Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde, 25 yaşından beri berberlik yapan 77 yaşındaki Sait Bingöl, eski berber malzemeleriyle tek koltuklu dükkanında müşterilerini tıraş ediyor.
Tarihi Sur ilçesinde 5. Harem-i Şerif olarak kabul edilen tarihi Ulu Cami’nin çevresinde 3 metre karelik dükkanında yarım asrı aşkın berber ustası olarak geçimini sağlayan Bingöl, dükkanında kullandığı eski berber malzemelerinin günümüzde de müşteriler tarafından tercih edildiğini söyledi.
25 yaşından bu yana tek koltuklu ve 3 kişinin zor sığabildiği dükkanında geçimini sağlayan Bingöl, askere gidip geldikten sonra 1974 yılında belediye tarafından kendisine dükkan açma ruhsatının verildiğini kaydetti.
Berber dükkanındaki tek koltukla geçimini sağlayan ve 7 çocuk büyütüp evlendiren Bingöl, “Bu dükkandan başka bir yere gitmek istemedim. Burada doğup büyüdüğümüz için hevesim olmadı başka yerde dükkan açmaya. İsteseydim Diyarbakır’ın güzel yerlerinde dükkan açabilirdim. Ama burası bana daha çok huzur veriyor. Şimdi şehrin kalabalık yerlerine gidersem ister istemez dükkanım da büyümüş olacak. Hem de eleman tutmak istemiyordum. Kendim çalışıp kendim kazanayım dedim. Çok şükür şimdiye kadar da alın teriyle ekmeğimi kazanıp 7 çocuk büyütüp evlendirdim” dedi.
“Eski makinelerle tıraş yaptığımda çalışma hevesim artıyor”
Müşterilerinin eski usul tıraş edilmek istediğini söyleyen Bingöl, “Müşterilerimin çoğu eski makinalarla tıraş olmak istiyor. Çocukluklarında öyle gördükleri için ben de bu geleneği sürdürüyorum. Mesela eski saç tıraş makinelerle, eski usul tıraş sonrası yıkama leğeniyle ve eski usul usturalarla müşterilerimi tıraş ediyorum. Bu da benim çalışma hevesimi arttırıyor. Boş oturduğum zaman canım sıkılıyor. Müşteri dükkana gelirse bana işin yoksa beni ücretsiz tıraş et dese yine de ücretsiz tıraş ederim. Ne de olsa sürekli ayaktayım. Bari hem sevdiğim işi yaparım hem de hayır işlemiş olurum” diye konuştu.
“Eski berberler senelik buğday karşılığında köy sakinlerini tıraş ederdi”
Eski zamanlarda berber ustalarının aynı zamanda köye hem sünnet hem de damat tıraşları için gittiğini anımsatan Bingöl, “Eskiden berberler aynı zamanda sünnet de yapıyordu. Bunun yanında şehre gelemeyen köy sakinlerini tıraş etmek için kırsala giderdik. O zamanlar paranın değeri fazla olmadığı için buğday karşılığında milleti tıraş ederdik. Örneğin o zamanlar berber ustasının 2 kalfası vardıysa biri dükkanda kalıp 2 kişi giderdi senelik buğday karşılığında köy sakinlerini tıraş ederdi. Bütün berberlerin belli bir köyü vardı. Ulaşım sıkıntıları olduğu için kimisi eşeğe kimisi de ata binip köye doğru yola koyulurdu. Ama şimdi taksiyle şehre gelip tıraş oluyorlar” ifadelerine yer verdi.
“Dükkanımda musluk yok”
“Müşterilerimin sakal tıraşını yaptıktan sonra yüz yıkama leğenine su koyup öyle yıkarım” diye sözlerine devam eden Bingöl, “Dükkanımda musluk olmadığı için ben de eski geleneğimi böyle sürdürüyorum. Müşteriler de gayet memnun bu durumdan. Zaten kendileri eski usul tıraşı sevmeselerdi sürekli gelip tıraş olmazlardı. Dükkanımda bulunan bu leğen paha biçilmez bir antikadır. Diğer bir antika eşyam da şuan berberlerin kullandığı saç spreyleridir. Bendeki sprey değil de su damlatmadır. Elimdeki bu eşyayı asla şuan berberlerin kullandığı saç spreyleriyle değiştirmem. Bir de en önemlisi olan tıraş makinem var. Alman malı olan bu makine kırpma makinesi olarak geçiyor. Şuanda çarşıda hiçbir yerde bulunmaz. Makinenin en ufak bir yayı kırılırsa daha artık çöp oluyor. Ama bende yedek yaylar olduğu için sıkıntı yok benim açımdan. Bazen diyorlar amca kırpma makinesiyle tıraş ettiğinde yorulmuyor musun? Oysaki benim hoşuma gidiyor. Müşteriler de diyor beni elektrikli tıraş makinesiyle değil de kırpma makinesiyle tıraş yap. Kimisi kırpma makinesinin sesini çok seviyor. Yani uzun lafın kısası elim ustura tuttuğu kadar berber işine devam edeceğim” ifadelerinde bulundu.