Avrupa Birliği’nin yeni otomobillerde zorunlu hale getirdiği ’Genel Güvenlik Yönetmeliği’ne (GSR) ilişkin değerlendirmede bulunan otomotiv uzmanları, uygulamanın Türkiye’de 7 Temmuz’da yürürlüğe gireceğini hatırlatarak önemli uyarılarda bulundular.
7 Temmuz’da yürürlüğe girecek ’Genel Güvenlik Yönetmeliği ile otomobil satışlarında yeni döneme girilecek. GSR II regülasyonunda belirtilen donanımlara sahip olmayan araçlar, 7 Temmuz’da itibaren satılamayacak. Avrupa Birliği’nin yeni otomobillerde zorunlu hale getirdiği ’Genel Güvenlik Yönetmeliği’ne (GSR) ilişkin değerlendirmede bulunan otomotiv uzmanları uygulamanın Türkiye’de 7 Temmuz’da yürürlüğe gireceğini belirttiler. Uygulama ile ilgili açıklamada bulunan uzman Danyal Yıldız, yaklaşık 15 yıldır sektörde hizmet verdiğini söyledi. Hem sıfır araç satışları hem de ikinci el satışları sonrası hizmetlerin parçalarıyla ilgili hizmet sunduklarını belirten Yıldız, 7 Temmuz’da yürürlüğe girecek olan uygulamanın önemine değindi.
Avrupa Birliği normlarına göre sıfır araçların satışında bir takım değişikliklerin olacağına dikkat çeken Yıldız, “Mayıs 2020 yılında söz konusu regülasyon bildirimi yapılmış ve son uygulama tarihi de 7 Temmuz 2024 şeklinde belirlenmişti. 7 Temmuz’dan itibaren sıfır araçların satışında önemli güvenlik özellikleri olmak zorunda. Bu özellikleri taşımayan otomobillerin satışı yasaklanacak. Dolayısıyla sıfır araç satışında, hem teknoloji açısından hem de güvenlik açısından yeni bir döneme girmiş oluyoruz” dedi.
Daha önce üretilmiş olup ancak bu özelliğe sahip olmayan otomobillerin satışının yasaklanacağını vurgulayan Yıldız, “Bu Ticaret Bakanlığının kontrolünde olacak. Dolayısıyla bu özelliklere sahip olmayan otomobillerin, bayiler tarafından hızlıca ellerinden çıkarılması gerekiyor. Bu nedenle 7 Temmuz öncesi bayilerde bulunan ve bu özellikleri taşımayan otomobillerin satışına yönelik çeşitli kampanyalar bekliyoruz. Maalesef Türkiye’de otomobil bayileri, şu ana kadar bununla ilgili yeteri kadar bir kampanya düzenleyemediler. Devletin koymuş olduğu kredi şartları yeteri kadar cazip olmadığı için insanlar bu avantajdan faydalanamadılar” ifadelerini kullandı.
Açıklamalarında Avrupa Birliğinin regülasyonunda talep ettiği özelliklere de değinen Yıldız, “Acil durum frenleme yardımcısı, yorgunluk algılama sistemi, alkol kilidi hazırlığı, kaza veri kaydedici, ani frenlerde otomatik yanan flaşörler, ön çarpışmada yayayı korumaya yönelik güvenlikli ön can, şerit takip asistanı, geri görüş kamerası ve akıllı hız yardımı gibi özellikler zorunlu olacaktır. Bunlar teknolojik açıdan çok önemli olup; sürücüye destek sağlayan, otomobilin sürüş esnasında güvenliğine katkı sağlayan çok önemli özelliklerdir. Dolayısıyla bunu önemsiyoruz. Ayrıca otobüs ve kamyonlarda da kör nokta için asistan veya kameralar zorunlu hale geliyor. Bunlar hem yaya güvenliği hem sürücü güvenliği hem de trafiğin güvenliği açısında çok önemli özellikler. Bu özelliklere sahip olmayan otomobillerin satışı yasak olacak. Dolayısıyla bu özelliklerin eklenemediği otomobiller, son olarak 7 Temmuz’a kadar satılması gerekiyor. Birtakım markalar şu anda ufaktan kampanyalar düzenledi ancak bunlar maalesef sektörü canlandırmaya ve satışı hızlandırmaya yönelik çokta büyük bir etki oluşturmadı” diye konuştu.
Türkiye’de ekonomik olarak otomobile ulaşmanın çok zor olduğuna değinen Yıldız, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çok eski model araçları, güvenlik özelliklere sahip olmayan araçları hala trafikte görebiliyoruz. Zaman zaman da haberlerde görüyoruz. Bunlar ufak kazalarda bile ölümlü trafik kazalarına neden olmaktadır. Yetkililerin bu konuda birtakım önlemleri alması gerekiyor. Çok eski olan, zamanın teknolojilerine sahip olmayan ve güvenlik açasından zayıf olan otomobillerin hurdaya ayrılması gerekiyor. Bunun için teşvik oluşturulması gerekiyor. Yeni modellere, yeni teknolojilere, daha güvenlikli otomobillere ulaşma noktasında da maalesef ülkemiz biraz geride kalıyor. Kişi başına düşen otomobil sayısında Avrupa’da 28’inci sıradayız. İnsanları daha konforlu, daha güvenlikli otomobillere ulaştırma noktasında devletimizin hem katkı sunması hem de teşvik edici önlemleri alması gerekiyor.”