Antalya Kaleiçi’nde “tarihi” kirlilik

Antalya Kaleiçi’nde “tarihi” kirlilik

Genel Haberler 29.11.2022 13:48:18 0
Antalya Kaleiçi’nde “tarihi” kirlilik
Tarih: 29.11.2022 13:48
Antalya’nın geçmişi 2 bin yıla dayanan tarihi yerleşim yerlerinden olan Kaleiçi’nde bazı yapıların duvarında bulunan ve sprey boyalarla yazılan yazılar görüntü kirliliği oluşturuyor.

Helenistik Dönem’de, Bergamalıların getirildiği yaşamla başlayan ve Antalya’nın Muratpaşa ilçesi sınırları içerisinde yer alan deniz ve kara surları tarafından kuşatılan Kaleiçi, içerisinde bulundurduğu sokakları ve yapıları ile zengin bir tarih barındırıyor. Kaleiçi, Antalya tarihinin izlerini günümüze kadar getirirken, eski evlerin önemi sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda insanların yaşam şekli, davranışları, gelenekleri ve sosyal yönleri konusunda da çok yararlı bilgiler aktarıyor.

1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle "Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu" tarafından "sit bölgesi" olarak koruma altına alındıktan sonra Turizm Bakanlığına, "Antalya- Kaleiçi Kompleksi" restorasyon çalışmasından dolayı 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskarı ödülü verilmişti. Günümüzde Kaleiçi; otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiş durumda. Kaleiçi’nde bulunan yapıların birçoğunda bulunan boya ve yazılar ise tarihi sokakları görüntü kirliliğine çevirmiş durumda. Dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerin akın ettiği Kaleiçi bölgesindeki yazılar ise görenleri adeta hayal kırıklığına uğratıyor. Türkçe ve yabancı dillerde yazılan yazılarda kısaltmalar, lakaplar ve şahıs isimleri bulunuyor.

Kaleiçi hakkında
"Attalos yurdu" anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle (M.Ö. 133) bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiştir. M.Ö. 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuştur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır. Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir. Modern şehir, antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya’da Antik Çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, Eski Liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur. Surların park dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı, Antalya’nın en güzel antik eserlerinden biridir.

Kiremit çatılı 3 bin ev
Kaleiçi, büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevrilidir. Surlar; Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinin ortak eseridir. Surların 80 burcu vardır. Surların içinde kiremit çatılı 3 bin kadar ev bulunmaktadır. Evlerin karakteristik yapıları Antalya’nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri de yansıtır.

Yaklaşık 25 yıldır Kaleiçi’nde bulunan tarihi binaların restorasyonlarını yapan Kağan Sarıkafa, Kaleiçi bölgesinde büyük sıkıntılarının olduğunu dile getirerek, “Burası hem turizm açısından hem de genç arkadaşlarımızın vakit geçirdiği bir yer. Eğlence mekânlarıyla dolu ama bunlar eğlenceyle kalmıyor. Bizim tarihi değerlerimize zarar veriyorlar, mesela bu duvarlarda grafitiler vardı biz onları boyadık ancak sabah geldiğimizde yine aynı şekilde boyanmıştı. Yani bu grafiti sanat tamam ama bunun yapılması gereken belirli duvarlar var. Kesinlikle tarihi kirletiyorlar ve bu çağdaşlıkla alakalı değil. Çağdaş olan insan bu duvarda yapmaz ana caddelerdeki binalardan izin alarak yapar. Buradaki tarihi değerlere zarar verildiğinde ki burası tarihi sit alanı, sıkıntıya yol açıyor. Ayrıca onların yaptıkları yerleri bizim tekrar boyayarak kapatmamız için belediyeden ve Anıtlar Kurulu’ndan ekstra izin almamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Buraya gelenler hayretler içinde kalıyor”
Sarıkafa, “Buraya yurt dışından gelen insanlar da var. Onlar kendi tarihi değerlerinde bir çiviye sahip çıkarken buradaki manzarayı gördüklerinde hayretler içinde kalıyorlar. Bu konuda tabi ki devlet elinden gelen her şeyi yapıyor ama bizim insanımızın bu kurallara uyması gerekiyor. Açıkçası genç arkadaşlarımızın biraz daha dikkatli olmalarını istiyoruz. Grafiti sanatını ya da resimlerini başka yerde yapabilirler ama en azından Kaleiçi’nde bulunan 3 bin haneye zarar verilmesin istiyoruz, bizim bütün derdimiz bu” şeklinde konuştu.