretmen Destek Sistemi (ÖDS) tanıtım törenine katılan Bakan Özer, yaptığı konuşmada Türkiye’nin son 20 yılda eğitimde geldiği noktaya değindi. Ortaokul ve lisenin tamamını içeren ve ilk kez herkese aynı kaynağı değil, bireyselleştirilmiş bir destek mekanizması olan ÖDS’nin çok kısa sürede hayata geçirildiğini belirten Bakan Özer, bunun bir başlangıç olduğunu ve sistemin sürekli güçleneceğini, güncellemelerle daha ileri noktalara evrileceğini anlattı. ÖDS’yi mezun olup YKS’ye girmek isteyen tüm öğrencilere açacakları bilgisine yer veren Özer, 2000’li yıllarda okul öncesinden ortaöğretime eğitimin tüm kademelerinde ilkokul hariç okullaşma oranlarının yüzde 50’nin altında olduğunu dile getirdi.
“Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44 idi, şu anda yüzde 95”
Son dönemde yapılan atılımlarla okul öncesinden ortaöğretime kadar okullaşma oranlarında ciddi iyileşme sağlandığını ifade eden Bakan Özer, “Beş yaştaki okullaşma oranları 2000’li yıllarda yüzde 11’di, şu anda yüzde 94. Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44 idi, şu anda yüzde 95. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 14’tü, şu anda yüzde 48,5” dedi.
"Lise çağ nüfusundaki kız çocuklarımızın okullaşma oranı yüzde 94,66"
Kız çocukların okullaşma oranları ile ilgili gerçeği yansıtmayan bilgilerin paylaşıldığını ve spekülasyonların yapıldığını belirten Özer, İçişleri Bakanlığı, TÜİK ve MEB kaynakları doğrultusunda iki hafta içinde bu konudaki tüm verilerin güncellendiğini söyledi. Özer, konuyla ilgili şöyle konuştu:
"Gördük ki ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 95’in üzerine çıkmış. 2000’li yıllarda kız çocuklarının ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 39,02 idi, bugün yüzde 94,66. Yani yüzde 95. İlkokuldaki okullaşma oranı bugün yüzde 99,63, yüzde 100’e gelmiş. Okula gidemeyen kız çocuğu kalmamış. Ortaokulda yüzde 99,44. Lisede yüzde 95,06. Açık öğretime de baktık. Açık lisedeki 18 yaş altı 232 bin 152 öğrencinin ne kadarı kız öğrenci diye baktım, sayı 111 bin 739. Şu anda eğitim çağı nüfusunda bulunup da örgün eğitime; açık ortaokul ve açık liseye ve mesleki eğitim merkezine kayıtlı olmayan öğrenci sayısı 250 binin altına düştü. Bunların içinde kız çocukları da var, erkek çocukları da var. Demek ki hiçbir problem yok. Yeni dönemde bakanlık olarak amacımız, o yüzde 95,06’yı yüzde 100’e ulaştırmak."
Bakanlık içinde entegrasyonla ilgili bir birim kurduklarını da anlatan Özer, "İrtibat kurup kendine en uygun seçenek hangisiyse, örgün eğitim mi, açık öğretim mi, mesleki eğitim mi? Kendisine o konuda bilgi verip gerekli entegrasyonun sağlanmasına çaba sarf edeceğiz” dedi.
Eğitime en büyük bütçenin verildiğini hatırlatan Özer, bu yılki bütçenin ek bütçeyle beraber 300 milyar lirayı geçtiğini kaydetti.
"2023 yılında Ortaöğretimde 10.000 Okul Projesi yapacağız"
Özer, şunları aktardı:
"2023 yılında da Ortaöğretimde 10.000 Okul Projesi’ni yapacağız. Dolayısıyla dokunulmadık tek bir okul kalmayacak. Her okul mümkün olduğu kadar aynı imkanlara, aynı altyapıya, aynı bilişim teknolojilerine, aynı laboratuvarlara, aynı kütüphanelere, aynı içeriklere sahip olacak. İstediğimiz şey, eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek. Bir eğitim sistemi öğretmeni kadar güçlü. Öğretmenimizi biz ne kadar güçlü hale getirebilirsek okullarımız o kadar güçlü olur. Eğitim sistemimiz çok daha güçlü hale gelir."
Öğretmenleri mesleki ve kişisel gelişimleri yönünden sürekli desteklediklerini dile getiren Bakan Özer, bu süreçte öğretmenlerden gelen talepleri dinleyerek süreci iyileştirdiklerini belirtti. Bu yıl hedeflerinin öğretmen başına 120 saatlik bir eğitim hizmeti olduğunu söyleyen Özer, gelinen noktada 192 saate erişildiğini kaydetti.
“Öğretmenleri kimse siyasi malzeme yapmasın”
Bir başlangıç olması dolayısıyla çıkardıkları Öğretmenlik Meslek Kanunu ile 60 yıllık bir hayali gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Özer, konunun daha sonra bazı çevrelerce manipüle edildiğini söyleyerek şunları ifade etti:
“Şartları sağlayan öğretmenlerimizin yüzde 95’i uzman ve başöğretmenliğe başvurdu. Eğitime başvuran öğretmenlerin yüzde 99’u eğitimlerini tamamladı, yüzde 98’i de sınava başvurdu. En içten şükranlarımı sunuyorum. Bizimle öğretmenlerimiz arasına hiç kimse girmesin. Öğretmenleri bizden daha fazla kimse sevemez. Öğretmenleri kimse siyasi malzeme yapmasın. Herkesin öğretmene ihtiyacı var.
“İyileştirmeler yapacağız ama sınava dokunmayacağız”
Uzman ve başöğretmenlik aşamasında birtakım iyileştirmeler yapılacağından bahseden Milli Eğitim Bakanı Özer, "Özellikle uzman öğretmenlikten sonra başöğretmen olmaya imkanı kalmayan, emekli olma durumunda olan öğretmenlerimizin bekleme süreleriyle ilgili bir iyileştirme yapacağız. 10 yıl beklemeyecekler. Eğitim alanında master ve doktora yapmış olan öğretmenlerimizin de süreleriyle ilgili bir iyileştirme yapacağız, ama sınava hiç dokunmayacağız. Sınav yapılacak, sonraki yıllar tekrarlayacak ve bu sistemin öğretmenlerimizi ne kadar destekleyen bir sistem olduğunu göreceğiz” dedi.
140 milyon yardımcı kaynağı öğrencilere ulaştırdıklarını, bunun 160 milyona çıkacağını dile getiren Özer, ilk kez tüm okullara bütçe gönderdiklerini, bu rakamın 4,5 milyar olduğunu ifade etti.