Tarih: 27.09.2022 10:36
Dr. Bahadır Kaynak: “Atina’nın hamleleri gerginliği tırmandırıyor”
Turizm sezonunun sonlanmasıyla birlikte Yunan hükümeti Ege’de suların biraz ısınmasına yönelik adımlar atmaya başladı. Lozan Anlaşması’na göre silahsızlandırılmış olması gereken adalara silah sevkiyatının insansız hava araçlarınca tespit edilen görüntüleri medyaya bomba gibi düştü. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Bahadır Kaynak, karasularına ilişkin anlaşmazlığın üstüne bir de Atina’nın bu ileri hamlelerinin gerginliği tırmandırdığını belirtti.
“Yunanistan, adaların silahsızlandırılmasına ilişkin maddeleri göz ardı ediyor”
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmanın fiili adımlarla desteklenmeyen, dünya kamuoyuna kendi ülkesini barış yanlısı göstermeye çalışan bir imaj çalışması olduğunu söyleyen Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Bahadır Kaynak konuyla alakalı olarak değerlendirmelerde bulundu. Dr. Bahadır Kaynak, “Hatırlarsanız, Yunanistan Başbakanı adalar üzerindeki egemenlik haklarının tartışmaya kapalı olduğunu söyledikten sonra, ‘biz Türkiye’nin düşmanı değiliz’ diyerek ılımlı bir konuşma yapmıştı. Bu, Türkiye ile aradaki gerginliği hafifletme, bir zeytin dalı uzatma çabası olarak görülebilirdi. Oysa Yunanistan’ın adaların silahsızlandırılmasına ilişkin maddeleri uzun süredir göz ardı ettiği bilinen bir gerçek. Bununla da yetinmeyip kayalık statüsündeki adalarda da hak iddiasında bulunuyorlar” diye konuştu.
“Yunanistan Başbakanı’nın sözlerinin güven telkin etmiyor”
Dr. Bahadır Kaynak, hitap ettiği kesimin Türk toplumu gibi görünse de mevcut gerginlikten sonra Yunanistan Başbakanı’nın sözlerinin güven telkin etmesinin pek mümkün olmadığını söyledi. Dr. Bahadır Kaynak ayrıca, “Atina, Türkiye’ye dostluk eli uzatan bir Yunanistan imajı çizmeye çalışıyor ancak diğer taraftan askeri ve siyasi zeminde ileri adımlar atıyor. Atina’nın son yıllarda daha agresif bir çizgiye gelmesinin sebebi ise Türkiye’nin ABD ve AB ile yaşadığı sorunları kısa vadede bir fırsat penceresi olarak görmesidir. Özellikle Fransa ile kurdukları ittifak ilişkisine dayanarak, 2020 sonbaharından beri Doğu Akdeniz’de daha yüksek bir profil tutturan Atina geri adım atmayacaktır. İki ülke, Türkiye’nin Mısır ve İsrail’le yaşadığı sorunları da fırsat biliyor ve bölgede Türkiye’yi dışlayan bir enerji ve güvenlik platformu oluşturma girişimlerinde bulunuluyor” dedi. Türkiye’nin son bir yıl içerisinde Mısır ve İsrail’le köprüleri tamir etmeye yönelik adımlar attığını da hatırlatan Dr. Bahadır Kaynak, “Bu, durumu bir miktar telafi edebilir ancak sıkışıklık devam ediyor. Yunanistan’ın AB üyeliğine dayandırdıkları avantajı ise baki. Paris’in de desteğiyle tüm bu avantajı sonuna kadar kullanmaya kararlılar” şeklinde konuştu.
“ABD’nin tutumu, Türkiye için en büyük sorun”
Dr. Kaynak, ek olarak Türkiye için en büyük sorunun ABD’nin tutumundan kaynaklandığını kaydetti. Amerikan yönetiminin, soğuk savaş yıllarında ve sonrasındaki çeyrek yüzyıl boyunca Atina-Ankara dengesini tutturmakta hassasiyet gösterdiğini söyleyen Kaynak, “Son dönemde ABD dümeni iyiden iyiye Yunanistan’a çevirdi. ABD ile yaşanan sorunlar, Türkiye’nin alternatif arayışına girişmesine yol açtığı gibi Washington’un da benzer bir manevra yapmasına sebep oldu. Yunan Hava kuvvetleri, Fransa’dan aldıkları Rafale uçaklarına ek olarak F-16 modernizasyonunu gerçekleştirdi. Hatta F-35 için sıraya girdiler” açıklamasında bulundu.
“Yakın gelecekte Türkiye bazı risklerle karşılaşabilir”
Türkiye’nin bu gelişmeler karşısında, Rusya’dan aldığı hava savunma sistemi sonrası yirmi senedir içinde bulunduğu F-35 projesinden çıkarıldığını da hatırlatan Dr. Kaynak, “F-16 modernizasyonunda nihai onay henüz alınmadı. Bu gidişat önümüzdeki 5-10 senelik bir süreçte askeri dengede Türkiye’nin bazı risklerle karşılaşabileceğini gösteriyor. Ayrıca Yunanistan’da ardı ardına açılan ABD üsleri dengenin giderek aleyhimize bozulduğuna işaret ediyor. Bilhassa Dedeağaç’taki üs Ankara’nın ciddi biçimde tepkisini çekiyor” dedi.
“Çözüm, ABD ve AB ile ilişkilerin rayına girmesi”
Dr. Kaynak, Yunanistan’ın ekonomik gücünün çok ötesinde bir savunma harcamasını, ABD ve AB’den aldığı destekle sürdürdüğüne işaret etti. Yunanistan’ın önümüzdeki dönemde de bu iddialı duruşunu sürdüreceği tespitini yapan Dr. Kaynak açıklamalarını şöyle sonlandırdı:
“Bu durum, Atina’nın fırsatçılığıyla açıklanabileceği kadar Türkiye’nin başta ABD ve AB ile yaşadığı anlaşmazlıkların doğal sonucu olarak görülmesi gerek. Gerilim hemen bir askeri çatışmaya dönecek veya Türkiye Batı tarafında kalıcı olarak gözden çıkarıldı anlamına gelmiyor. Aksine Türkiye jeopolitik konumu ve özgül ağırlığının sağladığı avantajlar nedeniyle kolayca gözden çıkarılamaz. Ancak Batı ile ilişkiler rayına girene kadar Yunanistan’ın daha baskılı bir politika güdeceği ve destek alacağını düşünüyorum. Türkiye’yi çevreleyen coğrafyada süregiden bir dizi çatışmaya ek olarak bu riskin de ciddi biçimde yönetilmesi gerekiyor. Her ne kadar zaman zaman hafife alma eğilimi göstersek de Batı destekli, NATO üyesi bir Yunanistan, Türkiye’yi bölgesinde zorlayacak en önemli aktörlerden biri. Üstelik Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs gibi bir dizi gündem maddesinin bugünden yarına halli mümkün değil. Önümüzdeki dönem Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki gerilimin sürmesi şaşırtıcı olmayacak.”
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —