Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu 4. Olağan Kongresi'nde mevcut başkan Ziya Sözen, güven tazeleyerek tekrar başkan seçildi.
Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu 4. olağan Kongresi Van’da yapıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan program divan heyetinin oluşumu ile devam etti. Tek liste ile gerçekleşen kongrede mevcut başkan Ziya Sözen, güven tazeleyerek tekrar başkan seçilmiş oldu. Düzenlenen kongreye, Van Valisi ve Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Van İl Başkanı Salih Güngöralp, Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri, Gazileri ve Terör Mağdurları Derneği Genel Başkanı Abbas Gündüz, Güvenlik Korucuları Şehit ve Gazi Aileleri Federasyonu Başkanı Ayhan Kahraman, Diyarbakır, Mardin, Bingöl, Hatay, Siirt, Şırnak, Erzurum, korucu federasyon ve dernek temsilcileri ve korucular katıldı.
Programda Güvenlik Korucuları Şehit ve Gazi Aileleri Federasyonu Başkanı Ayhan Kahraman’nın selamla konuşmasının ardından kürsüye çıkan Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, terör başta olmak üzere birçok konuya değindi. Konfederasyon olarak 3 yılda bir olağan kongrelerini Doğu, Güney Doğunun farklı illerinde gerçekleştirdiklerini ifade eden Sözen, “Hem arkadaşlarımızı Ankara'ya çağırıp yormamak adına, hem de korucu arkadaşlarımız Doğu ve Güneydoğu'nun 26 farklı ilinde mücadele ettikleri için burada da teröre karşı dik bir duruş sergilemek adına kongrelerimizi de burada yapıyoruz. Bu anlamda da dördüncü olağan kongremizi Van'da gerçekleştiriyoruz. Bundan dolayı Van federasyon başkanımız aynı zamanda şehit çocuğu olan Ayhan Kahraman başkanımıza ev sahipliğinden dolayı teşekkür ediyoruz” dedi.
“Güvenlik korucuları terör örgütünün sebebi değil sonucu olarak ortaya çıkmış bir sistemdir”
“Güvenlik korucuları terör örgütünün sebebi değil sonucu olarak ortaya çıkmış bir sistemdir” diyen Sözen, “80'li yıllarda terör örgütleri bizleri rahatsız etmeseydi, köylerimizi basıp vatandaşlarımızın huzur ve asayişi bozmamış olsaydı, vatandaşlarımızın aşını, ekmeğini, zorla elinden almamış olsaydı, hanelerimize tecavüz etmemiş olsaydı demokratik ortamlarda böyle bir sisteme de ihtiyaç duyulmazdı. Ama hepimiz bu bölgede yaşıyoruz. Teröristler köylerimizi bastılar, ekmeğimizi elimizden aldılar, bizi rahatsız ettiler, huzursuz ettiler. En son hepimizin yaşama sebebi olan ırzımıza, namusumuza kadar dil uzatma cüretini gösterdiler. Böyle bir ortamda her zaman dediğim gibi ya biz devletimizden yana yer alacağız, ya da bu eşkiyalara teslim olmuş olacaktık. Allah razı olsun ki o gün hiçbir şekilde hiçbir maddi beklenti içerisine girmeden güvenlik korucularımız devletimizin emrinde yeri aldılar. Köylerimizde, mezarlarımızda Ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandırdılar. Ezanımızın susturulmasına izin vermediler. Onur, şerefimizi ve namusumuzun çiğnenmesine asla seyirci olmadılar” dedi.
“36 yılda bin 800 şehit verdik, 3 binin üzerinde gazimiz var”
Sözen, “1985 yılından bu yana sürdürülen mücadelede bin 800 şehidimiz, 3 binin üzerinde gazi olma pahasına biz hiçbir şekilde teröre boyun eğmedik, dik durduk. Bundan sonra da Allah'ın izniyle İçişleri bakanımızın, Cumhurbaşkanımızın defaatle dile getirdiği gibi son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar, dağlarımızda huzur ve güven sağlanıncaya kadar vatandaşımız bu günlerde olduğu gibi şehir merkezlerinde rahat gece 12.00-01.00’lere kadar bütün faaliyetlerini gerçekleştirene kadar biz bu haklı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. O anlamda şimdiye kadar bu mücadelede emek veren bütün emeklisinden gönüllüsüne kadar çalışan bütün korucularımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum, şükranlarımı arz ediyorum. Allah hepinizden razı olsun” diye konuştu.
“Bizden toplanan vergiler HDP’li belediyeler tarafından teröre aktarıldı”
Diyarbakır annelerine de değinine Sözen, “3 Eylül günü 2 yılını dolduran Diyarbakır annelerinin eylemi, PKK terör örgütü ve siyasi uzantılarının kimyasını bozduğu ‘Edi bese’, ‘Yeter artık’ diyerek onlara karşı dik duruş gösterdi. Bu annelerin direnişlerinin ikinci yıl dönümünü dün hep beraber gördük. Diyarbakır annelerinin dik duruşu bu bölgede yaşayan Kürk kökenli, Zaza kökenli ve Arap kökenli bütün bölge halkının dik duruşunun adeta bir sembolüdür. Annelerimiz İnşallah bu süreci onlar sonlandıracaklar. Dünyanın hiçbir yerinde kimse teröre, terörün arkasındaki siyasi uzantılara müsamaha etmemiştir. Bu anlamda da ikinci yıldönümünde Diyarbakırlı annelerin dik duruşundan dolayı kendilerini tebrik ediyorum. Biz şehit aileleri, gazileri ve güvenlik korucuları da olarak onların bu haklı mücadelesinde onların yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyorum. 3-5 yıl geriye gittiğimizde çözüm sürecinde HDP’nin, PKK'nın bu bölgede neden terör istediğini vatandaşımıza ne tür zorluklar çektirdikleri hepimiz biliyoruz. Bizim vergilerimizle toplanan ve bize hizmet olarak geri dönmesi gereken paraları kimlere nasıl peşkeş çekildiğini, PKK terör örgütüne malzeme, lojistik destek olarak gittiğini, sözde kütüphanelerde sözde eğitim yuvalarında HDP’li belediyelerin eliyle gençlerimizin nasıl birer terörist yapılıp beyinlerinin yıkanıp dağa gönderildiğini ve sonra da cenazesinin üstünde HDP’lilerin nedenli siyaset yaptığını hepimiz net bir şekilde biliyoruz ve görüyoruz” dedi.
“Bugün HDP vekillerinin çocukları Avrupa'da ya da Türkiye'nin en özel okullarında en güzel kolejlerinde okuyor”
Sözen, “Bizler çocuklarımızın zor zahmet okutma gayreti içerisinde iken bugün mecliste kravat takıp meclisteki kravatlı teröristlerin ve Kürt kökenli vatandaşların sözde temsilcisi olduğunu iddia edenlerin nedenli Kürk kökenli vatandaşlar üzerinde siyaset yaptığını net bir şekilde görüyoruz. Okuyup eğitim aldıklarını, en güzel yerlerde tatil yaptıklarını, en güzel arabaları bindiklerini bir ortamda vatandaşımızın fakir fukaranın, garip gurabanın çocuklarını kandırıp beynini yıkatıp dağa gönderiyorlar, onu bir terörist bir canavar haline getiriyorlar orada öldürüyorlar. Dağda onu bir terörist olarak, canavar haline getiriyorlar, orada öldürtüyorlar sonra da gelip onun cenazesinin üzerinden siyaset yapacak kadar ‘Devlet Kürt kökenli vatandaşlarını katlediyor’ yalanını ortaya atarak siyaset yaptıklarını hep beraber şahit oluyoruz. İşte tam da bu anlamda koruculuk çok önemli bir yere sahiptir. Biliyorsunuz sözde dost ve müttefik ülkeler, sözde Kürt halkının dostu ama gerçekte ise Kürk halkının düşmanı olan bu şer odakları ‘Devler Kürtlere katliam yapıyor, Kürtlere hakaret ediyor’ algısını orada yatıyorlar. Hayır biz Kürtler buradayız, biz Zazalar buradayız, bizim devletimizde hiçbir probleminiz yok, devletimizin de Kürt kökenli vatandaşlarla, Zaza kökeni vatandaşlarla hiçbir problemi yoktur. Devletimizin terörlere ve teröristlerle problemi vardır. İnşallah o teröristlerin ve terörün kökü kazılacaktır. Şuan da Van'da olduğunuz için söyleyeyim. Valimiz, belediye başkan vekili olarak gecesini gündüzüne katarak halkın vergileriyle toplanan paraların artık halkımız için harcandığını Van'da da, Diyarbakır'da da, Siirt’te de, Hakkari’de de net bir şekilde şahit oluyoruz. Daha önce dağ kadrolarına gönderilen paralar, bugün halkımıza parklar bahçeler altyapı üstyapı eğitim her anlamda vatandaşımıza geri dönüyor” şeklinde konuştu.
“Güvenlik korucularımız sadece terörle mücadele etmiyor, insan kaçakçılığı, uyuşturucu gibi konularla da mücadele yapıyor”
Daha sonra kürsüye çıkarak kısa bir konuşma yapan Van Valisi ve Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, konfederasyonunuzun genel kurullarını merkezin bulunduğu yerde de değil de her seferinde başka ilde yapılmış olması kucaklama adına çok doğru bulduğunu ve yönetime bundan dolayı teşekkür ettiğini söyledi. Türkiye’deki korucularının hemen hemen yüzde 10’nu karşılayan Van’da genel kurulun yapılmasından dolayı ayrıca başkan ve yönetimine teşekkür ettiğini ifade eden Vali Bilmez, “Güvenlik korucuları, askerin, jandarmanın, polisin yanında ülke güvenliğini sağlamanın, bu ülkenin birliğine, beraberliğine, huzuruna, kardeşliğine, asayişina kast edenlere karşı devleti ve milleti ile bu bütünlüğünü savunmak için mücadele ediyor. Başta gönüllükle başlayan, sonra da bu kolluğun ve güvenliğin bir parçası olan ve bu gün 50 binin üzerinde bir rakamdan bahsediyoruz ciddi bir güç. Jandarma ile birlikte, jandarmanın koordinasyonunda, yerine göre askeri birliklerin koordinasyonunda, zaman zaman emniyetin bölgesinde emniyet ile görev icra etmekteler. Sadece terörle mücadelede görev yapmıyor. Kendi bölgemiz için söyleyeyim. Düzensiz göçmenle, insan kaçakçıları ile uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede birebir görev ifa ediyorlar. Ben hepsi ile gurur duyuyorum. Zaman zaman içimizde her kesimde olduğu gibi hata yapanlar olurmu olur. O hata yapanları da biz sistemimizin dışına çıkartacağız. Ama sistemin içinde olanlara da her zaman sahip çıkacağız. Dolayısıyla fitne hiç uyumuyor. Fitneye, fitnecilere itibar etmeyeceğiz. Hem kendi ülkemizde, barışı, huzuru, asayişi ve güvenliği sağlayacağız” dedi.
Tarih boyunca hem de dünyada barışı egemen kılmak için millet olarak hep çalışmışız” diyen Vali Bilmez, “Onun için kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk bu devleti kurarken, “Yurtta barış, cihanda barış” sloganıyla yola çıkmıştı. Bu gün de biz bunu görüyoruz. Afganistan’da barış olamayınca, güvenlik olmayınca ve asayiş olmayınca ta 2 bin kilometre olan Türkiye’de asayişi, güvenliği sıkıntıya girebiliyor. Onun için bizim talebimiz bütün dünyanın, egemen devletlerinin kendini iyiliğe adamış örgütlerin, kişilerin bütün dünyada barışı, huzuru, güvenliği, asayişi ve kardeşliği egemen kılması için çalışması gerektiğine inanıyoruz. Korucularımızda bu bilinçle görev yapıyor. Sadece kendi memleketinin huzurunu savunan değil bütün dünyanın huzurunu savunan bir milletin ferdiyiz ve bir milletin örgütüyüz. Bu bilinçle hareket ediyoruz” şeklinde konuştu.