Tarımsal üretimin öncü şehirlerden Adana, “BAU Sürdürülebilir Gelecek Buluşmalarına” ev sahipliği yaptı.
Bu yıl Bahçeşehir Üniversitesi (BAU), 25. yıl etkinlikleri çerçevesinde Cumhuriyet’in 100. Yılına armağan olarak ‘Sürdürülebilir Geleceği Şekillendirme’ amacına hizmet eden etkinlikler düzenleyecek. Bu çerçevede Adana’da ‘Sürdürülebilirlik Gelecek Buluşmaları’ konulu panel düzenledi.
Programın açılışında konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, Sanayi ve Endüstride yetişmiş elaman bulmakta sıkıntılar yaşandığını belirterek, “Üniversiteyi sanayi ile buluşturalım. Teknoloji transfer ofisleri kuralım. Endüstri personel bulmakta zorlandığı zaman, üniversiteye müracaat etsin. Üniversitedeki öğrenciler akademisyenler de uygulamayı endüstride yapsın” şeklinde konuştu.
Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç ise, dünyanın önemli bir değişim ve dönüşümün içinde olduğunun altını çizerek, “Kimi kesimler buna ikiz dönüşüm diyor. Bu değişim karbonsuzlaşma ve dijitalleşme olarak ikili bir denge içinde ilerliyor. Firmalarımızın mevcut koşullarla mücadelesi sürerken, tüm dünyada iş yapma modellerinde köklü değişiklikler yaşanıyor. Bu nedenle küresel ekonomiye uyum yeteneğimizi hızla geliştirmemiz gerekiyor. Bugün sağlıktan tarıma, sanayi üretiminden lojistiğe, nihayetinde eğitimden sosyal yaşama kadar; iklim değişikliği hayatımızın her alanını derinden ilgilendiriyor” dedi.
Program dâhilinde, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları için 2030 gündeminin yol gösterici ilkeleri olarak belirlenen "insan, yerküre, refah, barış ve ortaklık" başlıkları doğrultusunda, Adana ve bölge illerin Türkiye’nin Sürdürülebilir Gelecek Haritası Raporu’na katkıda bulunulması hedefleniyor. Etkinliğe, Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel, Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Bilici Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Bilici, CIFAL İstanbul Direktörü Prof. Dr. Ebru Canan-Sokullu, BAU SÜGAM Direktörü Dr. Öğr. Üyesi Pınar Özuyar, Sustainable Brands, Brands For Good Başkan Yardımcısı Aysun Şabanlı, Bahçeşehir Üniversitesi Finans Merkezi Direktörü Prof. Dr. İbrahim Ünalmış katıldı.
“Değişimin lokomotifi eğitimdir”
Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel de Türkiye’nin dünyanın gelişmiş ülke düzeylerine ulaşma zorunluluğumuz olduğunu söyleyerek, “Dünya ne yapıyorsa biz de onu kendi koşullarımıza uydurarak yapmak zorundayız. Üniversiteyi dışarı ve sektörlere açacağız. Değişimin öncüsü eğitimdir, değişimin lokomotifi eğitimdir. Dolayısıyla bizim bu işi daha anaokulundan itibaren başlatmamız lazım” diye konuştu.
“Üniversite ile sanayiyi buluşturalım”
Değişim ve dönüşümün eğitim ile mümkün olduğunu vurgulayan Yücel, “Yükseköğretimde de amfilerden dışarı çıkmamız lazım. Bizler hocalarla çıktık ve çıkmaya da devam edeceğiz. Çünkü yükseköğretim değişiyor ve değişmek zorunda. Sanayi endüstrisi yetişmiş, dönüşüme öncülük edecek eleman arıyor. Biz aynı zamanda bu buluşmalarla bir yönüyle de üniversite ile endüstriyi buluşturuyoruz. Bunların yanı sıra birlikte teknoloji transfer ofisleri kuralım. Endüstri zorlandığı zaman üniversiteye müracaat etsin. Öğrenciler, akademisyenler uygulamayı endüstride yapsın. Biz Amerika’da birçok üniversitenin uyguladığı ve 100 yıldır uygulanan KOOP sistemini ülkemize getirdik. Çok da güzel işliyor. Bu sistemle öğrenci hem okuyor hem de çalışabiliyor. Bunun için endüstri ile birlikte hareket etmemiz lazım. Endüstrinin bize kapılarını açması ve müfredatımızı birlikte oluşturmamız lazım” ifadelerini kullandı.
“Karbon vergisini ödeyecek olan ülkeler, firmalar rekabetçiliğini kaybedecek”
"Gelecekte söz sahibi olmak, var olmak istiyorsak, uyum sağlamaktan başka çare yok" diyen Kıvanç, “Avrupa Birliği sınırda karbon vergisi uygulamasına 1 Ekim 2023’te başlatacak. Uygulamaya yönelik mekanizmaların kurulmaması halinde, büyük bir kaynağın, vergi olarak Avrupa Birliği’ne ödenmesi bu durumda söz konusu olacak. Karbon vergisini ödeyecek olan ülkeler, firmalar rekabetçiliğini kaybedecek. Bu konuda ivedilikle adımlarımızı hızlandırmalıyız. Bu henüz başlangıç bunun devamı önümüzdeki yıllarda artarak devam edecek. Yeşil mutabakatın Türkiye için bir risk olduğu kadar, sürdürülebilir kalkınma için yeni bir fırsat sunduğunu görmemiz gerekiyor. Bu anlamda biz ülke olarak yeşil dönüşümü bir tehditten ziyade önemli bir fırsat olarak görmeliyiz. Önümüzde oldukça zorlu bir süreç var. Bu değişim sürecine uyum gösterme noktasında nasıl, ne şekilde hareket edeceğini bilmek zorundayız. Yeşil mutabakat, karbon ayakizi, su ayakizi, döngüsel ekonomi, geri dönüşüm, tarladan çatala stratejisi, karbon piyasası, sürdürülebilirlik gibi kavramları artık hayatımızın her alanında duyuyoruz. Bunların ismi ne olursun olsun. Bizim tek yapmamız gereken, üretimlerimizi ekolojik dengelere uygun yapabilmek. Daha çevreci olabilmek. Bunları yaparken dünyayı takip ederek kabul görmüş kurallara uymak” diye konuştu.
Açılış konuşmalarıyla başlayan program, “Değişen Sürdürülebilirlik Anlayışında Riskler ve Fırsatlar” ve “Yeni Vizyon: Sürdürülebilir Marka” konu başlıklı oturumlarıyla sona erdi.