Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, Ramazan ayında oruç tutmak için kalp ilaçlarının kesilmemesi konusunda uyararak, “Doktor önerisi olmadıkça ilaçlarımızı kesmiyoruz. Ancak ilaç saatlerinizi değiştirebiliriz. Sabah aldığımız ilaçları sahur vaktine, akşam aldığımız ilaçları yine iftardan sonra alabiliriz” dedi.
Ramazan ayında kalp hastalarının oruç tutup tutmamalarıyla ilgili bazı genellemeler yapılsa da hastayı ve geçirdiği kalp rahatsızlığını ele alarak konunun uzmanından değerlendirilmesi gerektiği belirtiliyor. Kalp hastası kişilerin oruç tutma niyetleri varsa, mutlaka doktorlarına danışmaları gerektiği ve bu konuda doktorun hastayı detaylı şekilde bilgilendirerek en doğru şekilde yönlendireceği tavsiye ediliyor.
İHA muhabirine konuşan Hastane Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, hastalıklar konusunda genelleme yapmamak ve hasta özelinde değerlendirmek gerektiğini ifade ederek, “Çünkü hekimin hastayla bireysel muayenesi sonucu bu tür kararları vermesi daha sağlıklı oluyor. Kalp hastalarında hipertansiyon ve tansiyonu olanların oruç tutma konusunda çok ciddi bir engel yok. Eğer tansiyon değeri çok anormal yüksek değerlerde değilse ve çok fazla ilaç kullanması gerekmiyorsa oruç tutmasına engel bir durum yok. Hatta biz kalp hastalıklarının diyet yapıp daha az besin tüketmelerini öneriyoruz. Orucun bu anlamda pozitif olarak da katkıları olabilir. Bunlarla ilgili bilimsel çalışmalar da var. Öğünü iyi ayarlama şartıyla, iftar menüsünde abartıya kaçmama ve sahuru da dengeli bir şekilde yapıldıktan sonra oruç tutmalarına engel bir durum yok” diye konuştu.
“Son dönem kalp yetmezliği olanların oruç tutması sakıncalı olabilir”
Kalp yetmezliği olan hastaların oruç tutup tutmayacağı konusunda da değerlendirmelerde bulunan Sarıkaya, “Hafif kalp yetmezliği kontrol altında olan ve gün içinde ilaç dozunu aksatacak bir durum yoksa o zaman oruç tutmasına engel bir durum yok. Ancak son dönem kalp yetmezliği varsa ve buna eşlik eden böbrek yetmezliği, şeker hastalığı gibi çoklu hastalıklar varsa kişinin volüm sıvı dengesini ayarlamak zor olabileceği için bu tür kişilerin oruç tutmaları sakıncalı olabilir” şeklinde konuştu.
Orucun kalp krizi riskini artırdığı şeklinde herhangi bir verinin olmadığını hatırlatan Sarıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oruç kalp krizini arttırır mı? Başlığı altında yapılmış çalışmalar var. Dolayısıyla kalp krizi riskini arttırdığına dair hiçbir veri yok. Hatta bir çalışmada kalp krizini azaltabileceği yönde yorumlar da var. Ancak kalp krizi geçirdiniz ve ardından taburcu oldunuz. Hemen bir-iki gün sonra oruç tutmasını önermiyoruz. Kalp krizi geçirmiş şu an aktif bir şikayeti yoksa, genel durumu iyiyse, ilaçları, şikayetleri kontrol altındaysa, bunların ilaçlarını ayarlamak şartıyla oruç tutmalarına herhangi bir engel yok. Aynı durumu kalp ritim bozuklukları için de söyleyebiliriz. Özellikle kan sulandırıcı kullanan hastalarda doz ayarlamasıyla oruç tutulabilir. Burada temel prensip şu; hasta aktif bir şikayeti var mı yoksa hastalığı kontrol altındaysa doktor gözetiminde ilaçları ayarlanarak orucunu tutabilir. Ancak kontrol altında değilse şu anda aktif şikayeti varsa o zaman bu şikayetler giderilene kadar bir süre ara verileceğini düşünüyorum. Özellikle volüm dengesi ve yeterli miktarda sıvı tüketmek çok önemlidir. Kan sulandırıcı kullanan hastalarımızın da bu süreci yine doktorlarla yakın bir şekilde koordine etmeleri gerekiyor."
“Kesinlikle ilaçların kesilmemesi lazım”
Hastaların oruç tutabilmek için ilaçlarını kesmesinin riskli olduğuna vurgu yapan Sarıkaya, “Bazı hastalarımız oruç tutabilmek için ilaçlarını kesiyorlar. Doktor önerisi olmadıkça ilaçlarımızı kesmiyoruz. Ancak ilaç saatlerinizi değiştirebiliriz. Sabah aldığımız ilaçları sahur vaktine, akşam aldığımız ilaçları yine iftardan sonra alabiliriz. Gün içinde alınan ilaçlar varsa eğer bunlar günde bir defa kullanılıyorsa yine bunların da saatini her gün aynı saatte olması şartıyla doktor tavsiyesiyle ayarlanabilir ama kesinlikle ilaçlarımızı kesmiyoruz” dedi.