Tarih: 08.10.2022 10:05
690 yıldır ayakta, kılıçla hutbe geleneği bu camide yaşatılıyor
Kocaeli’de 14. yüzyılda inşa edilen ve Türkiye genelinde kılıçla hutbe geleneğinin yaşatıldığı birkaç camiden biri olan Orhan Camii, tarihi dokusu ve manevi iklimiyle kendine hayran bırakıyor.
Osmanlı İmparatorluğunun ikinci padişahı Orhan Gazi döneminde inşa edilen ve 1332 yılından günümüze kadar gelen Orhan Camii, Türkiye’de kılıçla hutbe verme geleneğinin yaşatıldığı camiler arasında yer alıyor. İzmit ilçesi Camialtı Sokak’ta bulunan ve asırlara meydan okuyan ecdat yadigarı cami, kenti ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline geldi.
“Selçuklu mimarisine uygun şekilde yapılmıştır”
Tarihi camide imamlık görevini yürüten Kenan Yılmaz, “Kocaeli denildiğinde akla ilk gelen ilçemiz hiç şüphesiz ki İzmit’tir, İzmit denildiğinde de hem akla ilk gelen camimiz hem de en eski tarihi yapı Orhan Camii’dir. Camimiz 1330’lu yıllarda dönemin padişahı Orhan Gazi adına şehzadesi Gazi Süleyman Paşa tarafından fetihten hemen sonra yaptırılmıştır. İzmit Orhan Camimiz Selçuklu mimarisine uygun şekilde yapılmıştır, tavanı düz ve kubbesiz içerisi sade bir yapıda taş duvarlar ile çevrili bir bina olarak inşa edilmiştir. Yapıldığı tarihten 1843 tarihine kadar herhangi bir onarım kaydı bulunmazken, 1843 tarihinde dönemim padişahı Sultan Abdülmecid döneminde tarihi camimiz detaylı bir onarıma alınmıştır. Tamda bu dönemde dört sütunlu ahşap kubbemiz, hanımların namaz kılması için düşünülmüş hanımlar mahfili bölümü, hünkar mahfili bölümü ve son cemaat yeri bölümü diye bilinen bölümlerin tamamı camiye kazandırılmıştır. Camimiz ilk yapıldığı günden bugüne kadar halkımıza hizmet vermeye devam etmiştir bu sırada pek çok kez onarım çalışması görmüş bu onarım çalışmalarından sonuncusunda yaklaşık 5 yıl evvel Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış ve şuan ki güzelliğine kavuşturulmuştur” dedi.
“Kılıç, Hazreti Peygamberimizin hutbe okuma şeklinin devamıdır”
Kılıçla hutbe geleneğinin taşıdığı anlama değinen Yılmaz, “Orhan Camimizin bilinen dört ismi daha vardır. Bunlardan ilki tabi ki Orhan Cami, ikici ismini yaptıran Gazi Süleyman Paşa olduğu için ondan alır yani Gazi Süleyman Paşa Camii, üçüncüsü fethi sembol ettiği için Fetih Camii, dördüncüsü ve İzmit Halkının en iyi bildiği şekilde Kılıçlı Camii ismiyle meşhur olmuştur. Kılıçlı Camii demişken kılıca değinmemek olmaz elbette, bize en yakın şehrimiz İstanbul Ayasofya Kebir Camii’nde olduğu gibi, camimizde de cuma ve bayram hutbeleri kılıçla yapılmaktadır. Kılıç İslam’ı temsil etmektedir, Hazreti Peygamberimizin hutbe okuma şeklinin devamıdır. Ecdadımız bir yeri fetih ettikten sonra fethin sembolü olarak inşa etmiş oldukları camilerde bu geleneği devam ettirmek suretiyle hem dosta güven düşmana korku hem de orada hutbeyi gerçekleştiren imamın söylediği her sözün İslam adına söylenmiş sözler olduğunu vurgulamış oranın artık bir İslam beldesi olduğu vurgulanması şeklinde kılıçla hutbe okuma geleneği o günden bu güne devam etmiştir” diye konuştu.
“Camimizin çevresi de özeldir”
Konuşmalarına devam eden Yılmaz, “Camimizin sadece kendi değil çevresi de özeldir camimizin içerisinde bulunduğu bu alan kale surları içerisinde yer alır ve şehri en geniş açı ile gören tepesidir. Dolayısıyla sadece cami değil caminin çevresi, manzarası, bahçesi ve haziresi de apayrı bir öneme sahiptir. Caminin kıble istikametinde küçük bir haziresi bulunmaktadır. O hazire de cami ile aynı tarihte inşa edilmiş ama ne yazık ki bu günlere ulaşmamış olan Orhan Medresemiz de görev yapmış hocalarımız ve ailelerinden bir kaçının kabirleri bulunmaktadır. Caminin bahçesinde ihtiyar bir çınar ağacı vardır ki nice tarihi günlere tanıklık etmiş, en ihtiyar haliyle ama en ihtişamlı hali ile camimize komşuluk yapmaya devam etmektedir” şeklinde konuştu.
“Buradan tamamen bir Osmanlı havası alabiliyoruz”
Tarihi camiyi görmek için İstanbul’dan sabahın erken saatlerinde yola çıkan İtalyan Arkelog Alessandra Ricci, “Benim bildiğim kadarıyla 14. yüzyıldan kalan bir cami ama sadece bir cami değil burada daha geniş bir kompleks vardı. Anladığım kadarıyla arka tarafta restorasyon çalışmaları yaparken medrese kalıntıları buldular. Büyük ihtimalle burada büyük kale surları vardı. Bu bölge surları ve çeşmeleriyle zengin bir bölgedir. Ufak ahşap evleri bahçeleriyle düşününce buradan tamamen bir Osmanlı havası alabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —