Tarih: 07.11.2022 09:59

Güvenilir Ürün Zirvesi’nde 350 farklı ürün yarıştı

Facebook Twitter Linked-in

Güvenilir Ürün Platformu tarafından düzenlenen Güvenilir Ürün Zirvesi’nde düzenleyen yarışmaya, ürün güvenliği konusunda başarılı çalışmaları ile tüketici sağlığına katkı sağlayan, inovatif bakış açısı ile sürdürülebilirliğe destek veren, kıt kaynakların kullanımı konusunda kendini sorumlu hissederek aksiyon alan ürün/firma ya da kuruluşlar katılım sağladı.
Güvenilir Ürün Zirvesi çerçevesinde düzenlenen yarışmada, 350 farklı ürün 33 farklı kategoride yarışmacı olarak yer aldı. Alanında uzman 75 jüri üyesinin uzun süreli değerlendirmeleri sonucunda kapalı oylama yapıldı, aynı Zirve’de düzenlenen Feed the Future Ödül Töreni ile birlikte geleceğe yönelik ve tüketici sağlığına katkı sağlayan ürünlerin ödülleri sahiplerini buldu. Yarışmada BEE’O’nun Boğaz Spreyi, Kırışıklık Karşıtı Anti-aging Göz Çevresi Serumu ve Propolis Arı Ekmeği Emme Tablet, 3 farklı kategoride ödül almaya hak kazandı.
3 ayrı ödüle layık görülen kadın girişimci Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Bizim için harika bir motivasyon kaynağı olan bu ödüller, arı gibi çalışmaya devam etmeyi öğütlüyor! Emeği geçen herkese ve bizleri bu ödüllere layık gören değerli jüri üyelerimize sonsuz teşekkürler. Unutmayın, arı varsa hayat var” dedi.
Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, Güvenilir Ürün Zirvesi’ndeki Panelde konuşmacı olarak da yer aldı. Yurtiçi ve yurtdışından konuşmacıların yer aldığı zirvede güvenilirlik ve sürdürülebilirlik kavramlarının ele alındığı paneller ve sunumlar yapıldı. Zirve çerçevesinde, gün boyunca alanında uzman katılımcıların yer aldığı paneller ile tarım ve gıdanın geleceği tartışıldı, workshoplar yapıldı. Gıda israfını önlemeye yönelik reçete denemelerini zirve workshoplarında tüm dünyaya canlı olarak anlattı.
Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Farkındalık: Sürdürülebilir Dünya İçin İlk Adım” konulu panelde konuşmacı olarak yer aldı. Bu panel çerçevesinde, tarımda sürdürülebilirliğin ve güvenilirliğin dünya için ne kadar değerli bir konumda olduğuna dikkat çeken Samancı; “Artan nüfus, mevcut doğal kaynakların etkin kullanılamaması, değişen yaşam şekilleri, küresel iklim değişikliği, tarımsal üretimin azalması gibi pek çok etken tüm dünyada kıtlık sorunu endişesinin giderek artmasına neden olmuştur. Küresel ısınmanın iklim üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle tarımsal ürünlerin olgunlaşma sürelerinin değişeceği ve verimin düşebileceği, bazı tarım alanlarının kuraklaşırken, bazı tarım alanlarının ise sel suları altında kalarak kullanılamaz hale gelebileceği öngörülmektedir. Tarımsal alanda kullanılan suyun ve gıda işleme atıklarının azaltılması, gıda güvenliğinin sağlanması, depolamada raf ömrünün uzatılması, yeni gıda işleme tekniklerinin geliştirilmesi ve kullanılması, fonksiyonel gıdaların üretilmesi, gıdanın temel besin içeriğini dengeleyici katkılamaların yapılması ve besin biyoyararlılığının yükseltilmesi gibi konularda araştırmaların yapılması ve sonuçlarının yaygınlaştırılması da kıtlık sorunu ile mücadelede önemli basamakları içerir “ diye konuştu.
Samancı, sözlerini şöyle noktaladı: “Yaklaşık 100 milyon yıldır ekosisteme katkıda bulunan bal arıları tozlaşma ile bitki çeşitliliği, tarımsal üretim ve arı ürünlerinin ortaya çıkmasına katkıda bulunuyorlar. Arılar, meyve ve tohum üretimini sağlayan tozlaşma olayında büyük pay sahibi canlılardır. Dünya tarımsal üretiminin üçte biri bal arılarının tozlaşma işlemini gerçekleştirmesiyle olur. FAO verilerine göre dünya nüfusunun %90’nın beslendiği 100 ürün arılar tarafından tozlaştırılmaktadır. Bazı çiçekli bitkilerin tozlaşması da sadece bu bitkilere özelleşmiş arılar tarafından yapılmaktadır. Son yıllarda arı kolonilerinin kitlesel ölümü ile sonuçlanan koloni çöküş sendromu gündemdedir. Arı ölümlerinin sebepleri arasında tarımsal alanlardaki zararlıların yok edilmesi için pestisit adı verilen kimyasalların kullanımı ilk sıralarda yer alır. Bu sebeple, arıcılık faaliyetlerinin temiz su kaynaklarının bulunduğu yerlerde, çevresinde atık ve fabrikaların olmadığı, yoldan uzak ve pestisit kullanılmayan alanlarda, eğitimli arıcılar tarafından gerçekleştiriliyor olması, arı varlığının ve arıcılık faaliyetlerinin güvenilirliği ve sürdürülebilirliği açısından elzemdir. Çünkü, arı varsa tarım var.”



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —