Akdeniz Üniversitesi ev sahipliğinde Antalya’nın fethinin 816. yıl dönümü dolayısıyla ‘Selçuklularda Bilim ve Düşünce Hayatı’ konferansı düzenlendi.
Programın açılışında konuşan Antalya Valisi Ersin Yazıcı, büyük bir üzüntü ve burukluk içerisinde olduklarını ifade ederek, "“ Kahramanmaraş merkezli depremler 25 gündür her şeyimizi aldı götürdü. Kaybettiklerimize rahmet, yaralılara şifa diliyorum. O bölgedeki yaklaşık 13 buçuk milyon insanımıza güç, metanet ve sabır diliyorum. Düzceli olarak 99 yılında iki depremi yaşamış biri olarak depremin ağır sonuçlarını, travmalarını ve sonrasında yaşattıklarını bilen biri olarak gerçekten geride kalanlara rabbim sabır metanet güç kuvvet versin ” dedi.
"Yardımlara devam edelim"
1207’de Türklerin Antalya’ya geldiğini bir daha da gitmeyeceğini vurgulayan Vali Ersin Yazıcı “Anadolu’nun diğer noktalarında olduğu gibi bu yurt bizim, bu topraklar bizim. Kıyamete kadar da bizim olacak öyle inanıyoruz. Öyle bir amacımız var. Bütün dünyaya da bunu ilan ediyoruz. Biz büyük bir devletiz büyük bir milletiz. Kim dara düşmüşse ilk dara koşan bizdik. Bugün milyonlarca insanımız mağdur oldu sıkıntıya düştü. Çok kaybımız var. Ama ben inanıyorum ki bu büyük millet, büyük devlet göstereceği dayanışmayla kenetlenerek bu zor günleri de aşacağız. Hep birlikte başaracağız. Bu millet çok büyük zorluklar yaşadı. Bugün yaşadığımız zorlukların da altından kalkacağız. O büyük irade bu devlette millette var ben böyle inanıyorum. Yardımlarımızı yapmaya devam edelim bölgede bir çok ihtiyaç devam ediyor. Öncelikle konteyner bağışı, evim yuvan olsun kampanyasına destek ve bölgede olan ihtiyaçlara göre yardımları sürdürmeye devam edelim. Oradaki insanlara zor günlerde yanında olduğumuzu gösterelim” şeklinde konuştu.
"Bilimin ışığında bayrağı daha ileriye taşıyacağız"
Ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü durumdan dolayı üzüntüsünü belirten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Toker, Mevlana’nın bir sözü var. Dün dünde kaldı cancağızım yarına bakmak lazım. Dün bu olaylar yaşandı, yarın tekrarlandığı zaman aynı acıları yaşamamak için bize bilim ne diyorsa ona göre bir yol çizmemiz lazım. İbn-i Sina’nın güzel bir sözü var. ‘Bilim ve sanat takdir görmediği yerden göçer’ diye biz bilimin yolunda depreme dayanıklı daha güzel, modern yerler oluşturmak zorundayız. Dünyanın en güzel şehrini bölgeyi, ülkemizi bize vatan kılan Selçuklulardan, Osmanlılardan, Cumhuriyet döneminde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’e ve verdiğimiz tüm şehitleri rahmetle minnetle anıyorum. Biz bugün bu bayrağı aldık, daha ileriye götüreceğiz, daha iyi işler yapacağız buna inanıyorum. Bunu bilimin ışığında yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Milli tarih bakımından önemli bir şehir"
Bu süreçte konuşmanın, düşünceleri ifade etmenin çok zor olduğunu söyleyen Kepez Büyükşehir Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlara rahmet ve yaralılara şifa diledi. Başkan Tütüncü “Antalya bizim milli tarihimiz bakımından çok önemli bir şehir. Sultan Alparslan’la birlikte Anadolu’nun kapılarını aziz milletimize açan Anadolu Selçukluları Antalya’ya geliyor ve Antalya’yı fethediyor. Türkler Antalya’ya geldiğinde denizle tanışırlar ve 4 asır sonra o büyük denizin tek hakimi olurlar. Buralar hala Barbaros’un ayak izlerinin olduğu topraklar. Bizim medeniyetimizin çok büyük merkezlerinden bir tanesi. Köklü bir medeniyetin evlatlarına bu muhayyileleri tekrar tekrar dönüp tefekkür etmek istikbale dair çok büyük umutlar verecektir” dedi.
"Aklı ve bilimi önceleyen anlayış"
Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Göksu da konuşmasında Selçukluların çok fazla konuşulmayan yönü olan bilim ve düşünce hayatına yer vereceğini ifade ederek, “Selçukluları biz hep ülkeler fetheden büyük zaferler kazanan güçlü ordular yürüten, cesur gözüpek yiğit askerler olarak anlatıyoruz. Fakat Kutadgu Bilig’de de çok sarih bir şekilde ifade edilir. Devletler kılıçla kurulur ama kılıçla idare edilmez. Kalemle idare edilir. Biz gerçekten de tarihe baktığımızda hem İslam öncesi Türk devletlerinden tevarüs eden gelenek olarak hem de İslam medeniyetin temel geleneklerinden bir tanesi aklı, bilimi, ilmi önceleyen sadece devlet kurmakla, bölgelere asker göndererek siyasi hakimiyet sürmekle kalmayıp hakimiyet sürdürdükleri her coğrafyada bilim, kültür müesseselerini abad eden, inşa eden bir kültür ve medeniyet olarak görülüyoruz” dedi.
"Bu topraklarda çok sayıda ilim adamı yetişti"
Prof. Dr. Erkan Göksu, Selçukluda bilim, sanat ve edebiyatın son derece gelişmiş olmasını sağlayan unsurun Selçuklular dönemindeki özgürlük ortamının, bilgiye ve bilime değer verme düşüncesinin, eğitim öğretim kurumlarının yaygınlaştırılmasının, desteklenmesinin olduğuna vurgu yaptı. Buna bağlı olarak çok sayıda ilim adamının bu topraklarda yetiştiğinin altını çizen Göksu, “Bugün İslam, bilim dünyasında isimlerini söylediğimiz alimler bu düşünce dünyasının bir neticesi olarak çıktı. Gerçek manada gelişme Selçuklu devletinin bütün dünya medeniyetine katkısı olarak da siyasi ve askeri zaferler bir yerde bitti. Devlet yıkıldı ama onların attıkları ilim irfan faaliyetleri geleceğe yönelik Türk devletinin bu coğrafyada devamını sağladı” diye konuştu.
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bumin Kağan Konferans Salonunda gerçekleştirilen programa Antalya Valisi Ersin Yazıcı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Toker, Kepez Büyükşehir Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ertürk, Gençlik ve Spor İl Müdürü Yavuz Gürhan, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. ‘Selçuklularda Bilim ve Düşünce Hayatı’ konferansında konuşmacı olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Göksu yer aldı.