Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (NÜKÇAM) ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ dolayısıyla, yaşanan büyük depremin sembolü olmuş kadınların konuşmacı olarak katıldığı ‘Depremin Kadın Kahramanları’ konulu panel düzenledi.
Çevrimiçi olarak düzenlenen panele; Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Özlem Fındık ve Prof. Dr. Şahlan Öztürk, kamu kurum ve kuruluş yöneticileri, üniversitenin akademik ve idare personeli ile öğrenciler katıldı.
Panelin açılışında konuşan NEVÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özlem Fındık, dünya ve Türk tarihinde kadının önemine ve yerine değindi. Prof. Dr. Özlem Fındık, ülkemizde de anılan ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, kadınların kazandıkları hakları hatırlamak ve kazanılması gerekenleri vurgulamak adına, hassasiyet ve şuur geliştirmesi noktasında önem taşıdığını belirtti. Prof. Dr. Özlem Fındık, depremin ardından pek çok can ve mal kayıpları yaşandığını vurgulayarak kadınlara yönelik müdahalelerin önemli olduğunu vurguladı.
“Depremin en çok etkilediği grup kadınlar”
Kadının toplumun en etkili, yönlendirici, birleştirici ve koruyucu unsuru olduğunun altını çizen NÜKÇAM Müdürü Dr. Gülhan Küçük Öztürk “Bu durum sürdürülebilir, adil ve kalkınmış bir toplumu inşa etmenin tek yolu olup, politik, sosyal, ekonomik, kültürel ve bölgesel güvenliği başarmanın da ön şartıdır” dedi. Depremlerde birçok kadının çocuğunu, eşini, ailesini, evini kaybettiğinin altını çizen Küçük Öztürk, “Çocuk ve yaşlıların bakımlarını da üstlenen kadınlar, tüm dünyada olduğu gibi depremin en çok etkilediği grubu temsil etmektedir. Bir kez daha gördük ki böylesine ağır derin acıları olan bir afette yine kadınlar tüm gücüyle yaraları sarmaya çalıştı. Deprem sonrası bakımın ve duygusal yükün daha çok kadın ve kız çocuklarına yüklendiği düşünüldüğünde kadınlara maddi manevi tüm desteklerin sağlanması gerekir” diye konuştu. Deprem nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar dileyen Küçük Öztürk konuşmasına, Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği ‘Şuna inanmak lazımdır ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir’ sözlerini hatırlatarak son verdi.
“Görev bilinciyle ilk aklıma gelen çocuk hastalarım oldu”
Panel, deprem anında serviste yatan çocukları kurtarma çabasıyla gündem olan Gaziantep’teki İnayet Topçuoğlu Hastanesi’nde görevli pediatri hemşiresi Şeyma Alakuş’un konuşmasıyla devam etti. Deprem anını anlatan Şeyma Alakuş, “İlk sarsıntıda acildeydim. Sarsıntı şiddetlenince görev bilinciyle ilk aklıma gelen çocuk hastalarım oldu. Servisimde yatan çocukları tanıyordum, sürekli kontrol ettiğim hastalardı. Onların yanına koştum. Ayaklarımın altından yer kayıyordu ve şu gün bile hala kulağımdan gitmeyen bir gürültü vardı. Birini kucağıma aldım, diğerlerinin yanında anneleri vardı ve odaları tahliye ettim. Dışarı çıktık ve sarsıntı durdu. Çocuklar önce Allah’a, sonra bize emanetler. Tanımıyor olsam da yine aynı şeyi yapardım. Görevimi yerine getirmeye çalıştım. Hastalarıma bir şey olsaydı vicdan azabından yaşayamazdım. İnsanlara insanlığı gösterebildiysem ne mutlu bana. Allah bir daha böyle bir acı yaşatmasın” dedi.
“Sesimi duyuyor musun annem?”
Deprem enkazındaki Yiğit isimli çocuğa anne kimliğiyle seslenerek kurtarılmasını sağlayan depremin bir diğer kadın kahramanı Pedagog Serap Özbey ise deprem bölgesine gitmekteki amacının çocuklar için çadır kurup, pedagog olarak depremden kurtulan çocukların korku ve kaygılarını gidermek olduğunu ifade ederek, “Ancak gördüğüm manzara karşısında kurtarma ekiplerine katıldım. Depremzede Yiğit’in bulunduğu enkaza çok defa seslendim. İlk seslendiğim zaman ‘Sesimi duyuyor musun bir tanem, anneciğim sesi mi duyuyor musun?’ diyerek seslendim. İlk tepki ve sesi o zaman verdi, ‘Anne’ dedi. Aradan 12 saat hiç ses vermedi ama biz hiçbir şekilde umutlarımızı yitirmedik. Halatlarla madencilerin açtığı enkaz koridoruna indim, Yiğit kendini iyi hissetsin diye en yumuşak ses tonuyla orada masallar ve hikayeler anlattım. Sabah 5’te tekrar yukarıdan enkaz koridoruna seslendim, Yiğit’e ‘Yanına gelmemi istiyorsan, yakınındaki bir şeye hızlıca vur anneciğim’ dedim ve vurdu. Yiğit’i yukarı çıkardığımızda ‘Hani beni alkışlayacaktınız?’ diye sordu. Ona öyle bir hikaye anlatmıştım, anlattığım hikayeyi dinlemiş olduğunu anladık ve ambulansın kapısını açtık, herkes Yiğit’i alkışladı.
Pedagog Özbey, afet sonrası kadının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekerek, “Bir kez daha anladık ki bu tür afetlerde kadın kimliğine ihtiyaç var. Kadınlar güçlenirse yaralarımızı daha çabuk sararız. Dolayısıyla arama-kurtarma ekiplerinde pedagog ve psikolog kadınların bulunması önemli” diye konuştu.
“Deprem sonrası ölüm, kayıp, yas süreci”
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Figen İnci de, deprem sonrası ölüm, kayıp ve yas süreci hakkında bilgi verdi. İnci, “Ülkemizde yaşanan deprem sonrası sevdiklerini kaybeden bir insanın tüm dünyası değişti. Deprem sonrasında, yaşanan olay beyinde daha işlenmeye henüz başlamışken psikolojik güçlendirme sürecinin ilk aşaması olan ‘Psikolojik İlk Yardım (PİY)’ devreye girmelidir. Psikolojik İlk Yardım, doğal veya doğal olmayan felaketler sonrası destekleyici olarak kullanılır. Her birey yaşanan afet sonrası farklı şekillerde tepki gösterir. Psikolojik ilk yardımın en önemli maksatlarından biri kişinin doğal duygularını yaşamasına yardımcı olmaktır” diye konuştu.