İşte Fuat Uğur'un yazısı..
Şimdi pek çok kişi ortaya çıkıp şöyle laflar ediyor:
“Yeniden Refah Partisi öyle harcamalar yapıyor ki seçim kampanyası için. İBB’den ve Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan destek aldıklarına dair şüphelerimiz var.”
Bu iddialar “İBB Haber” isimli, yıllarca CHP'li İBB tarafından fonlandığı bilinen hesaptan yayınlandı. Bu sitenin haberinde Yeniden Refah Partisi (YRP) İBB adayı Mehmet Altınöz’ün açık hava kampanyası ile ilgili reklam harcamalarını İBB’nin üstlendiği, afişlerinin ücretsiz olarak İBB'ye iş yapan firmalar tarafından asıldığı iddia edildi. YRP’nin kurucu üyesi Mahmut Altunsoy ise partisinin reklam kampanyasında kullanılan bayrak ve afişlerin CHP teşkilatınca kotarıldığını ileri sürdü.
Bu mealde konuşanlardan biri de İyi Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Buğra Kavuncu. O da aynı yeri, yani İBB’yi işaret ederek “Yeniden Refah Partisi'nin meclis grubu yok, hazine yardımı yok. Nereden gelmiştir kim vermiştir bilemem ama sokaktaki reklamlarına, afişlerine bakınca arkalarında ciddi bir güç olduğu anlaşılıyor, kim olduğunu bilemem” diye konuştu.
Dikkat ederseniz özellikle İstanbul’da YRP Başkan Adayı adeta şeytanla iş birliği yaparcasına Murat Kurum’a yüklenip, 5 yıldır Başkan olup İstanbul’u kaderine terk eden Ekrem İmamoğlu’na toz kondurmuyor.
Acaba NEYİN İNTİKAMINI alıyorlar?
Onların bu inadı, geçmişte Necmettin Erbakan’dan yollarını ayırmasıyla ilgili gelişmelere mi dayanıyor?
Necmettin Erbakan ilk yıllar tepkili sözler etmişse de sonraki yıllarda Erdoğan ve arkadaşlarının çok değerli ve vatanını seven insanlar olduğunu defalarca söylemiş olduğundan bu sebebi devre dışı bırakıyorum.
Öte yandan “Adnan Oktar ve örgüt üyelerinin halen cezaevinde olmalarının ve çıkabilme ihtimallerinin önünün tıkanması yatıyor olabilir mi?” diye soranlar da var. YRP ve Adnan Oktar’ın bir zamanlar çok yakını olan Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın bu aidiyet duygusu ile hükümeti şantaj yoluyla sıkıştırma olasılığından söz edilebilir mi?
Bilemiyorum, öyle olsaydı 14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de ellerinde bu fırsat vardı. Ama bunu söylerken insanın aklına ister istemez “29 Şubat 2024 tarihinde Adnan Oktar’ın Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne nakledilmesindeki sır neydi?” sorusu geliyor. Belki de iplerin koptuğu nokta burasıydı.
Ama yine de AK Parti heyeti ısrarla YRP ile görüşmeleri sürdürdü ve bir uzlaşma zemini yakalamaya çalıştı. Sonunda çabalar yetmedi ve görüşmeler tıkandı. YRP’liler uzlaşmazlığın sebebini çok tuhaf ve “Hükümetin Gazze konusundaki tutumunu beğenmiyoruz” gibi gerekçelerle açıkladılar. Sonra İstanbul’da üç, Türkiye’de 35 ilçe istedikleri ortaya döküldü.
Ancak geçenlerde işittiğim olay, YRP’nin seçim kampanyası ile ilgili yukarıda aktardığım gelişmelerle öylesine örtüştü ki sonuçta asıl sebebin ne olduğunu daha net anlama imkânı buldum.
YRP-AK Parti görüşmelerini yürüten heyetin içindekilerden biri, bir yakınına dert yanarken verdi bu bilgiyi. Bu, YRP’deki AK Parti ve Erdoğan düşmanlığının belki de en açık deliliydi.
Evet, YRP heyetinin bu görüşmelerde İstanbul’da üç, Türkiye’de 35 ilçe istedikleri doğruydu. Zaten bunu kendileri de beyan ettiler. Ama ASIL GEREKÇE, ne onlar tarafından ne AK Parti tarafından açıklandı. Muhtemelen AK Parti tarafından açıklansaydı inkâr edeceklerdi ama gerçek şuydu:
YRP, AK PARTİ’DEN ÇOK BÜYÜK MİKTARDA BİR PARA İSTEDİ.
Öyle böyle değil ama, kallavi bir meblağ bu.
AK Parti heyeti aldığım istihbarata göre bu talebi yine de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a iletti. Ancak Erdoğan bunun mümkün olamayacağını söyledi. İstanbul’da bile Ekrem İmamoğlu’nun bütçesinin yarısı kadar bir bütçe ile bir seçim kampanyası yürüten AK Parti’nin böyle bir parayı vermesi imkânsızdı.
İşte YRP’nin masayı devirmesine sebep olan asıl gerekçe buydu.
PARA, PARA, PARA!
Yoksa ne Millî Görüş ne Gazze ve ne de Ahlâktı sebep.
Ne alaka yani zaten.
