Biden'ın başkan adaylığına karşı çıkan ABD eski Başkanı Barack Obama, eşi Michelle Obama'yı başkan adayı yapabilmek için yoğun çaba harcadı. Ancak Biden'ın Harris'i destekleme açıklaması sonrası Obama'nın hayalleri suya düştü.
Son dönemlerde adaylığı tartışma konusu olan ABD Başkanı Joe Biden, Kasım ayında yapılacak seçimlerde adaylıktan çekildiğini açıkladı.
ABD Başkanı, görev süresinin geri kalanında başkan olarak görevlerini yerine getirmeye odaklanacağını belirterek adaylıktan çekilme gerekçesini bu hafta yapacağı detaylı bir açıklamada paylaşacağını duyurdu.
Biden'dan Harris'e destek
Öte yandan ABD Başkanı, seçim yarışından çekildikten sonra Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i aday olarak onayladığını ve desteklediğini bildirdi.
Obama, eşini aday yaptırmak istiyordu
Bu gelişmelerin ardından gözler eşi Michelle Obama'yı aday yaptırmak isteyen ABD eski Başkanı Barack Obama'ya çevrildi.
Obama yakın çevresindekilere, Joe Biden'ın seçimi kazanma şansının büyük ölçüde azaldığını, adaylığını ciddi şekilde değerlendirmesi gerektiğini söylemişti.
Çevresine endişeli olduğunu söyledi
ABD basınında Obama'nın birçok kaygılı Demokrat'tan telefon aldığı ve bu görüşmelerde Biden'ın anketlerde geride kaldığı konusunda endişeli olduğu ifade edilmişti.
Obama'nın bu açıklamalarının arkasında ise eşi Michelle Obama'yı Biden'ın adaylıktan çekilmesi durumunda Demokratlar'ın adayı yapmak istediği belirtilmişti.
Hayali gerçekleşmedi
Biden'ın adaylıktan çekilip, Harris'e destek açıklaması yapmasının ardından ise Obama'nın bu hayali suya düşmüş oldu.
Michelle Obama'nın siyasi serüveni
ABD basınına göre Michelle Obama, Demokrat Parti sahnesinde popüler, sevilen ve istenilen bir yüz olarak görünüyor.
2012'de, Barack Obama'nın ilk başkanlık döneminin ortasında Michelle’in popülerliği Obama'nın kendisinden daha fazlaydı ve fiilen onun dayanak noktalarından biri olarak kabul ediliyordu.
Michelle Beyaz Saray'da yaşarken, her daim gülümseyen, nazik, arkadaş canlısı, şaka yapmayı seven ve onu seven Amerikalıları kucaklamaktan kaçınmayan biri olarak biliniyordu.
Kendisini lider anne olarak tanımladı
Bir zamanlar kendisini lider bir anne olarak tanımlamıştı ve bununla iki kızı Malia ve Sasha'yı kontrol ettiğini kastetmişti.
Kendisi bir hukukçu, akademisyen ve yazar. 1988 yılında Harvard Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu ve yine Harvard’dan doktora derecesini aldı. Sonra kader onu, ülkenin ilk Afrika kökenli başkanı olarak tarihe geçecek olan adamla hayatını birleştirmeye yönlendirdi.
Dünya çapında etkili figür
Michelle erken yaşta siyasi faaliyetlere dahil oldu ve aynı zamanda hukuki danışmanlık alanında çalıştı. Bugün sadece ABD'de değil, dünya çapında en etkili kadın figürlerinden biri haline geldi.
First lady olduktan sonraki ilk aylarında, Amerikalıların büyük memnuniyet duyduğu işler yaptı. Yoksullar için ücretsiz yemek sunan restoranları ziyaret etti, okullara temsilcilerini göndererek kamu hizmetlerini destekledi. Eşinin politikalarını onlara ivme kazandıracak yasa tasarıları ile pekiştirerek destekledi.
"Amerikan Rüyası’nın vücut bulmuş hali"
Michelle, 2008 Demokrat Parti Ulusal Kongresi sırasında, kendisini ve ailesini Amerikan Rüyası’nın vücut bulmuş hali olarak tasvir etmeye çalıştığı bir konuşma yaptı. Konuşmasında, kendisinin ve kocasının, bir kişinin hayatta istediğini elde etmek için çok çalışması gerektiğini, bir kişinin sözünün yerine getirmesi gereken bir ahit olduğunu, onları tanımasa veya onlarla aynı fikirde olmasa bile herkese onurunu koruyan ve saygınlığını garanti eden bir şekilde davranması gerektiğini teyit ettiklerini açıklamıştı.
Yaklaşık bir yıl önce, Cumhuriyetçi Parti'nin eski danışmanlarından Roe Gerston, Demokrat Parti'nin Michelle'i aday göstereceğini vurgulamıştı. Aynı dönemde ünlü Amerikalı sunucu "Bubba Pussy", Biden'ın başkanlığının son günlerinde istifa etmesi, yardımcısı Kamala Harris’in birkaç haftalığına başkanlık görevini yerine getirmesi, ardından Michelle’in Demokrat Parti adayı olarak sahneye çıkması şeklinde olası bir senaryonun olduğunu ortaya çıkarmıştı.
Yeni kitabı dikkat çekmişti
Michelle Obama, geçen kasım ayında Beyaz Saray'a giden yolun taşlarını döşediğini varsayabileceğimiz ikinci kitabını yayınladı ve adı "Taşıdığımız Işık" anlamına gelen "The Light We Carry" idi.
Kitap, insanın kendisiyle ve başkalarıyla barışması ve hoşgörülü olması için bir anayasa sayılabilir. Derinlemesine okuması, kendi içinde bölünmüş ABD içinde tarafların arasını bulmak için özel olarak yazıldığını söylüyor.