Tarih: 06.11.2022 10:12

Trafikte öfkeden kaçınma önerileri

Facebook Twitter Linked-in

Öfke ve şiddet günlük yaşamı olumsuz etkiliyor, insanları mutsuz kılıyor. Öfke ve şiddetin en yaygın olarak görüldüğü yerlerden biri de trafik. Uzmanlar, başta trafik olmak üzere günlük olaylarda öfkeyle başa çıkabilmek için kışkırtıcı bir iletişime girmekten kaçınma ve çatışmanın alevlenmesinin önüne geçme uyarılarında bulundu.
İnsanların, günlük hayatta en çok zorlandığın şeylerin başında öfke kontrolü geliyor. Günlük hayattaki anlaşmazlıklar ani öfkeyle kavgaya dönüşüyor. Bazı kavgalar büyümeden sona ererken, bazıları ise adli vakalara dönüşebiliyor. Uzmanlar, böyle durumlarda olaylara sakin ve serin kanlı bakılması gerektiği konusunda uyarıyor. Yaşar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Çetinkaya, "Bizler tehditlere karşı içgüdüsel olarak öfke tepkileri üretmeye yönelik biyolojik bir donanıma sahibiz. Saldırıya uğradığımızda savaşmamıza ve kendimizi savunmamıza izin veren bu saldırgan tepkiler bireyin yaşamına hizmet etmesi bakımından da gerekli. Öte yandan, bizi rahatsız eden veya sinirlendiren her kişiye veya nesneye fiziksel olarak saldıramayız; yasalar, sosyal normlar ve sağduyu, öfkemizin bizi ne kadar ileri götürebileceğine dair sınırlar koyar. Öfke biyolojik ve psikolojik maliyeti yüksek bir duygu durumudur. Bireyin biyopsikolojik denge durumunu bozar, öfkenin yaşamın bir parçası haline gelmesi kalp ve damar hastalıkları ve kaygı ve stres bozuklukları, dürtüsel öfke patlamaları gibi sağlık sorunlarına zemin hazırlar" dedi.

“Öfkenin kurbanı olmayın”
Günlük hayatta en fazla gerginliğin trafikte yaşandığının vurgulayan Çetinkaya, “Özellikle geçirdiğimiz pandemi sonrası toplumsal gerginliğimiz artmış durumda. Daha duyarlı olmalıyız. Bir anlık öfkenin kurbanı olmak bizi hem manevi hem de maddi yönden yıpratabilir. Öncelikle serinkanlılığımızı korumalıyız” diye konuştu.

“Trafikte didişmeyin
Trafikte mümkün olduğunca kışkırtıcı diyaloglardan kaçınmamız gerektiğini belirten Prof. Dr. Çetinkaya, şöyle konuştu: “Eleştirildiğinizde savunmaya geçmeniz doğaldır, ancak savaşmayın. Öfke durumlarında aklınıza gelen ilk şeyi söylemeyin, yavaşlayın ve ne söylemek istediğinizi dikkatlice düşünün. Aynı zamanda, diğer kişinin söylediklerini dikkatlice dinleyin ve cevap vermeden önce acele etmeyin. Belirli bir tartışmanın kontrolden çıkmasına izin vermeyin. Unutmayın ki insanlar büyük kavgalara aslında diğer araç trafikte önünü kestiği için değil aşağılandıklarını, haksızlığa uğradıklarını hissettikleri için tutuşuyorlar. Dolayısıyla, karşınızdaki bireyin benlik bütünlüğünü tehdit edecek aşağılayıcı ve örseleyici bir dilden kaçının. Sakinliğinizi korumak, öfkenizi yapıcı ve saygılı bir dille ifade etmek durumun felakete dönüşmesini engelleyebilir."

“Kendinizi bir dış göz ile izlemeyi öğrenin”
Trafik harici günlük hayatta da gerginlikler yaşandığını belirten Prof. Dr. Çetinkaya, “Öfkeli insanların asıl mesajlarının ‘İşler benim istediğim gibi gitmeli’ düşüncesi olduğunu kolaylıkla görebilirsiniz. Öfkeli insanlar kuralları sıklıkla kendileri için esnettikleri bir psikolojik dünyada yaşarlar. Onlara göre toplumsal yaşamı düzenleyen kurallar daha çok başkalarının uymaları için konulmuştur, kendilerini bu kurallar dünyasından hariç tutarlar. Bu dünyada onlar hep haklıdırlar ve işler istedikleri gibi gitmediğinde bunu benliklerine yönelik ciddi bir tehdit olarak algılama ve öfke patlamaları yaşama eğilimindedir. Bu noktada önerim, durup onlardan biri olup olmadığınızı düşünmeniz olacaktır. Bunu yaptığınızda öncelikle kendiniz hakkında bir farkındalık kazanabilir, kızdığınız şeylerin aslında çoğu zaman ne kadar önemsiz ve mantıksız şeyler olduğunu, dünyayı nasıl yaşanmaz bir yer hale getirdiğini daha iyi anlayabilirsiniz” sözlerine yer verdi.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —