Tarih: 25.10.2022 16:43
21. Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Kongresi tamamlandı
Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) tarafından düzenlenen “Cumhuriyetimizin 100. Yılı Eşliğinde Çalışma İlişkileri” ana temalı 21. Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Kongresi başladı.
Öğrenci Merkezi Salon 2016’daki kongreye Anadolu Üniversitesinden öğretim üyeleri, konfederasyonlar, sendika yöneticileri ve çok sayıda öğrenci katılım gösterdi. Kongrenin açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜRK-İŞ Genel Sekreteri Nazmi Irgat: “Benim buradaki ilk amacım pratik çözümleri üretmektir. Elbette ki gelişen dünyada 1800’lerden başlayan sanayi yapısına sonradan ulaşmamızla beraber yeni bir uyanış ve 1960’lı yıllarla beraber Batı kaynaklı uyanış ile beraber Türkiye’deki bazı hareketlerin de gelir seviyesinin yükseldiği bir dönem yaşadık. 12 yıl Sümerbank’ta çalışan ve sendikacılık yapmış birisi olarak söylemek isterim ki o dönemlerde ulusal sermayenin zayıf olmasıyla beraber devlet, ortaklıklar halinde sanayi yapılarına destek veriyor, takip ediyordu. O günün devleti kalkınmacı, modern bir devlet yapısını benimsemişti. Küreselleşmenin getirdiği noktada sermayenin tüm dünyayı ele geçirdiği ama emeğin kendi ulusal sınırları içinde kalmak zorunda kaldığı ülkelerde karı engelleyen tüm hususların bir yapı tüm dünya ülkelerinde uygulandı. Bizim ülkemiz de çok hazırlıksız bir şekilde yakalandı.” dedi.
HAK-İş Disiplin Kurulu Üyesi-Öz Taşıma İş Sendikası Genel Başkan Vekili Mehmet Ali Kayabaşı ise 1980 Darbesi neticesinde Konfederasyonumuz Milli Güvenlik Konseyi’nin 8 No’lu kararı ile kapatıldığını belirterek tekrar açılışı yapılmış olan konfederasyonun bugün itibari ile 20 iş kolunun tamamında üye sendikaya, son yayımlanmış olan istatistikte de 760 bin üyeye sahip olarak sendikal hayatta faaliyetini sürdürmekte olduğunu ifade etti. Başkan Vekili Kayabaşı: 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 2012’de yürürlüğü girmeden öncesinde yine darbe ve cuntanın etkileriyle devam etmiş olan noter şartı ve buradaki ciddi barajlar sebebiyle de konfederasyonumuzun 2013 yılına kadar 8-9 sendikayla faaliyetine devam ederken, noter şartının kalkması ile beraber üye sendika kuruluşlarını tamamlayarak arttığını görüyoruz. Noter şartının kalkmasıyla beraber işçi ve emekçi arkadaşlarımızın sendikalara üyelikleriyle alakalı sorunlar da ortadan kalkmış oldu. Noter şartının kalkmasına müteakip 2 milyon 280 bin 285, yani yüzde 14,26 oranına denk gelecek bir sendikalılık dönemimiz söz konusu oldu. Bunun yanında örgütlenmenin önündeki engellenmelerin başında kayıt dışı istihdam oranının yüzde 29 oranında gerçekleşmiş olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Yüzde 29 oranında sigorta kaydı bulunmamış olan işçinin çalışmış olduğu bir ülkeden içinde bulunduğumuz verileri ortaya çıkartabiliriz. Yine burada işçilerin ve çalışanların ücretleri üzerindeki vergi adaletsizliği ile ilgili olarak da bir kısım sorunlara değinmek istiyorum. Yaşamış olduğumuz son önemlerde asgari ücret, ülkenin içerisinden gözlemlediğimiz enflasyonist kaynaklı olarak ciddi anlamda fazla artıyor. Tabii ki bunun çalışan işçilerin düşük ücretlilerin ücretlerinin güvence altına alınması bakımından olumlu bakıyoruz fakat asgari ücret alan bir işçinin sadece asgari ücret yani en düşük ücret alan işçiler üzerinde bir oranlama yapılarak artışından ziyade tüm ücret gruplarına asgari ücret oranında artış yapılması durumunda işçilerin buradaki alım gücünün de ülke gerçeklerine karşı korunması gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.
TİSK Endüstri İlişkileri ve Proje Direktörü Melike Öztürk, konuşmalarıma TİSK’den kısaca bahsederek başladı. TİSK’in Türk işverenlerini yurt içinde ve yurtdışında temsil etme yetkisine sahip bir üst kuruluş olduğunu belirten Öztürk, TİSK’in 21 üye ve işveren, sendikaya bağlı işletmelerim ile 2 milyon kayıtlı istihdam sağladığını ifade etti. Öztürk konuşmasının devamında şunları aktardı:
“Her yıl potansiyelli ekosistemimiz Gayrisafi Milli Hasıla’ya 200 milyar dolar; ihracata da 100 milyar dolar bir fayda sağlıyor. Çatımız altındaki sendikalarımızla, önümüzdeki Türkiye’nin ikinci yüzyılına ‘yeni nesil sendikacılık’ anlayışıyla yön vermeye çalışıyoruz. Sektörlerinin öncü şirketleriyle tekstilden metale, inşaattan kimyaya, çimentodan gıdaya ve sağlığa yönelik 10 bini aşkın kayıtlı işletmeyle hem çalışanlarına hem de devlete karlı sorumluluklarını harfiyen yerine getiren işletmelerimizle TİSK olarak çalışma hayatının nabzını tutuyor, ülkemiz için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çalışma hayatı bir takım çalışması gibidir. Burada da çalışanımız, emekçilerimiz olmazsa olmaz paydaşımız. İşverenimiz ve bizle birlikte tüm kurumlarıyla hizmet veren devletimiz de bu takımın birer parçalarıdır. ‘Yeni nesil sendikacılık’ paylaşımımızı tüm bu paydaşları ortak fayda ekseninde konumlandırıyoruz.”
Kongre boyunca çalışma hayatı ve endüstri ilişkilerine yönelik yüze yakın bilimsel araştırma kamuoyu ile paylaşıldı.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —