Tarih: 24.10.2022 13:14

Doç. Dr. Ata: “İşitme kaybının tespiti çocuğun sosyal geriliğini önlemede çok önemlidir”

Facebook Twitter Linked-in

Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nurdoğan Ata, bebeğin normal işitmeye sahip olmasının konuşması ve dil gelişiminin yaşıtlarıyla aynı seviyede olmasını sağladığını belirterek, işitme kaybının tespiti ile erken cihaz uygulamasının çocuğun sosyal geriliğini önlemede çok önemli olduğunu kaydetti.
Çocuklarda işitme kaybı doğuştan ya da sonradan olabilmektedir. Doğuştan olanların yaklaşık yarısı kalıtımsal (genetik) işitme kaybıdır. Diğer yarısının nedenleri gebelikte kullanılan kulağa toksik ilaçlar, alkol kullanımı, radyasyona maruz kalma, konjenital enfeksiyonlar, travma ve bazı sistemik hastalıklardır. Sonradan olan işitme kayıplarına doğum anında bebeğin oksijensiz kalması, sarılık geçirmesi, prematüre doğması, yoğun bakımda yatması neden olabilir.

“Duymayan çocuk konuşamaz”
İşitme kaybında erken teşhisin önemini vurgulayan Özel Medicana Konya Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nurdoğan Ata, çocuklarda olan sonradan işitme kayıplarının tedavileri hakkında bilgiler verdi. Özellikle yeni doğanda işitme kaybının erken teşhisinin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Nurdoğan Ata, “Bebeklerin konuşma gelişimi yaşamın ilk aylarında çok hızlıdır. Duymayan çocuk konuşamaz. Halk arasında sağır ve dilsiz diye tanımlanan hastalarımızın konuşamamasının nedeni işitme kaybıdır. Bebeğin normal işitmeye sahip olması, konuşma ve dil gelişiminin yaşıtlarıyla aynı seviyede olmasını sağlar. Bunun yanı sıra sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimi açısından da son derece önemlidir. Yeni doğanda işitme kaybı taraması ülkemizde tüm bebeklere yapılmaktadır. Böylelikle işitme kaybı varsa bebek doğar doğmaz erken teşhis edilebilmektedir. İşitme kaybının erken teşhis ve tedavisi ile bireyin yaşıtları ile aynı okula gitmesi, konuşma, zihinsel ve sosyal olarak onlara yakın ya da aynı seviyede olması sağlanabilir” dedi.

“Çocuğun okul başarısının düşmesi, içe kapanması işitme kaybı belirtisi olabilir”
Çocuklarda işitme kaybının sonradan da olabildiğini söyleyen Nurdoğan Ata, “Bebeklerde sese tepki vermeme, gürültü ile irkilmeme, gürültü ile uyanmama, konuşma gecikmesi gibi durumlarda işitme azlığından şüphelenmek gerekir. Okula giden çocuklarda okul başarısının düşmesi ve çocuğun içe kapanması işitme kaybı belirtisi olabilir. Sonradan gelişen işitme kayıplarının nedenleri arasında gürültü, genetik nedenler, ilaç toksisitesi, menenjit ve kabakulak enfeksiyonları, travmalar, kulak enfeksiyonları, kulak zarı deliği, orta kulakta sıvı birikmesi sayılabilir. Enfeksiyonlardan kabakulak ve menenjit sinirsel hasar ile işitme kaybı yapmaktadır. Aşılama ile bunların önüne geçilebilir” ifadelerini kullandı.

“Orta kulak enfeksiyonları ve orta kulakta sıvı birikmesi işitme kaybının en sık nedenidir”
Her çocuğun senede en az bir kere olabileceği orta kulak enfeksiyonlarının da işitme kaybına neden olabileceğini kaydeden Dr. Ata, “Orta kulak enfeksiyonları ve orta kulakta sıvı birikmesi çocuklarda iletim tipi işitme kaybının en sık nedenidir. En sık 1-4 yaş arası görülmektedir. Geniz eti, sık geçirilen üst solunum yolu enfeksiyonları, alerjik rinit, ebeveynlerin sigara kullanması, biberon ile yatış pozisyonunda besleme, kreş gibi kalabalık ortamlar risk faktörüdür. Özellikle geniz etinin büyük olması çocuğun horlaması, ağzı açık uyuması, sık sık kulak enfeksiyonu geçirmesi ve orta kulakta sıvı birikmesine neden olabilmektedir. Geniz eti ameliyatı ile aynı anda orta kulak sıvısı boşaltılarak gerekirse tüp takılma ameliyatı ile işitme kaybı düzeltilebilmektedir. Sık sık orta kulak enfeksiyonundan korunmak için grip, nezle ve diğer üst solunum yolu enfeksiyon bulaşmasının engellenmesine yönelik tedbirler alınmalıdır. Biberonla yatış pozisyonunda beslenme yapılmamalı, çocuğun sigara dumanına maruziyeti önlenmelidir” şeklinde konuştu.

“Kulak zarı delikleri ve orta kulak sıvıları tedavi edilmediğinde işitme kaybı artar”
İşitme kaybı düzeyinin artmaması için gürültüden korunmak gerektiğinin altını çizen Ata, “Kulak zarı delikleri ve orta kulak sıvıları tedavi edilmediğinde zamanla işitme kaybı artar. Doğuştan ve sonradan oluşan işitme kayıplarının bazısı tedavi ya da ameliyat ile kazandırılabilir. Bazısında tedavide sadece işitme cihazı uygulanmaktadır. İşitme kaybı sinirsel kayıpsa doğumdan sonra ilk 6 ayda cihaz uygulanırsa çocuk yaşıtları ile aynı şekilde konuşabilir. İşitme kaybının tespiti ve erken cihaz uygulaması çocuğun konuşma ve sosyal geriliğini önlemede çok önemlidir. Bazı hastalarda cihazdan fayda görülememektedir. Bu hastalarda ameliyat ile biyonik kulak olarak adlandırılan koklear implant takılması ile işitme sağlanabilir. İletim tipi işitme kayıplarında kulak enfeksiyonlarının medikal tedavi ile iyileştirilmesi yapılır. Kulak zarı delikleri ve orta kulakta sıvı birikimi durumlarında cerrahi müdahale gerekmektedir” diye konuştu.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —