Bakırköy’deki ofisinde avukat Servet Bakırtaş’ı, Büyükçekmece’de ise Öznur Tufan’ı silahla vurarak öldüren çifte cinayet sanığı Abdullah Türkoğlu’nun yargılanmasına başlandı. Duruşmada Türkoğlu “Bana yaşama hakkı vermediler” şeklinde savunma yaparken, sanığın avukatı ise “Meslektaşıma yönelik yapılan bu hareketi kabul etmem mümkün değildir. Baro tarafından zorunlu olarak atandım” dedi.
Yenibosna Spotçular Çarşısı’nda iş yeri olan Abdullah Türkoğlu, 2014 yılında aynı yerde başka bir iş yerinin sahibi Burak Ocak ile tartışmıştı. Ocak’ı silahla yaralayan Türkoğlu cezaevine girmişti. Tahliye olan sanık Türkoğlu, 900 bin TL’lik tazminat davasından dolayı Burak Ocak ve avukatı Servet Bakırtaş’a husumet beslemeye başlamıştı. Abdullah Türkoğlu beslediği husumet nedeniyle Bakırköy’de 6 Temmuz 2022 tarihinde yanında götürdüğü silahla avukat Servet Bakırtaş’ı ofisinde öldürmüştü. Sanık Türkoğlu ardından Büyükçekmece’de yaraladığı için tazminat cezasına çarptırıldığı Burak Ocak’ın teyzesi Öznur Tufan’ı ateşli silahla vurarak öldürmüştü.
Çifte cinayet sanığı Abdullah Türkoğlu’nun yargılanmasına başlandı.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuklu sanık Abdullah Türkoğlu hazır bulundu. Duruşmaya müştekiler ve taraf avukatları da katıldı. Duruşmaya ayrıca İstanbul Baro Başkanı Filiz Saraç, İstanbul 2 Nolu Barosu temsilcisi ve farklı birçok ilden baro temsilcileri gelerek davaya katılma talebinde bulundu. Duruşmada söz verilen maktul avukat Servet Bakırtaş’ın eşi Günselin Bakırtaş ve kızları sanığın cezalandırılmasını talep etti.
“Cezaevine girmeden önce sokaklarda yatmaya başlamıştım”
Savunması sorulan tutuklu sanık Abdullah Türkoğlu ise “Cezaevine girmeden önce sokaklarda yatmaya başlamıştım. Öldürmek için o günü özellikle seçmedim. Kimliği yerde buldum. Öyle aldım. Üzerine fotoğrafımı yapıştırdım. İşe girmem çalışmam lazımdı. Hırsızlık yapamam, uyuşturucu satamam. Köprü altında yaşayanlara baktım. Ben öyle yaşayamam. Bana yaşama hakkı vermediler. Ben sözüne güvenilir bir esnafım. Burak’ın hiçbir sakatlığı olmamasına rağmen verilen bu tazminatı hazmedemedim. Silahı alırken amacım kendimi öldürmekti. Ben avukatlık ücretlerini dahi ödedim. Öldürmeye bir sene önce karar vermedim. Olay günü öldürmeye karar verdim. Olaydan sonra kaçarım diye düşündüm. O nedenle yanıma kıyafet aldım. 2000’li yıllarda akıl hastanesinde tedavi gördüm. Daha önce intihara teşebbüs ettim” dedi.
Sanık avukatı : “Baro tarafından zorunlu olarak atandım”
Sanık savunmasının ardından söz verilen sanık avukatı ise “Meslektaşıma yönelik yapılan bu hareketi kabul etmem mümkün değildir. Doğru bulmuyorum. Baro tarafından zorunlu olarak atandım. Savunmamızı yazılı olarak celse arasında sunacağız” dedi.
“Sanığın o günü özellikle seçtiğini düşünüyorum”
Maktul Öznur Tufan’ın yeğeni müşteki Burak Ocak ise beyanında, “Canice işlenmiş iki cinayet. Sanık komşumuzdur. Eşim ve çocuğum yazlıktaydı. Onları almaya gitmiştim. Tamamen tesadüf eseri yoldaydım. Muhtemelen yolda arıza yaşamasaydık o anda mağazada olabilirdim. Sanığın o günü özellikle seçtiğini düşünüyorum. Biz bayramda aile olarak o çarşıda bulunuyoruz. Bunu bildiği için oraya gelmiştir. Teyzemle uzun yıllardır aynı apartmanda oturuyordum. Teyzem benim muhasebemi tutardı. 72 yaşında olmasına rağmen benim için hala savaşıyordu. Benim kolumu kanadımı kıramadığı için teyzemi vurdu. Sağlıklı olduğum söylenmiş. Bacağımda hala mermi ve his kaybı var. Aile bakmak zorunda olmasam sakat raporu alırım” şeklinde konuştu.
Alınan savunma ve beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Abdullah Türkoğlu’nun tutukluluk halinin devamına karar vererek, akıl sağlığının tespiti için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesine hükmetti. Mahkeme heyeti ayrıca baroların katılma talebini reddetti. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sanık Abdullah Türkoğlu hakkında "kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak öldürme" ve "kadına karşı kasten öldürme" suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, "resmi belgede sahtecilik" ve "ruhsatsız silah bulundurma" suçlarında da toplam 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.