Tarih: 11.11.2022 09:57

Safra yolu kanseri hastasına karaciğer nakli, Prof. Dr. Murat Dayangaç: “Türkiye’de ilk oldu”

Facebook Twitter Linked-in

Safra yolu kanseri hastası Metin Şengün oğlundan alınan karaciğerle hayata tutunurken aynı gün eş zamanlı bypass ameliyatı da oldu. Operasyonun ardından ilk bir yılın kansersiz geçmesinin bu tür vakalarda çok önemli olduğunu ve bunun sağlanmış olmasının kendilerini çok mutlu ettiğini anlatan Prof. Dr. Murat Dayangaç, “Dünyada bu tip kanserlerde karaciğer naklinin öncüsü olan Mayo Clinic’te çalışıp ülkeme döndüğümde, bu tedaviyi bizim hastalarda uygulayabilmeyi çok istiyordum. Elbette ilk defa yapabilmek kolay değil, bu tür kanserlerde daha önce Türkiye’de hiç karaciğer nakli yapılmamıştı. Bunu bypass ile birlikte yapmamız gerekti, neyse ki her şey çok iyi gitti operasyonun ardından 16 ayı kansersiz tamamladık” dedi.
Tüm dünyada çok sayıda insan kanserle mücadele ederken, her yıl yüz binlerce kişi daha kanser tanısı alıyor. Safra yolu kanseri olarak bilinen hiler kolanjiokanser de en zor kanser türlerinden birisi olarak ifade edilirken uzmanlar, uygun hastalarda karaciğer nakli ile birlikte tedavide önemli bir başarı elde edildiğine dikkat çekiyor. Bu yöntem Türkiye’de de 57 yaşındaki Metin Şengün’e uygulandı. 2020 yılında teşhis konulan Şengün’ün aylar boyu süren tedavisinde bir yandan da karaciğer nakli için uygun bir verici arandı. Oğlu Ogün Şengün’ün karaciğerinin babası için uygun olabileceği ancak karaciğerin de yağlanma bulunduğu belirlendi. Ogün Şengün’ün uyguladığı diyet ve egzersiz sonrası verici olabilmek için uygun hale gelmesinin ardından işlemler tamamlandı. Şengün aynı anda hem bypass hem de oğlundan alınan karaciğer ile nakil ameliyatı oldu. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi ve Karaciğer Nakli Birimi Direktörü Prof. Dr. Murat Dayangaç da Türkiye’de ilk olduğunu ifade ettiği hastasının durumuna ilişkin bilgi verdi. Prof. Dr. Murat Dayangaç, hiler kolanjiokanserde karaciğer naklinin dünyada özel bir radyoterapi ve kemoterapi protokolüyle uygulandığını, Şengün’ün geçirdiği operasyonunun ardından kritik olan ilk yılı kansersiz şekilde geçirmesinin tüm ekibi mutlu ettiğini söyledi.

“Radyoterapi ve kemoterapi protokolü ile Türkiye’de hiç nakil yapılmamıştı”
Hastasının durumuna yönelik açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Murat Dayangaç, “Metin Bey safra yolu kanseri nedeniyle safra darlığı gelişip sarılıkla doktora başvuran bir hastamız. 2020 yılının ekim ayında başlıyor bütün bu süreç ve ilk değerlendirme sonrasında cerrahi olarak ameliyat yapmanın uygun olmadığı bir kolanjiokanser olduğu ortaya çıkıyor. Bu arada sarılık için safra yoluna stentler konuluyor, arkasından çok ciddi enfeksiyonları oluyor, uzun süre hastanede yatması gerekiyor. Sonunda gastroenteroloji ünitesi tarafından karaciğer nakli için değerlendirilmek üzere refere ediliyor. Bize geldiğinde büyük ölçüde sarılık sorunu çözülmüştü ama ameliyat şansı yoktu. Bu durumda tek seçenek olan radyoterapi ve kemoterapi ile birlikte karaciğer nakli oldu, daha önce Türkiye’de hiç yapılmamıştı. Bir yanda bu zorlu süreçleri planlarken oğlu verici olarak öne çıktı, çok sevindik. Radyoterapi ve kemoterapiyi belirli bir protokol uyarınca tamamladıktan sonra tekrar değerlendirmelerini yaptık. Kanserin karaciğer dışında hiçbir yere gitmemiş olduğunu gördük. Birkaç lenf bezinde büyüme vardı, onlardan örnek aldık, kanser olmadığını gösterdik. Arkasından iş artık nakil yapma aşamasına geldi. Tabi bu süreçlerde hastamız çok yıprandı, karaciğer yetmezliği ve sarılık gelişti, şiddetli kilo kaybı oldu” diye konuştu.

“İlk olmak kolay değil, umuyorum bu başarı diğer hastalar için de umut olur”
Operasyonun ardından ilk yılın kansersiz şekilde geçmesinin büyük önem taşıdığını, çok zorlu bir sürecin başarıya kavuşmasının tüm ekibi çok mutlu ettiğini dile getiren Prof. Dr. Dayangaç sözlerini şöyle sürdürdü: “Tam her şeyi hazırlayıp sonuçlandırmak üzereyken, karşımıza stentle çözülemeyecek kadar ciddi bir koroner arter hastalığı çıktı. Bir başka zor karar vermemiz gerekti bu aşamada, hep birlikte oturduk, eş zamanlı bypass ve karaciğer nakli yapmaya karar verdik. Bu nadiren yaptığımız ama doğru hasta seçimiyle sonuçların iyi olduğu bir yöntem. Neyse ki her şey çok iyi gitti, oğlu verici oldu, sorunsuz bir şekilde bypass ameliyatını ve hemen arkasından karaciğer naklini yaptık. Bugün 16 ayı kansersiz tamamladık. Bu çok iyi bir süre böyle bir tümör için ve şu an hastamızın vücudunda hiç tümör yok. Bu umuyorum ki Metin Bey’in durumunda olan diğer hastalar için de bir umut olur ve daha fazla hastaya yardım etme şansını buluruz. Elbette erken tanı şart, tümörün karaciğer ile sınırlı olması lazım, bir takım kısıtlayıcı seçim kriterleri var. Ama dünyada birçok hasta bu yöntemle şifa buluyor ve ülkemizde bunu başlatmak çok önemliydi. Bu multidisipliner bir tedavi, sadece biz cerrahlar değil, radyologlar, onkoloji ve radyasyon onkolojisi uzmanları da bu süreçlerin bir parçası. Metin Bey bir ilk oldu, çok zorlu yollardan geçtik ama hep birlikte çok şey öğrendik. Dünyada bu tip kanserlerde karaciğer naklinin öncüsü olan Mayo Clinic’te çalışıp ülkeme döndüğümde, bu tedaviyi bizim hastalarda uygulayabilmeyi çok istiyordum. Elbette yola çıkmak, ilk defa yapabilmek kolay değil.
Metin Bey’den hemen sonra Makedonya’dan çok genç, benzer durumda bir hastamız oldu ve onda süreçler çok daha hızlı ilerleyip başarıyla tamamlandı"

“Bu kadar iyi olacağımı ben bile tahmin etmiyordum”
Rahatsızlığı nedeniyle uzun süre sıkıntılı günler geçirdiğini anlatan 57 yaşındaki Metin Şengün, “Giresun Tirebolu’dan randevu aldım, doktora gittim bana büyük bir hastaneye gitmen lazım dediler. Buraya geldik, gereken süreç başladı. Kalbim yetersiz çıktı ve kalp ameliyatı olmadan ameliyat olamayacağımı söylediler. Biraz sıkıntılı sürecim oldu, o sırada babamın vefatıyla ilgili çok moral bozukluğu oldu. Sıkıntılı süreçlerimiz geçti, verici olarak oğlum uygun çıktı. Herkesin çok büyük emeği var, benim kadar onlar da sıkıldı belki. Resimlerimi görseniz gerçekten bitmiş, dönmez, mümkün değil dersiniz. Kontrollerim hala devam ediyor, ben şu anda çok iyi hissediyorum. Eskisi gibi değilim tabi ki ama gerçekten çok iyiyim, bu kadar iyi olacağımı ben bile tahmin etmiyordum” şeklinde konuştu.

“Evlatlık görevimi yaptığımı düşünüyorum”
Babasına karaciğerini veren Ogün Şengün, “Büyük hastaneye gelmeniz lazım dediler, biz de hemen apar topar ağabeyimle bir karar aldık, memleketten babamızı İstanbul’a getirdik.7-8 tane hastane dolaştık, herkes artık ümidi kesmişti. Babamı dışarıya gönderip bize söylüyorlardı, bizim yapabileceğimiz bir şey yok diye. Nakil sürecinde benim karaciğerimde yağlanma çıktı, diyet ve egzersiz yapmamı söylediler. Bir ay boyunca yemedim, içmedim, sadece çorba ve marulla yaşadım. 8-9 kilo vererek tekrardan kontrole geldiğimde uygun duruma gelmişim, bir hafta sonrasında zaten benim yatışımı yaptılar. Ameliyat olduk, 10 gün sonra taburcu oldum. O senelerdir bize bakıyordu, bizim de evlatlık görevi yapmamız gerekiyordu. Ben evlatlık görevimi yaptığımı düşünüyorum, hocalarımız sağ olsun babamız başımızda duruyor şu anda” ifadelerini kullandı.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —