AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Yalova Belediyesi’ndeki ‘zimmet’ davasında CHP’li vekillerin hakaretlerde bulunup salonu terk etmesiyle ilgili, "Mahkeme basmanın Meclisi basmaktan farkı yok. Kabadayılık yaparak bir tavır ortaya koyulması son derece usulsüz, adapsız, öyle barbarca bir tavır olmuştur" dedi.
AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantı devam ederken AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın coşku ile kutlandığını söyleyen Çelik, ”Türkiye Cumhuriyeti bu topraklarda birçok terör saldırısı, birçok operasyonlarla, darbelerle, bir takım dış destekli provokasyonlarla sarsılmaya çalışılmıştır. Netice itibari ile dimdik ayakta durmuştur. Cumhuriyetimizin korunması uğruna Menderes ve arkadaşları şehit olmuşlardır. O zor şartlarda dünya bize yok oldu gözüyle bakarken var olduğumuzu gösteren Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını anıyoruz. Türkiye’nin muasır medeniyeti yakalama yarışı tökezletmeye çalışıldı. Türkiye Yüzyılı da bir çerçevedir" dedi.
Türkiye’nin tarih boyunca önemli mücadeleler verdiğine dikkat çeken Çelik, "Bölgesel vesayetin sadece fiziki tarafı olan terörle değil, onun arkasındaki siyasi projelerle de güçlü bir şekilde mücadele ettik. Bu mücadele verilmeseydi şimdi sınırımızın etrafında bir takım terör adacıkları, sözde bir takım tekrar devletçikleri oluşmuş olacak ve bu çok kapsamlı bir şekilde önümüze gelecekti. İşte bu bölgesel vesayet de bir gece ansızın gelebiliriz diyerekten Zeytindalı, Fırat Kalkanı gibi harekatlarla darmadağın edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bedeli ne olursa olsun bu bölgesel vesayete müsaade etmeyeceği hem içeride yapılan terörle ilgili polisinin, jandarmanın yaptığı operasyonlarla hem yurt dışında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı operasyonlarla ortaya koyulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti bütün ulusal, uluslararası ve bölgesel olayların merkezindeki kilit ülke konumundadır. Cumhuriyetimiz yaş alıyor ama asla yaşlanmıyor. Bu inançla, bu kararlılıkla 100 yılımızı da kucaklamaya, 100. yılımızla buluşmaya hazırlanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır sözünü sürekli olarak önümüzde zor zamanlarda mücadelesi verilmiş bir azim, kararlılık, inanç meselesi olarak tutup Türkiye Yüzyılı’nda inşa edilen yeni ufuklara doğru yürüyoruz" açıklamasında bulundu.
Somali’de meydana gelen terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyen Çelik, "AK Parti olarak acılarını paylaşıyoruz, yine Güney Kore’de bir festivalde yüzlerce insan hayatını kaybetti. Güney Kore hükümetine ve halkına buradan başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Hindistan’da bir köprünün çökmesi sonucunda hayatını kaybeden insanlar oldu. Hindistan halkına da en samimi duygularımızda taziyelerimizi iletiyoruz" dedi.
Almanya’nın Solingen şehrinde 1993’te ırkçılar tarafından kundaklanan evde çıkan yangında ailesinin beş ferdini yitiren Mevlüde Genç’in vefatı nedeniyle üzüntü duyduğunu ifade eden Çelik, "Bir acı kaybımız var, Mevlüde Genç hayatını kaybetti. 29 yıl önce Almanya’da Solingen’de iki kızı, iki torunu ve bir yeğeni faşist ırkçı katillerin saldırısına uğramıştı. O günden beri Mevlüde Genç bir sembol oldu. ’Barış içinde yaşayalım, kimseyi kışkırtmayalım diye acımı kalbime gömüyorum’ dedi. Ve kendisi barışın, uzlaşının sesi olarak bir sembol oldu. Hayatını son nefesini verinceye kadar bu şekilde geçirdi. Hem Almanya’daki cenaze törenine hem de Türkiye’deki cenaze törenine AK Parti olarak heyetlerimizle birlikte katılacağız. Kendisine karşı AK Parti olarak son vazifemizi yapmak için de orada olacağız" diye konuştu.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Mevlüde Genç için başsağlığı mesajını önemli bulduğunu ama bunun yeterli olmadığını söyleyen Çelik, "Siyasi söylemlerin, ayrımcılıkların, İslam düşmanlığından tutun da Türk düşmanlığına kadar bütün bu nefret suçlarının da yargılanması gerekir. Bugün Almanya’daki siyasetçilerin Genç’e rahmet dilemesi, onun ne kadar soylu bir davranış içerisinde olduğunu ifade etmesi tabii ki değerli ama yeterli değil. Eksik kalan bir taraf var. Türk düşmanlığı, İslam düşmanlarına karşı bu faşist katillerin içinde yaşadığı, hareket ettiği ekosisteme karşı da güçlü bir tavır almaları gerekiyor. Bunu daha çok duymak istiyoruz. Aksi takdirde faşist katillerin yaptığı bu eylemler Müslümanlara dönük, Türklere dönük bu eylemler sadece basit kınamalarla geçiştirilen sıradan vakalar olarak ele alınır, ki bu son derece yanlış olur" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhuriyetin 100’üncü yılına girerken Türkiye’nin 60 yıldır hayali olan projelerden birinin daha hayata geçmesinin herkes için sevindirici olduğunu ifade eden Çelik, "Tabii sevinemeyenler de var. Bugün de baktım çok çirkin bir şekilde eleştiriyorlar. Bunlar milletin sevinci ile sevinemiyor. Milletin derdiyle dertlenmeyen, milletin iyiliğinden mutlu olmayan travmatik tipler. Bu travmanın da herhangi bir tedavisi yok. Yeryüzünde şimdiye kadar bulunamamış. İşte onları kendi travmalarıyla baş başa bırakmak gerekiyor. Her alanda yürüyen bu şey. Bu çabalar, bu gayretler arkasında aslında büyük bir özgüven devrimini saklıyor. Vesayetle mücadelenin ortaya çıkardığı o büyük reformcu dönüşüm arkasından herkes için bir özgüven devrimini ortaya koydu. Biz yapabiliriz, biz gerçekleştirebiliriz duygusu yıllarca geri planda kalmış öz gücümüzü, pek çok değerimizi açığa çıkardı ve onların öne çıkmasıyla birlikte Türkiye değer üzerine değer üretmeye başladı. Cumhurbaşkanımızın sürekli olarak genç kardeşlerimize bu özgüveni aşılamasının neticelerini bu şekilde güçlü bir takım değerler üreterek, proje üreterek görmeye başlamamız da çok sevindirici" dedi.
Türkiye’nin terörle mücadelesinin dünyanın en meşru mücadelelerinden biri olduğunun altını çizen Çelik, terörün sadece fiziki ve biyolojik yapısıyla mevcut olmadığını söyledi. Çelik, "Terörün bir ekosistemi var, arkasında bir siyasi proje var. Türkiye bu siyasi projelerin bölgeye getirmeye çalıştığı felaketler karşısında uzun ve kapsamlı bir deneyime sahiptir. Buna hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğimizi ifade etmek istiyoruz. Hem diplomatik olarak, hem ideolojik olarak, hem fiziki olarak hem de iletişim düzeyinde mücadele veriyoruz" dedi.
"Terör örgütünün bir takım çevrelerden aldığı akıllarla Türkiye içerisinde karşılık bulması son derece vahimdir"
TSK’nın ’kimyasal silah’ kullandığı iddialarına da tepki gösteren Çelik, "Terör örgütünün bir takım çevrelerden aldığı akıllarla Türkiye içerisinde karşılık bulması son derece vahimdir. Bunlardan bir tanesi TSK’nın kimyasal silah kullandığı ifadesidir. TSK kimyasal silah kullandı diye bir aşağılık iftiranın dillendiriyor olması bu nefret suçu mu, ifade özgürlüğü müdür? Dünyanın herhangi bir ordusuna kimyasal silah kullanıyorsunuz dediğinizde bu en ağır suçlamadır. Geçmişte terör yolu olarak nitelendirilen, bugün kültür yolu olarak nitelendirilmesi nereden nereye gelindiği bakımından önemlidir. MİT’in yaptığı operasyonlar burada ne kadar büyük sonuçlar aldığını göstermektedir. Türkiye’nin esas yüzünü gösteren, kültürel hayatın canlılığını gösteren pek çok etkinlik yapıldı. Kültür Bakanlığımız kültür yolları festivali yaptı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İletişim Bakanlığımızın etkinlikleri çok ilgi çekti. Diyarbakır’da 35 farklı mekanda 600’den fazla etkinlikte 20 binden fazla vatandaşımız sanatçılarla buluştu. Geçmişte terör yolu olarak nitelendirilen bazı yerlerin bugün kültür festivali yolu haline gelmesi, nereden nereye gelindiği bakımından son derece önemlidir. Bütün bunların güvenliğini ispatlayan polis, jandarmamız, sınır dışındaki Silahlı Kuvvetlerimizin terörün sökülüp atılması bakımından nereye geldiğini göstermektedir" açıklamasında bulundu.
Birçok hekimin Türk Tabipler Birliği adına yapılan açıklamaları reddettiğini ve bunun parçası olmak istemediğini söyleyen Çelik, "Pek çok doktor arkadaşımız bu yapılan açıklamaları reddetti. Bu alanın çoğulcu bir şekilde düzenlenmesi. Bu düzenlemeleri oraların demokratikleşmesi ve çoğullaşması için göstereceğiz" diye konuştu.
Yunan Sahil Güvenlik güçlerinin 46 bin göçmeni geri ittiğini, 46 bin kişinin hayatını bile isteye ölüme attığını söyleyen Çelik, "Üstelik bütün bunların içerisinde Avrupa Frontex’i dediğimiz Avrupa Sınır Birliği, bu eylemler gözünün önünde gerçekleşirken görmezden geliyor. Ortaklaşa işlenen suçlar insanlığa karşı işlenmiş suç kapsamındadır" dedi.
Tahıl koridoru anlaşması
Tahıl koridoru anlaşmasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu inisiyatifle gerçekleştiğini anımsatan Çelik "Rusya anlaşmayı askıya aldığını ya da çekildiğini ifade ediyor. Bundan büyük bir üzüntü duyduğumuzu ifade etmek isterim. Arzu ve temenni ediyoruz ki, tekrar bu anlaşma işlerlik kazansın. Karadeniz Tahıl Girişimi 9 milyondan fazla gıdanın başka insanlara ulaşmasını sağladı. Bu iradenin güçlü tutulmasını temenni ediyoruz" dedi.
"İstanbul’da 4-5 Kasım tarihlerinde 21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu gerçekleştireceğiz"
Parti olarak gerçekleştirecekleri faaliyetleri paylaşan Çelik, "İstanbul’da 4-5 Kasım tarihlerinde 21. Yüzyılda Siyaset ve Yeni Açılımlar Forumu gerçekleştireceğiz. Buna sayın Cumhurbaşkanımız da katılacaklar. Çeşitli konuları tartışacağız. Dünyanın her yerinden katılımcı var. Ayşe Böhürler hanımefendi koordinatörlüğünü sürdürüyor. Genel olarak 21. Yüzyılın Krizleri ve Siyasetin Geleceği, Siyasette Etik Kültür ve Felsefe. 21. Yüzyılda Siyasal Kurumlar ve Yeni Yaklaşımlar, Dijital Çağda Siyaset ve Medya, Yeni Güç Savaşları, Ekonomi ve Enerji Politikaları, Küresel ve Jeopolitik Riskler, Terör ve Güvenlik gibisinden son derece kapsamlı forum gerçekleştireceğiz. Ayrıntılı bir katılımcı listesi var" ifadelerini kullandı.
"Mahkeme basmanın Meclisi basmaktan farkı yok"
Yalova Belediyesi’ndeki ‘zimmet’ davasında görevden uzaklaştırılan Vefa Salman’ın avukatının müvekkilinin tek yargılanması konusundaki talebini mahkeme reddedince salondaki CHP’li vekillerin hakaretlerde bulunup salonu terk etmesiyle ilgili de Çelik, "Mahkeme basmanın Meclisi basmaktan farkı yok. Böylesine bir tablo nasıl kabul edilemezse o vekillerin orada mahkemeye dönük saygısızlığı kabul edilemez. Bu konu Meclisin de değerlendirmesi gereken bir konu. Son derece saldırgan bir davranış olmuştur. Kabadayılık yaparak bir tavır ortaya koyulması son derece usulsüz, adapsız, öyle barbarca bir tavır olmuştur" dedi.
"Sayın Kılıçdaroğlu adaylığını ilan etsin, Cumhurbaşkanımızın karşısına çıksın"
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarıyla ilgili de konuşan Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu adaylığını ilan etsin, Cumhurbaşkanımızın karşısına çıksın. Bekliyoruz, kaç kere söyledik. Televizyon programında tartışalım diyor. Bir kere Cumhurbaşkanımızın böyle bir boş vakti yok. Bugünlerde sosyal medyada bir video var, TOGG, ’Bunun fabrikası yok’ diyor. Artık komediyi geçti bu. Ne dediği belli olmayan birisiyle neyi tartışacaksınız. Sayın Kılıçdaroğlu İngiltere’ye gidiyormuş, hatırlatmak isterim seçimler Türkiye’de yapılacak haberi olsun. Siyasetle ilgili hedefleri varsa onu gerçekleştirmenin yeri Türkiye. Kendisinin bir an evvel adaylığını ilan etmesi kendisi açısından en tutarlı iş olacaktır, eğer tutarlılık arıyorsa" ifadelerini kullandı.
"Halen Macron hükümetinden açıklama yok"
Fransız şirketin DEAŞ’a desteği ile ilgili de değerlendirmede bulunan Çelik, "Fransa’daki davada şu olmuştu; bunu mahkemeye götüren sivil toplum örgütleri bunun Fransız istihbaratın bilgisi dahilinde yapıldığını söylemişti. Fransa’nın DEAŞ’a da destek verdiği ortaya çıktı. Fransa’da dava seyri şöyle devam etti; destekle ilgili dava devam ederken insanlığa karşı bir suç olduğu mahkemede düşürüldü. Aynı anda ABD’de görülen davada Lafarge firması yetkilileri DEAŞ’a destek verdiklerini açıkladılar. Böylesine utanç verici bir mesele olabilir mi? DEAŞ’la mücadeleden bahsediyoruz. Bizim mücadelemizi DEAŞ’la mücadeleyi zayıflatıyor diye açıklamalarda bulundular. Her zaman söyledik, bu terör meselesi böyle bir meseledir. Bir terör örgütünü başka örgüt için kullanırsanız başka durumlarla karşı karşıya kalırsınız. Fransız hükümetinin Türkiye’nin PKK/YPG terör örgütlerine karşı mücadelesini eleştirmek yerine kendi organlarının bilgisi dahilinde bu firmalar hakkında açıklama yapması gerekir. Halen Macron hükümetinden açıklama yok. Fransa iç siyasetinde de bu tartışılıyor ve eleştiriliyor" dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin "partilere hazine yardımının toptan kaldırılması" ve "HDP’ye verilen yardıma tedbir konulması"yla ilgili açıklamalarıyla ilgili konuşan Çelik, "Hazine yardımı meselesi dünyanın her tarafında demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin güçlenmesi ve faaliyetlerini rahatça yapabilmeleri için üretilmiştir. Bunlar insanlığın tecrübesi içerisinde, siyasetin tecrübesi içinde ortaya konulmuş, siyasi faaliyet yapma özgürlüğünü yapmaya dönük yaklaşımlardan bir tanesidir. Teröre destek veren, hazine yardımını yasaların dışında kullanan herhangi siyasi parti söz konusu olduğunda buna karar verecek olan mahkemelerdir. Bu konudaki siyasi eleştirilerimizi devam ettiriyoruz" ifadelerini kullandı.